• istanbul'u bırakıp tekirdağ'a geri döndükten sonra insanı mutlu eden yerlerden sadece bir tanesi...
    hafta boyu deli gibi mesai yapıp yorulduktan sonra evden çıkıp sadece 15km sonra harika bir manzaraya kavuşabildiğim yegâne yer.
    hele bir de o güzelim virajlarında motosiklet kullanmak yok mu... işte insanı yeniden enerji dolduran, tüm stresini, yorgunluğunu unutturan kısmı da burada ya...
    siz bir virajdan diğerine yatarken tepenizden bir yamaç paraşütü kuş gibi süzülüyor, kaskın aralık vizöründen mis gibi iyot kokusu ciğerlerinize doluyor...
    yorulduğunuzda bir çeşmenin başında durup buz gibi sudan içiyorsunuz, yanınızda termosta kahve getirdiyseniz keyfinizin kelimelerle tarifi mümkün olmuyor.
    tabii buraya giden yolun kenarında bulunan beton bloklardan üstünde "cevat" yazılı olanının manzarası ise ayrı bir güzel, biz bunu ekşiteker'de gelenek haline getirdik, o yoldan kim geçerse "cevat" 'ın üstünde poz veriyor ve "cevating" yapıyor...

    özetle gidin ve yaşayın.
  • ismi gibi hakikaten dünyadaki cennetlerden biri. biliyorsunuz eski türk ve altay mitolojisinde uçmağ, cennet anlamına geliyor. özellikle paraşütçüler ve motorsiklet tayfası tarafından daha bir önem verilen mekan. eski korkutucu yolu da düzelmiş kaymak gibi olmuş. birkaç bölgede yukarıdan kaya düşebilir uyarısı var yine de dikkatli olmak lazım. kumbağ'dan girin yeniköy diye devam edin. deniz kendini göstermeye başladığında nefesinizi kesecek manzara kendini göstermeye başlayacak. ardınızdan gelen araçlara aldırış etmeyin. aracınızla yavaş yavaş seyredip gördüklerinizin tadını çıkartın. hatta yazın dahi gitseniz klimayı kapatıp pencereleri açın. vaktiniz de varsa sadece uçmakdere'ye uğramayın. gaziköy, hoşköy, mürefte hatta şarköy'e kadar devam edin. mümkünse her beldede mola verip sahile inin. hepsinin ayrı bir güzelliği olduğunu keşfedeceksiniz. yurdumuzda da böylesine harikulade mekanların olduğu bilinciyle evinize huzurla dönebilirsiniz artık.
  • dün şarköy dönüşü 8-9 kadar araç peş peşe trollendiğimiz yol. tam yamaç paraşütçülerinin atladığı bölgeyi hemen geçince yol çalışması nedeniyle jandarma tüm araçları aşırı bozuk bi yola yönlendirdi. naip tarafından tekirdağ'a çıkıyormuş. her neyse peşpeşe az gittik, uz gittik tabela olmayan bi yol ayrımına geldik ve yolu da bilmediğimiz için 34 plakalı bi aracın peşine takıldık. yaklaşık 20 km. kadar gittikten sonra işlerin ters gittğini düşünüp dörtlüleri yakıp iyice yavaşlayıp karşıdan gelen traktörcü dayıya tekirdağ ne tarafa dayı dememle birlikte adam gülerek eliyle bizim ters istikameti işaret edince ben dahil arkamdaki tüm araçlar o daracık yolda 2-3 manevrayla araçları geri çevirdik. herkes birbirine bakıp gülüyordu amk. benim önümdekilerin soluğu nerede aldıklarına dair bi fikrim yok. *
  • burada evlenilir, evet. bir dolu misafiri dostunuzu arabalarla oraya kadar götürüp "ulan nerelere geldik anasını satayım" dedirtirsiniz ama sonunda yıllarca unutulmayacak bir gece çıkar ortaya. dolunay saklı bahçenin karşısında kıpkırmızı doğar, deniz pırıl pırıl parlar, dalyanlardan hayaletler sızar. tabi gece sarhoş vaziyette o yolu geri dönmek sarhoşluğu bilmemkaça katlar ama uçmakdere, kendine has mütevazı sihriyle kucaklar.

