• 86. oscar ödül töreni'nde en iyi belgesel ödülünü almıştır. starlığa çıkan merdivenin son basamağında takılıp kalan muhteşem sesli back vokal'lerin hikayesini anlattığı söyleniyor. bu haliyle otoritelerce müzik tutkunu olanların kaçırmaması tavsiye ediliyor.
  • "çöküş bir kadının kendini tanımadığında ve daha azına razı olduğunda başlıyor.
    kıymetinizi bilin, daha fazlasını hak ediyorsunuz" der, yaşam tecrübesi fazla olan afro-amerikalı vokalistlerden biri.

    "gençken herkes şarkı söyleyebilir derdim. yaşlanınca fark ettim ki herkes aynı değil, içinde yetenek olanlar var. işte onlar şarkı söylemeli, yeteneğini tüm dünyaya duyurmalı."

    izleyip tecrübeli insanların ağzından bilgilenmek lazım.
  • backvokal vs solo karşılaştırmasını yapan, bazı backvokallerinların neredeyse aynı yeteneklere hatta bazılarının daha da üstün yeteneklere sahip olmalarına rağmen neden tutunamadıklarını anlatan belgesel. gene hayatındaki o büyük adımı bir türlü gerçekleştiremeyen bir müzisyenin tavsiyesiyle izledim ben bu belgeseli. sanırım o büyük adımı atabilmek için müzik yeteneğinden ziyade, hayatla baş edebilme yeteneği gerekiyor. aşağıya izlerken not aldığım birkaç alıntıyı ekliyorum.

    "backvokalların çoğunun da benimle aynı fikirde olduğunu düşünüyorum. çoğu kendi kendilerini iyi destekleymedikleri için backvokal olarak kaldılar."

    "yeteneğinden çok daha fazlası gerekir. kendini disipline etmen, sabahları erken kalkman ve kendini koşullaman gerekir."

    "ve her devrildiğinde yeniden ayağa kalkacak güce sahip olman gerekir. ben buna sahip değilim."
  • 60'lardan bu yana dev isimlerin arkasında back vokal yapmış müthiş seslerin hikayelerini anlatmaktadır. lou reed'in deyimiyle "düttürütdürütdürürüt yapan siyahi hanımların" her zaman müzik piyasasının kalbinde olduğunu görüyoruz. yine bu güzel insanların seslerinin yanında karakterlerinin/ruhlarının dikkate alındığı dönemin, yani altın çağlarının 70'ler olduğunu çok güzel özetliyor. bir de malumun ilanını yaparak teknolojiyle birlikte bu meslek grubunun iyice daralmaya başladığını ifade ediyor.

    belgeseldeki kadınlarla ilgili çok basit bir wikipedia araştırması yaptığımda bu kadınların hakikaten biz farkında olmasak da hayatımıza nüfuz etmiş olduğunu gördüm. mesela merry clayton cornflake girl'de "and the man with the golden gun ..." kısmını söyleyen kişiymiş. bir şekilde rolling stones'dan tori amos'a kadar sürüklenmişler ama hakları teslim edilmemiş. öyle ki bazen en meşhur yapımcılar tarafından dolandırılmışlar, kendi sesleri başkalarının adı ile hit olmuş. (bu konuyla ilgili belgesel, makale vs tavsiyelerine açığım)

    konusundan bağımsız olarak değerlendirdiğimizde ise belgesel vasıtasıyla hayat muhakemesi yapabiliyoruz. hayatımızı bir müzik grubuna uyarlarsak back vokal olmayı kabullenebilir miyiz yoksa grubun beyni, maestrosu mu olmak isteriz işte bunu sorguluyoruz.
  • belgesel hakkında detaylı bilgi için:
    http://www.imdb.com/title/tt2396566/
hesabın var mı? giriş yap