204 entry daha
  • (25 ocak 1882 - 28 mart 1941).

    "virginia woolf'un yıllar'ını *okuyorum. yağmurla birlikte, burada, londra'daki bir aileyle, orada, kırsalda, oxford'dakini bir araya getirebiliyor. fakat çok kopuk. beş yılı, on bir yılı atlayarak, kişiden kişiye geçerek, bir anda küçücük bir kız çocuğu saçları kırlaşıp ellilerine gelebiliyor ve biz de böylece zamanın geçtiğini, hep hareket ettiğini öğreniyoruz. ama tasvirler, gözlemler, yakalanan ve salıverilen duygular güzel; ışık saçan bir ağ her şeyi yakalıyor, yaşam bu, zaman bu." sylvia plath - the journals of sylvia plath

    "yatakta okuyorum. sıcak rahatlatıyor. bu sabah the lonely crowd'a başladım; dün gece bitirdiğim virginia woolf'un yıllar'ının* panzehiri. çırpınıyor, örümcek ağlarını atıyor. rose, 9 yaşında, bir akşam vakti tek başına gizlice dükkana giriyor. sonra şişmanlıyor, saçları beyazlıyor, 59 yaşında, laflara, ışıklara, renklere atlıyor. elbette hayat bu değil, bu gerçek hayat bile değil: uzun süreli aşklara, kıskançlıklara, sıkıntılara açılan kadın dergileri bile yok. asıl eğlence, hiç kan dökmemiş sıkıcı, yaşlı kadınlar topluluğundaki en sığ gözlemcininki. woolf'ta eksikliği hissedilen bu. patatesleri ve sosisleri. onun aşkı, çocuksuz hayatı nasıl ki bayan ramsey, clarissa dalloway dışında bunu hep gözden kaçırıyor." agy

    "bu, hayat işi. altını tekrar ve tekrar çizdim: bunu bir daha bir daha oku. ben bu kadından* daha iyisini yapabilirim. bunu yapana kadar çocuk falan yok. sağlığım yaşanmışlıklardan öyküler, şiirler ve romanlar yaratıyor: işte bu yüzden ya da daha doğrusu, iyi ki, acı çektim ve cehennemi gördüm, bütün cehennemleri olmasa da. (...) hayatım zaman içerisinde daima yaralarını saracak kitaplar ve öyküler olana kadar yaşanmış olmayacak." agy

    "f. r. leavis'in deyişiyle, lawrence, "a great poet-novelist"tir (büyük bir şair-romancı). hiçbir açıdan benzemediği çağdaşı virginia woolf gibi, lawrence da şiirle düzyazı arasına konulan o gereksiz sınırları silmiş, romanlarını ve öykülerini bir şair anlatımıyla yazmıştır." mina urgan - d. h. lawrence

    (bkz: dreadnought şakası)
    (bkz: vita sackville-west)
  • (bkz: stream of consciousness)* tekniğini kullanan ingiliz edebiyatı dönemi yazarlarındandır. the mark on the wall eseri ile duvarı salyangoz , çivi gibi nesnelerle tanımlamıştır.
  • neden artık yaşamak istemediğini anlattığı mektubunu her okuduğumda hüzne boğulduğum ingiliz yazar.

    "en sevdiğim,

    yine delirecekmişim gibi hissediyorum. bu korkunç günleri atlatamayacakmışız gibi hissediyorum. ve giden zamanı geri çeviremeyeceğim. sesler duymaya başlıyorum ve konsantre olamıyorum. bu yüzden yapmam gereken şeyi yapıyorum. bana verebileceğin en büyük mutluluğu verdin. kimsenin yapamayacağı şeyleri yaptın. bu kadar şeyden sonra iki insanın birlikte daha mutlu olabileceğini sanmıyorum. ben artık savaşamayacağım. biliyorum, senin hayatını mahvediyorum, bensiz daha mutlu olacaksın. görüyorsun bu mektubu bile doğru düzgün yazamıyorum. okuyamıyorum. hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçlu olduğumu söylemek isterim. bana karşı inanılmaz sabırlısın ve iyisin. şunu söylemek istiyorum -aslında bunu herkes biliyor- eğer biri beni bu durumdan kurtarabilecek olsa bu sen olurdun. her şey beni terkedip gitti ama senin iyiliğin hep benimle kaldı. artık senin hayatını mahvetmeyeceğim. kimse bizim seninle mutlu olduğumuz kadar mutlu olamazdı.
    v."
242 entry daha
hesabın var mı? giriş yap