• türkiye'de siyaseti ve alınan tavırları "ileri" - "geri" olarak nitelendirmek yerine "değişimci" - "sabit fikirli" olarak ikiye ayırmak gerekir. türkiye'de ilerici olduğu belirten hareketler "değişimcilikten" uzaklaşarak kaybetmeye devam ederken (sağ hareketler -ne kadar sağ sol ayrımı yapılabilirse artık- kendilerine ilerici demezler pek) sağ havalı ve temelde "gerici" olarak nitelenen hareketler "değişimciliğe" sarılarak kazanmaktadır.

    çelişki melişki değil, solda bir tembellik, sağda da bir hırs var.

    keşke hırslar ülke içinde ortak ve faydacı bir paydada bütünleşse ve "şark" zihniyetinden "batı" zihniyetine geçsek. liberalimiz de takkesiz olabilse.

    takkeli insanların altına demokrasiyi ve liberalizmi araba (araç) olarak koyarsak, garabet seviyemiz artıyor, çözümsüz ve aciz kalıyoruz.

    buna bir son vermeli ama neresinden?
  • artık her görüşün uçlaştığı, ideolojisinde fanatikleştiği, bu holiganlığı artık halkının da benimsediği, teoride benim dediğim olacaklıların, pratikte ilkelce birbirine girdiği bir hal almıştır.

    - üniversitelerde taşlı, sopalı, silahlı
    - medyada rantlı
    - ekşi sözlük, youtube başta olmak üzere internette hakaretli
    - kıraathanelerde monotoflu
    - camiilerde hutbeli
    - kiliselerde ayinli
    - meclisde suçlamalı
    - mitinglerde kavgalı
    - dağlarda silahlı
    - şehirlerde ergenekonlu

    şekilde yapılmaktadır. bu durum hiç bir şekilde bir tek siyasi partinin suçu değil, muhalefeti ile, barajı aşamayanı ile başımızdakileri yönlendiren, her zaman en iyisini bildiğini sanıp bunun holiganlığını kusan halkın suçudur. her millet layık olduğu şekilde yönetilir.

    ve yaklaşan yerel seçimlerde, yurdun hiç bir yerinde adaylar arasında kavga çıkmaz, gençleri silahlı çatışmaz, imamları, papazları vs karışmaz, terör şehre inmez, bir taşkınlık yaşanmaz diye umuyoruz.
  • derdimi hiçbir parti hiçbir siyasetçi adı anmadan, mümkün olduğunca kısa anlatmaya çalışacak olursam eğer;

    sözlük ortalamasının üzerinde olduğunu zannettiğim şu yaşıma kadar birçok kez genel ve yerel seçimde oy kullanmış biri olarak
    kendimi kapana kısılmış gibi hissetmeme yol açmış, filmlerde gördüğüm labirente konulmuş çıkışı bulamayan kobaydan fakım mı var benim dediğim cambazlar gösterisi sanki bu siyaset dediğimiz türkiye'de elinizi attığınız umut bellediklerinizin patlaması iki seçimi ağız tadıyla gösteremeyecek kadar kısa.

    büyükannemle konuştum birkaç hafta evvel,bana;
    "-a evladım sen onca okul okudun, şu işi başardın şunda dediklerin çıktı, biz cahil insanlarız" dedi
    "-n'apacaz, n'edecez bu seçimlerde a güzel evladım, de bana kime verelim oyumuzu" dedi

    "-estagfurullah" dedim "-siz benden iyi bilirsiniz ne demek?" dedim
    "-yok evladım olur mu, biz iyi bilsek ben yeni evliyken başbakan ettiğimiz adamı torunum olana kadar başımızda tutar mıydık, faydası olmadığını bile bile" dedi
    aldım ben mesajı, kimleri kasdediyor besbelliydi, devam etti.
    "-allah yetişti imdadımıza, kimini aldı yanına, kimini eve mahkum etti, kimini de köşeye koydu sehpa gibi de, kurtulduk onlardan"
    "-ama" dedi devam etti
    "-bu yenileri de çalıyor çırpıyor, hep çoluğunun çocuğunu doyuruyor diyorlar" dedi "-aklım karıştı oğlum" dedi
    "-doğru olabilir de olamaz da " dedim "-ama dedim herhalde ateş olmayan yerden duman tütmez" dedim
    "-şu var" dedim " -bu var" dedim, "-şu parti var" dedim "-bu parti var" "-şu sebeplerle onlar daha uygun" dedim "-bu sebeplerle en iyisi onlar" dedim

    sanırım beni hala umutlu görünce o yaşında bu yaşımdaki benden umutlandı, sevindi, ben de sevindim,
    kendime hala umudum olduğunu gösterdiğim için en çok da.