    kumbağ tarafından köye giderken denizin ilk görüldüğü tepe var, hani o insanı ürküten. orası bir de fırtınada, karayelde görülmeli. deniz gök birbirine karışıyor, kolay bulunur bir manzara değil. uçmakdere'nin ve civarının o kadar çekici olmasının nedeni de böyle ürkütmesi biraz. trakya'nın kocaman yarığı, ışıklı dağların bucağı olması..
  • denize bakan tepelerin yamaçları boyunca açılmış toprak yol hem tehlikeli uçurumları, hem de inanılmaz güzellikteki manzarasıyla nefes kesiyor. yol, tepedeki uçmakdere köyü'nü aşarak sahile iniyor ve marmara'dan umulmayacak temizlik ve sakinlikte bir koya çıkıyor. her şey piknikçiler için: deniz, gürül gürül bir su, çimenler, bahar coşkusu.
  • eski adı vidimo olan, çevresinde manastırlar bulunan ve ipekböcekçiliği yok olduysa da şarapçılığın devam ettirildiği bir köy. rumlardan kalma şaraphane görülebilir. köyün arka tarafından çıkan patikada bağların ve meyve bahçelerinin arasından 4-5 saatlik bir yürüyüş sonrasında dağın (dağın adları kronolojik listeye göre: ganos dağı-tekir dağı-ışıklar dağı) zirvesine (924 mt rakım) ulaşılabilir fakat çevredeki tehlikeli olabilecek yaban domuzlarına dikkat! kendilerine rastlamasanız ayak izlerine mutlaka rastlarsınız.
  • yıllardır gittiğim, evimin hemen dibindeki harika yola sahip mevki.
    en son 2 temmuz sabahında geçmiştim, geçerken yine çok zevk almıştım virajlarında.
    iki motor güneye inerken sabah yola buradan başlamaktan daha güzel bir şey olamazdı.
    zaten burayı barkın da çok seviyordu, bayılıyordu dar ve bol virajlarda aşırı hızlı olmadan motosiklet sürmeye.
    onunla bu yolu üç dört kez yapmış olmak bana çok şey öğretmişti.
    şimdi ise gidesim yok pek.
    son gidişimdeki gibi değil hiçbir şey çünkü.
    yine harr harr diye gazlamayı çok isterdim ama buna gücüm yok.
    neyse uçmakdere dediğimiz yer güzeldir, motosiklet için harika bir 23km'dir.
    terapi gibidir, sizi bu dünyadan alır kendi dünyanızda hiç hissetmediğiniz yerlere götürür.
    gidin, gazlayın.
    ama dikkat edin uçmayın.
  • hayatımı ziken bir yoldur burası.

    bu yüzyılın hemen başlarında, iş seyahatlerine yeni başladığım zamanlardı. çanakkale'den feribotla geçerken, karayolları haritasında gördüm bu yolu. şarköy'den direk tekirdağ'a bağlanıyordu. yolu, bildiğin 60-70 km. kısaltıyordu. artık seyahatin son günü olmasından mütevellit yolun hemen bitmesini istiyordum. bir hevesle ben bu yola girdim. ama resmen kötü yola düştüm. gidiyorum gidiyorum yol düzelmiyor. aksine daha çıkılmaz bir hal alıyor. dönsen saatler kaybedeceksin. devam etsen daha ne kadar var, yolun durumu nasıl bilmiyorsun. vel hasıl öğleden sonra 4 gibi girdiğim yoldan akşam 8 de çıktım. o gün,1967'den beri o yola kimse girmemiş olmasına iddiaya girebilirdim. şimdi nasıl bilmiyorum. ama bir daha zikseler girmem hacı.
  • tartışmasız türkiye'nin en güzel yerlerinden biri. burayı bu kadar etkileyici yapan şeyi buldum. şimdi uçmakdereye gitmek için tekirdağ merkezden yola çıkıyoruz. kumbağ tarafına doğru ilerlerken bir köy yoluna sapıp yolumuza buradan devam ediyoruz. ve bu yol başlangıcı ile birlikte bizi uçmakdere güzelliğine hazırlıyor. kiraz bahçelerinden geçiyoruz, akarsuların kenarlarından geçiyor yolumuz. oldukça virajlı ve sonu belli değil. giderek heyecanlanıyoruz varacağımız sonuç için. dimdik yamaçlardan geçiyoruz. ve tam bir nokta var, bir burun, o burunu geçince görüğüm en güzel manzaralardan biri karşılıyor beni. yaklaşık 200 m yüksekten mükemmel bir deniz manzarası. tam da o buruna bir bank koyulmuş. sonra solumuz deniz yavaş yavaş dönüyoruz virajları. virajların nereye varacağını kestirmek çok zor. bir düzlüğe indiğimizde ise kocaman bi çınar ağacının ardında kurulmuş bir köy karşılıyor bizi "uçmakdere". uçmakdere sanki bütün bu yol serüvenini bizi kendine hazırlamak için yaşatmış gibi. köye girip dar bir yoldan denizin taa dibine kadar gidiyoruz. evet uçmakdere'nin bu denli büyüleyici olmasının sebebi yol boyunca sunduğu o eşsiz serüven. bütün bir yol sondaki o güzellik için kurgulanmış durumda.
  • köyün sahilinde bulunan, bir zamanlar efsane güzel marmara şaraplarının üretildiği tesis, nihayet özel bir teşebbüs tarafından alınmış, tekrar faaliyete geçiiliyor. umarım cenneti bozmaz ve son yıllarda devlet tarafından tütün ve üzümcülük konusunda yok olmaya terkedilen köye bir katkısı olur.
hesabın var mı? giriş yap