• insanın göğsüne oturan bir ağırlıktır ki suratınızda aptal ötesi bir gülümseme ile nefes almanıza mani olur.

    tanıdığınız, bildiğiniz o sıcaklığı yeniden hissetmek, yüzünüzü tam boynuna gömüp, burnunuzu sızlatan o kokuyu derin derin içinize çekmek ve göğsünüzdeki yükten kurtulmak istersiniz.

    fakat ne yazık ki çoğu zamanertelenen ya da sadece hayaller ile mutlu sona ulaşan bir istektir.
  • çok acıdır. skype'ı kapatırken ekrandaki görüntüsünü öpmeye çalışırken bile bulabilirsiniz kendinizi.

    yatarken yorganımı çekiştirsem de, gözümü sımsıkı kapatıp onu hayal etsem de ona sarılmak gibi olmuyor. kokusu, teni o kadar uzak ki.

    doyurmak için bu isteği daha beş hafta daha beklemem gerek diyorlar. ondan sonra yine gidecek ve kim bilir daha ne kadar bekleyeceğim.

    dert ortaklarıma selam ederim, hepimize kolay gelsin.
  • artık hiç ulaşamayacağınız kadar uzağa gitmişse, sonsuza kadar yok olmuşsa, yeterince sarılmadıysan yanındayken... off ki ne of. * *
  • sadece karşılıklıysa ve süresi her ne olursa olsun bir gün gerçekleşecekse anlamlı olan bir istek... düşündükçe daha da mutlu eder, o günü iple çeker insan. ama yok, imkansız isteniyorsa çok can yakar, çok fazla hem de. bu sefer düşündükçe kahreder...
  • artık uzaktaki insanın yanınıza geleceği konusunda iyice umudunuzu kaybettiğiniz anda daha da artan istektir. artan istek büyükçe bir hayal kırıklığına neden olacağından en hayırlısı onu aklınızdan sökerek uzaklaştırmaktır.
    bu süreç daha fazla üzüntüyü beraberinde getirse de gelemeyeceğini (ya da gelmeyeceğini) öğrendiğiniz zamanki hayal kırıklığı yanında fazla büyük olmayacaktır.
    neticede uzaktakine değil de yakındakine odaklanmak her zaman daha sağlıklı olmuştur.

    düzeltilmiş not: eğer yazdıklarımı uyguladığınız zaman daha fazla üzülürseniz sorumlusu ben değilim.
  • "istek" sözcüğünün evrile çevrile "tutku" haline gelmesidir.
    anlamının ise hep ama hep çoğalması, her seferinde de çaresizlik duvarına toslamasıdır.
    kötü... çok kötü...
  • yerini bulamayinca, gozyasi olarak gozlerden dokulebilen masum ve guzel bir istek.***
  • fiziksel olarak hissedilen bir boşluk, bir sancımadır. bir noktadan sonra hakikaten "craving" yaratır insanda. (craving'i zargan'dan bozuklayarak, şiddetli arzu, güçlü özlem diye çevirmeli belki ama benim kast ettiğim daha bedensel bir sancı sanki, böyle tecessüm etmiş, cisimleşmiş yani. gavurların embodiment buyurdukları...). hani tiryakilerin sigara bıraktıklarındaki veya 7 saatlik bir uçak yolculuğundaki sigara içme istekleri gibi: elinde, dudaklarında, ağzının içinde, genzinde, ciğerlerinde ararsın sigaranın yokluğunu; herkesin iğrendiği o duman kokusunu istersin, hele ki o ilk yaktığındaki kokusunu, çakmağın sesini, sigaranın çıkardığı cızırtılı yanış sesini, ve nefes çekerkenki o fiziksel tatmin hissini ararsın... hani bütünüyle, en ufak ayrıntısına dek bütün sigara yakma deneyimine dair herşeyi birden istemek ve bu isteği tüm şiddetiyle bedeninde duymak gibi.

    aynı bunun gibidir uzaktaki bir insana sarılma isteği. çünkü sarılma isteği dediğin noktada, birincisi bunu sıradan bir sarılmadan çok uzağa koymuş olursun; "aaa merhaba yav sen de mi buradaydın?" gibi bir sarılma değildir bu. bu bir istekdir, fiziksel bir teması istemekte, özlemektesindir. bu da genellikle güçlü bir duygusal durumdayken hissedilir. çok özlemek, çok çekici bulmak, birlikte olmak / sevişmek istemek; çok yalnız hissetmek, çok üzgün olmak, bir dost'un sıcaklığına ve tesellisine ihtiyaç duymak veya bir dostu teselli etmeyi, şefkat göstermeyi istemek gibi. böyle yoğun bir duygusal durumdan ve dolayısıyla şiddetli bir istekten bahsedilirken, öbeğin can alıcı elemanı olan 'uzaktaki' bıçak gibi saplanır işte. ne yaparsan yap o anda o fiziksel yakınlıktan mahrumsundur, istediğin kadar konuş, istediğin kadar yaz, ister duvarlara tırman, ister taklalar at, ister bağır-çağır-ağla o teması hissedemezsin. ve yokluğu, midende, kalbinde, bacakaranda, kollarında, beyninde, ayaklarında, kaşlarının ortasında, avuçlarının içinde hissedersin -- o yüzden acıtır, o yüzden yakar, o yüzden körükler. o yüzden öznesi belli ve uzakta olan birine sarılma isteği başetmesi güç bir istektir.
  • ancak gerçekleştiğinde gülümsetendir.

    zira bu insan evlenmiş, barklanmış olabilir. birincisi tamam, ikincisi de kaçmış olabilir hatta üçüncüsünü de kaçırıyor olabilirsiniz. malsınızdır, evet.

    bundan 50-60 yıl sonra bile kollarınız arasında olmasını dilediğiniz bir çok insan olmuş olabilir zira siz malsanız, beceriksizin önde gideniyseniz hiç farketmeyecek. 50-60 yıl sonra bile bu başlığa gelip entry girebilecek potansiyele sahipsiniz.

    acı ama gerçek.

    bu bazen çok yakın bir dost da olabilir, çok yakın bir arkadaş da. içinizde çok ukte kalmış prensesler de.

    önemli olan, aşmak bunu ya da aşmış gibi yapmak.

    hayat büyük bir tiyatrodan ibaret sonuçta...
  • bu istek genelde o kişinin size onu sevdiğinizi hissettirecek bir şey yaptığında ortaya çıkar.

    * *
hesabın var mı? giriş yap