unutulmayacak film sahneleri
-
noi albinoi'de, noi'nin elindeki içi ciğer kanı dolu tencere kayar, masada oturmakta olan babasının ve büyükannesinin üzerine sıçrar, dökülür. böylesine kanlı bir sahnenin aynı zamanda bu kadar komik olması sinema tarihinde enderdir :)
-
amistad'ın açılış sahnesinde kölenin parmakucu ve tırnağıyla, prangalandığı kütüğün çivisini sökmesi. karanlıkta surata yapılan yakın çekim, sık nefesler ve sürekli çakan şimşekle birleşiyordu.
-
the graduate'te dustin hoffman'la mrs robinson'ın oteldeki ilk buluşmalarında sevişmekle sevişmemek arasında kalan hoffman, soyunan kadına arkadan yaklaşıp göğsünü mekanik bir hareketle avuçladıktan (gülme anı 1) sonra acemiliğine küfrederek başını birkaç kez duvara vurur (an 2) ve dustin hoffman artık bir yıldızdır.
-
casablanca'da marseyyez'in söylendiği sahne. fransızmışçasına mutlu, bogart kadar karizmatiktik.
-
-
---spoiler---
kim ki-duk'un the bow filminde yaşlı adam ve kız evlenme törenlerini yapıp tekneyle denize açıldıktan sonra, kızı seven genç ve de güzel şirin mi şirin insan evladının horozu tokatladığı sahne.
---spoiler--- -
samaria'da seo min-jeong'un atlamasından hemen önce yüzünde tükenmek bilmeyen gülüşü, beni taşı demesi. aynı hatunun hwal'de bekaretini verirkenki gerçekliği.
-
revenge of the sith te darth vader in "pihhh" seklinde ilk nefesini aldigi an.
dusununce bile urperdim yine. -
dancer in the dark'da bjork'un tren raylarında yürürken köprüye gelip gözlüğünü nehire fırlatmasıyla birlikte ''i've seen''i söylemeye başladığı sahne.
-
lost in translation'da tv'de la dolce vita'yi izledikten sonra 'does it get easier?' sorusuyla baslayan sahne. bob'un, charlotte'in ayagina hafifce dokunup 'you're not hopeless' demesi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap