• iptal edenin de izlemeyenin de 2. sezonun çıkmamasında kimin parmağı varsa topuna yazıklar olsun.
  • yapilisini gosteren bir belgesel.
  • bugün aniden aklıma gelmesi ve özlemimin depreşmesiyle ilk bölümünü tekrar açıp izlediğim ve muhtemelen sezonu tamamlayacağım müthiş dizi.

    nasıl devamını getirmezsiniz bunun hala aklım almıyor. içimde kalan fena uktedir bu dizi :(
  • çok istesem de, iptali için hbo'yu pek suçlayamıyorum maalesef.

    terence winter, arkasında martin scorsese ile birlikte hbo'ya boardwalk empire'yi yaptı, ki bence gelmiş geçmiş en iyi yapım. hala öyle mi bilmiyorum ama, zamanın en pahalı pilot bölümünü scorsese'nin yönettiği dizi, senaryo ve prodüksiyon anlamında inanılmaz başarılıydı ama reytinglerde buna karşılık bulamıyordu. hadi izleyici sayısı her geçen gün her yapımda düşüyor, ama izlenme oranı belli yerde kalması lazım. boardwalk empire o kadar iyiydi ki, hbo ısrarla 6 sezon finanse etti ve sonunda bitirmek zorunda kaldı bence.

    bunun ardından terence winter the wolf of wall street'le oscar kazandı ve yine scorsese'yle ortak vinyl'yi yapmaya başladılar. aynı boardwalk'taki gibi, film tadındaki pilot bölümü scorsese çekti ve iddialı bir giriş yaptılar ama reytingler yine düşmeye başladı. üstelik bu kez prodüksiyon olarak kalite yine zirvede olsa da senaryo ve hikaye zayıftı bence. sopranos ve boardwalk empire'deki senaryo kalitesini bol alternatifli ve çabuk sıkılan geniş kitlelere izletebilmek çok zor (ki bunu mad men yaptı mesela.) ama bu pahalı prodüksiyonun da bir şekilde yapanı tatmin etmesi gerekiyor.

    aslında daha ilk bölüm sonunda vinyl'nin 2. sezonuna onay verdiğini açıklayan hbo, sanırım bu noktada terence winter'le anlaşmazlık yaşadı. boardwalk'tan gelen birikim ve vinyl'nin zayıf senaryosunun sorumlusu olarak showrunner winter'ı gördü hbo ve winter'ı kovarak önce showrunner olarak başkasını atadı, ardından da diziyi iptal etti.

    hbo için de kolay bir karar olmamıştır terence winter gibi bir isimle yolları ayırıp, scorsese'yle falan arayı bozmak. keşke devam etseydi her türlü. winter'la birlikte ikinci sezonda toparlayıp üstüne koyma şansı da fazlaydı bence vinyl'nin ama iptal edilmesini de anlayabiliyorum.
  • ingilterede vinyl bulmak istiyorsanız hmv mağazaları tavsiyedir. mağazalarını haritalardan veya internetten kolaylıkla bulabilirsiniz. bir tanesi oxfort streette londra merkezde zuhur etmektedir. kolay gelsin.
  • 1 sezon da olsa bana harika zaman geçirtmiş dizi. 40 yılda bir sevdiğimiz bi' yapım geliyor ve hbo instagram bebelerinden beklediği ilgiyi görmediği için iptal ediyor. yanlış zamanda yaşıyoruz gerçekten.
  • vinyl, isminin hakkını çok güzel veren bir diziydi. ancak arkasında mick jagger ve martin scorsese gibi iki dev olmasına rağmen birinci sezonunun ardından düşük izlenme oranları gerekçe gösterilerek iptal edildi.

    ben bu dizi hakkında objektif bir şeyler yazamam. çünkü dizinin konu aldığı her şeyi çok seviyorum. mesela birinci bölümde robert plant 'in genç halini görünce imdb'ye girip 10 puanı yapıştırmıştım. bu gibi cameo'ların üzerine scorsese'nin ustası olduğu çöküş hikayesi mekaniği vardı. ancak dudak uçuklatan bütçesi ve kaliteli oyuncularına rağmen dizi izleyicinin ilgisini çekemedi.

    şimdi bu entry'de eleştiri olarak değil ama izleyicilerin gözünden bakarak dizinin tutmama sebeplerini listeleyeceğim. bilgi olarak film tadındaki pilot bölümü baz aldım o yüzden spoiler ibaresi bırakmıyorum. şimdi, let's go!

    1) çıkmadan düşemezsin: martin scorsese'nin en sevilen filmlerinde benzer hikayeler anlatılır. casino , raging bull yada the wolf of wall street'de genç ve hırslı bir adamın çoğunlukla yasadışı yollar ile hızlı yükselişini ve zirveye ulaştıktan sonra kibiri yüzünden düşmeye başlamasını izleriz. karakterin bütün hikayesine şahit olduğumuz için ister istemez ana karakteri benimseriz. bu dizi ise hikayeye ortadan başlıyor. ilk bölüm başladığında richie finestra'nın sahip olduğu şirket mali olarak iyi bir noktada değil ancak finestra konum olarak kariyerinin zirvesinde.

    bu durum bir filmi ortasından izlemeye başlamışsınız gibi bir his uyandırıyor. bunun yerine liseden yeni mezun, müziksever bir gencin müzik piyasasındaki bir şirkette, giriş seviyesi bir işte çalışmaya başlamasını ve yükselme hikayesini izleseydik izleyici ana karakterle daha kolay bağdaşım kurabilirdi. çünkü bir çoğumuz fotokopi çektik, çok önemli müşterinin önünde kendimizi rezil ettik falan. richie ise daha ilk bölümden özel uçakla gezdiğinden izleyici olarak aranızda bir bağ oluşmuyor.

    2) sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz?: müzik tarihine biraz aşina olanlar game of thrones'a taş çıkaracak kadar çok entrikanın döndüğünü biliyordur. ortalık grup arkadaşının kız arkadaşını çalmalardan, şüpheli ölümlerden, aldatmalardan, ayrılıklardan, kovulan menajerlerden geçilmez. bu aslında dizi için bir avantaj ancak dizi bu konulara o kadar hızlı giriyor ki bu konulara aşina olmayan izleyici yarı yolda kalıyor.

    ki dizinin bahsettiği konular herkesin ilgi alanına girmiyor. led zeppelin dinleyen çoğu insan john bonham'ın nasıl öldüğüyle ilgilenmez. dünya çapında başarılı bir müzik adamı olsa da ahmet ertegün'ün ismini bilen sayısı görece azdır. bu nedenle müziği yada dönemi seven izleyici bile işin arka planını bilmediği için bu gibi detaylar arasında kayboluyor.

    3) yeni evren yeni mekanikler: her filmin yada dizinin kendine ait evreni vardır. tutarlılık adına bu kuralları size hissettirir ve bu kurallar içinde kaldığında izleyicide bir gerçekçilik hissi uyandırır. müzik piyasasının da kendine ait kuralları vardır. kimle nasıl konuşulur, hangi rockstar neyi sever, iş nasıl bağlanır, gruplar nasıl kurulur yada dağılır belli bir mekanik içinde ilerler.

    bu evren kurma anı diziyi yapanlar için zordur ancak izleyici için çok keyiflidir. çünkü izleyici bilmediği bir evrene dahil olur ve şekerciye giren çocuk gibi hisseder genelde. bu dizide ise mekanikler kapsayıcı şekilde açıklanmıyor hiç. mesela scorsese filmlerinde gerekli görüldüğünde dördüncü duvar yıkılarak seyirciye içinde bulunduğu evren hakkında açıklama yapılır. bu dizide ise anlatılan mekanikler izleyiciyi yeterince dahil etmiyor evrene. burada sanırım diziyi izleyecek insanların bilgisine güvenilmiş ama bkz: 2. madde

    4) 1600 bpm: gitaristler yada bateristler genelde takıntılıdır böyle şeylere. 400 bpm bateri bazen keyifli olsa da bunun üstünde gitar hızlarında hangi notanın çalındığı pek anlaşılmaz. kısa zamana çok şey sığdırıldığı için siz ne olduğunu çözene kadar riff biter zaten. bu dizi de biraz bu dertten muzdarip. dizinin başındaki insanlara baktığınızda dönem ile ilgili anlatacak çok şeyleri olduğunu anlıyorsunuz ama bu genel bir dağınıklığa neden oluyor.

    ayrıca bu dağınıklık konuların yüzeysel işlenmesine de neden oluyor. evet döneme genel bir bakış atıyorsunuz ama bu bakış mesela stranger things 'in 80'lere attığı bakış kadar detaylı değil. genel atmosfer olarak tabi ki çok başarılı ona bir şey diyen taş olur ama insan hikayenin de aynı şekilde detaylı olmasını istiyor haliyle.

    5) kötü adamlar unutulmaz: scorsese'nin ana karakterlerine bakarsanız birkaçı hariç hepsinin kötü insanlar olduğunu görürsünüz. hepsi egoist, maço, üçkağıtçı ve genelde kadınlara değer vermeyen insanlardır. ancak çok iyi inşa edildikleri için seversiniz bu karakterleri. örneğin joe pesci sert rolleriyle ünlenmiş ve canlandırdığı karakterler izleyiciler tarafından çok sevilmiştir. bu durumda oyuncuların da etkisi var tabi ama anlatılan hikaye ve karakter inşası burada en önemli faktör.

    bu dizide ise birinci maddede bahsettiğim gibi bir inşa mekanizması yok. o yüzden karakterleri direkt olarak en sevilmeyecek halleri ile sunuyorlar size. scorsese trendlerin üstünde bir yönetmen tabi ama bu tip maço, egoist, sert adamların ekrandaki ömrü tükendi biraz. ee tony soprano diye sormayın. çünkü tony soprano kötü bir karakter olsa da bir yandan havuzundaki ördeklerin gitmesine üzülen bir karakterdi. o yüzden çift yönlü anlatıldığı için karakteri seviyordunuz. burada ise sadece belli bir kesime hitap eden şakalar yapan egoist insanlar var sadece. karakterlerin derinine de inilmediği için tony'deki gibi "kusur"ları göremiyorsunuz.

    vinyl güzel bir projeydi aslında. ama biraz keith moon'un the new yardbirds için söylediği şey geçerli. eğer bir süper grup kurmaya çalışırsanız kurşundan yapılma bir zeplin gibi çakılırsınız. keith moon'un bunu söylediği insanlar çakılmadı ama dizi içerdiği ögeleri iyi değerlendiremediği için şuan burada üçüncü sezonu yorumlayamıyorum mesela. bu durum da bize sevdiğimiz her şey bir araya gelse de oranın ve malzemenin kullanılış şeklinin çok daha önemli olduğunu hatırlatıyor sanırım.
  • kesinlikle şaheser bir diziydi. tamamlansaydı boardwalk empire ve mad men'le birlikte dizi dünyasının zirvesine oturacaktı.

    evet abartılı yerler var, scorsese tarzında geri-ileri gidişli yer yer otobiyografik anlatımdan bıkmışsanız daha ilk bölümden gemiyi terkedersiniz. ama gerçekçilik falan umursamıyorsanız özellikle hikaye anlatım tarzı, senaryo-diyalog kalitesi, ana karakterin efsanevi performansı, dönemi yansıtması, göndermeleri, sinematografisl vs herşeyi birleşince ortaya çıkan iş muazzamdı.

    galiba amerikada bu türden ağır diziler fazla izlenmiyor, boardwalk empire ve mad men'in reytingleri de düşükmüş. bunun bütçesi de diğerlerinden çok daha yüksek olunca kaldırılmasını normal karşılıyorum. aslında hbo bunun ardına the deuce'u yayınlamasa normal karşılamazdım da neyse.

    deuce demişken bence vinyl the deuce'tan çok daha iyiydi. bir dizi gereğinden fazla gerçekçi olunca hikaye anlatımından çıkıp şehri-dönemin ahvalini yansıtmaya dönüyor. işte bu dizinin atası boardwalk empire'de the wire'dan çok daha iyiydi, sağlamdı. neyse bu başka konu.
  • çoğulu da vinyldir. s takısı almaz. yani ingilizce konuşurken karşıdaki kişi birden fazla plak için vinyls diyorsa plural of vinyl is vinyldiyerek düzeltin. hatta daha da düzeltin, vinyl kullanmasın direkt recordkullansın.
  • ses veriyorum:

    karbon çift bağ - karbon tek bağ !

    lisede bu şekilde ezberlediğim organik moleküldür. benzen halkası ile harikalar yaratır; en ünlü kankasıdır.

    ayrıca iki sevgilisinin yanısıra bir de benimle bağ kurmaya çalışan ancak başaramamış bir ergen kişisine verdiğim rumuzdur. açıkta kalan tek bağ, azmedip de kuramadığı bağa tekabül eder. *

    tanım:

    ch2=ch-

    şeklinde gösterilen organik moleküldür. acayip bir polimeryapı elementidir. özellikle plastik sanayi açısından tapılır olmuştur.

    (bkz: polivinil yapılar)
    (bkz: pvc)
hesabın var mı? giriş yap