    aradan bir süre geçti tüm konuşmaların ardından, hala korkuyorum çalan telefonlardan birinin büyükannemden olacağını düşündükçe,
    bana derse; "- ama be güzel torunum sen bana onlar çoluk çocuk, eş dost kayırıyor, hep kendi kesesini dolduruyor, insanları kandırıyorlar" demedin mi?
    ya devam ederse derse; "-e evladım, atatürk emaneti değil miydi diğerleri de, ama diyorlar çarşaf, kuran kursu, bak bir tanesi de çıkmış,
    para bulamadım, bulsaydım, ben de ortak olacaktım diyor, para bulamamasını gerekçe olarak söylüyor"

    ne demem gerekir bilemiyorum, ne diyeceğimi bilemiyorum, benim bu halimle yüzüm yok büyükanneme tek laf etmeye,
    tüm siyasetçilerin nasıl bir süttür ki emdikleri, çıkıp insan içinde dolaşabiliyorlar, bilemiyorum,
    hala umudum olsun istiyorum şu labirentten çıkışı bulabilmeye, odur tüm zorum.
  • yuzune tukurunce ya rabbi sukur diyenleri koruma ve yaşatma derneği olmaktan öteye gidemeyenlere has eylemler bütünü.
  • ikiye ayrılır. sol ve sağ...

    ...değil tabii ki.

    türkiye'de siyaseti laik ırkçılar ve dindar ırkçılar olarak segmente edebiliriz. bunların biri kendini sol sanmaktadır, diğeri ise sağda olduğunu bilmektedir. başka bir fikri akım yoktur ülkemizde; endişem ve gözlemim odur ki bundan sonra da olmayacaktır.
  • insanlarin genellikle; cia, mossad, amerika, emperiyalizm kaynakli komplo teorilerine odakli psikolojisi yuzunden dogru durust konu$ulmasi imkansiz gibi bi$ey.
  • çok ama çok kötü durumdadır. ancak bu durum türkiye ile sınırlı değildir. siyaset içerdiği öğelerin suyunun çıkartıldığı, insanların küçük farklılıkların fetişizmine saplandığı sıkıcı bir konudur. türkiye'de yaşayan birisi olarak beni öncelikli olarak buradaki siyaset ortamı etkilediğinden öncelikle türkiye'de siyaset için söyleyeceğim şeyler olacak birazdan. lakin belirtmek isterim ki bu işin okulunu okudum, masterını yaptım, doktorasını yazıyorum. bunu artistik olsun diye değil, objektif olarak bilimsel bir dille konuya yaklaşabileceğimin bir emaresi olarak belirtiyorum. ve fakat buradan itibaren yazacaklarım sıkılmış bünyemin tamamen öznel ve duygusal dışa vurumudur. istemeyen okumasın.

    ben çok sıkıldım arkadaş, başörtüsü, bayrak, laiklik, ulusalcılar, milliyetçiler, türklük, kürtlük, ermenilik, rumluk, yahudilik, araplık, islam, kemalizm, popülizm, tarikatler, siyasal islam, devlet faşizmi, çarşaf, şeriat, sansür, komplo teorisi, kurtlar vadisi, fettos... ben hepsinin zübüğünü dümbürdetiyim. bu kadar mı sığ, bu kadar mı saçma bir siyaset ortamı olur arkadaş, ulan hayatımın son yirmi yılına bakıyorum bir bok olduğu yok, potansiyele bak tartışılanlara bak, yok efendim kadın hakları ekseninde başörtüsünün siyasal olarak kamusal alanda var olma hakkı, yok efendim bu vatan bizim ya sev ya terket, ya bi siktirin gidin ya. yeter be yeter. yıllarımız geçti yarım akıllı 'hak' avcılarının küçük mücadeleleri yaşamsal mücadeleymişçesine siyasal ortama dayatmasıyla... o nur yüzlü islamcıları da sıkmabaş karılarını da, tüyü bitmemiş ccc apaçiyi de zortalamak istiyorum. gideceğim diyorum, heryerin sorunu var, siyaset heryerde bombok... ayrıca gitmiyorum çünkü tek tek tüm bu grupların sahiplendiği kadar benim de burası... daralttınız, bunalttınız... kimse samimi değil herkes ayrımcı herkes takiyeci.. ortak zemin arayışı ve uzlaşma ayağına başkalarının özgürlük alanını kısıtlama peşinde zirzoplar cirit atıyor türkiye'nin siyasal yaşamında. hepinizin tersi başına geçsin emi.

    ooooof of.
  • herkesin yorum yapabilecegi kadar basite indirgenmistir,
    ici bostur,
    ortalikta dolasan yalancilar-dolancilar tarafindan ele gecirilmisitir,
    guven vermez,
    kisir dongudur,
    cikar kurbanidir,
    kendimi bildim bileli boyledir ve degisecegi hele ki gelisecegi yoktur,
    gelismesini, degismesini isteyenleri de aninda harcar, hic acimaz.....
  • içi boştur, anlık ve saçma gündemlerle bağlı kalmıştır. seçimden seçime geleneksel palavradan vaatler dönemleri başlar, basit pazarlama stratejileri üzeride döner, tamamı yalandır sonrası aynı tas aynı hamam.
    demek istediğim ihtiyaç farklıdır...
  • kiminin diniyle*, kiminin ismiyle*, kiminin anadiliyle, kiminin parasıyla, kiminin askeriyle, kiminim sopasıyla, yumurtasıyla, ırkçılığıyla, ülkesinin kadınıyla, çocuğuyla, sağıyla, soluyla... yaptığı, artık kabak tadı veren siyaset.
hesabın var mı? giriş yap