• henry david thoreau, abd'nin meksika'ya karsi yuruttugu emperyalist savas sirasinda konan nufus basina vergiyi, 'odedigi dolar bir adam oldurmek uzere, baska bir adam veya tufek satin almaya yaramasin' gerekcesiyle vermeyi reddedince bir gece hapiste yatti. kendisinden 14 yas buyuk olanve bir cok ozgurlukcu dusunceyi kendisiyle paylasan ralph waldo emerson, telasla arkadasini gormek uzere onun hucresine girdiginde aralarinda soyle bir konusmanin vereyanettigi anlatilir:
    - henry, neden buradasin?
    -waldo, sen neden burada degilsin?
  • bülent arınç sayesinde günlük siyasi literatürümüze de girmiştir. şöyle ki: hatırlanacağı üzre 23 nisan resepsiyonuna arınç'ın türbanlı eşi katılacak mı, katılmayacak mı tartışması olmuş, nihayetinde münevver arınç'ın katılmaması, arınç ailesince uygun görülmüştü. ancak resepsiyon sırasında bülent arınç o sırada canlı yayında olan kameralara el sallayarak eşine seslenmiş ve kendine göre ince bir göndermeyle "hanım sen neden burada değilsin" demişti. olayın mahiyetinin basın tarafından kavranamaması üzerine bülent arınç sonradan izahat getirme ihtiyacı duymuş ve "waldo sen neden burada değilsin" sözüne atıf yaptığını söylemişti. lakin ismet özel'in bülent arınç'a tepkisi açıkçası sert oldu. bir gazetenin sorularını yanıtlayan özel, "benim türbanlı iki kızım okula gidemiyor. iktardaki partinin mensubu bülent arınç'ın benim kitabımın adını kullanmaya hakkı yok" mealinde laflar ettiydi. aklıma gelmişken anlatayım dedim.
  • ismet özel'in bu anlamlı sözü kullanması elbette hakkıdır, hatta güzeldir. ancak mülk edinmeye çalışmasını yadırgamamak elde değil. bütün dünyada -meraklısı tarafından- bilinen bir sözdür bu; atıflar yapılır bu söze, esprilere konu edilir. boru değil, 1846'da etmiştir thoreau bu lafı. bu söze atıfta bulunanlara, sanki sözün mâliki imiş gibi tavır alma bahtsızlığına düşmeseymiş keşke özel.

    diğer yandan, bülent arınç'ın bu sözü thoreau'dan değil özel'den öğrenmiş olması, dolayısıyla kendisinin de özel'e atıfta bulunmuş olması muhtemel tabiî ki. bu durumda bile eleştiriyi hak ettiğini düşünmüyorum arınç'ın. sivil itaatsizlik, erk sahibi olmayanın erki elinde bulundurana karşı kullandığı silahlardan biridir. ismet özel belli ki bülent arınç'ın iktidar olmasına atıfta bulunuyor, sen kimsin ki mücadeleyi simgeleyen bu sözü kullanıyorsun diye soruyor. ancak gözden kaçırdığı nokta şudur: bu nasıl bir iktidar olmaktır ki adam (gene boru değil, "koskoca" meclis başkanı) eşini bir davete giysisinden dolayı götürememekte, ona ancak uzaktan seslenebilmektedir? bu ülkede meclisin merkezî erk olmadığını özel de bilir elbette, keşke egosunu biraz frenleseymiş; insanların nasıl giyineceğine karar verme hakkını keninde bulanlar karşısında bülent arınç'ın da (diğer konulardaki tahakküm konumu ne olursa olsun) kendisi kadar "direnişçi" sıfatını hak ettiğini görebilirmiş.
  • "dünyaya gelmek bir saldırıya uğramaktır" sözüyle başlayan ve bir gecede kederlenerek okuduğum iyi bir kitaptır.
  • ismet özel'in bir manada nasıl paranoya, şizofren olmadığını anlattığı muazzam eseri.

    ön sözde şöyle der:

    "bu kitabı, intihar eden birkaç arkadaşıma ve paranoyadan, şizofreniden mustarip birçok arkadaşıma ithaf ediyorum. onlar öyle sanıyorum ki çağımızın (belki de bütün çağların) belasını en yakından görecek noktaya yaklaşmışlardı. bu tehlikeli noktadan salim bir bölgeye adım atmaya yeltendiler; belki tekinsiz hareketleri yüzünden meşum bir darbeyle devrildiler. onlara isabet eden yıldırım bana çarpmadıysa, bunu önce şiir binasının saçağı altına sıçrayarak ataklığı göstermiş olamama ve sonra siyasi anlamda bir bağlanmanın hayat içindeki karşılığını arama çabasına borçlu olduğuma inanıyorum.... "

    kelimeler onun düşüncelerini ifade etmesinde yetersiz kalıyor sanki, çok düşünüyor ve derin düşünüyor kelimeler içine sığdırdığı manalar için eksik kalıyor o yüzden bir anlaşılmak anlaşılamamak durumu dönüp duruyor üstadın adının yanında. bu o'nun kendini eksik ifade etmesinden veya edememesinden kaynaklanmıyor. bu; kelimelerin, somut şeylerin onun düşüncesini ortaya koymaktaki yetersizliğinden kaynaklanıyor bence. bazen benzetiyorum kendime. hep kafası karışık doğal olarak, çok düşündüğü için. ama mantıklı ve oldukça tatminkar bir karışıklıkla duruyor olduğu yerde. kendi ifadesiyle akıl karışık olduğu için çalışıyor.

    "insan için önüne çıkan bütün yollar "yürünebilir" yollar ise, o insan artık kaybolmuştur."
  • waldo'dan kastın, özel'in eski omuz arkadaşı ataol behramoğlu olduğu da söylenmiştir..
  • kitabın onsozu muhteşemdir
  • ismet özel'in "yeni" siyasetinin, zincirlemelerinden ilki. waldo-henry mevzuatı henry neden burdasınlarla devam ediyor. biz de bu kitaplara baktıkça anlıyoruz ki ismet özel islamcı mecranın, yalçın küçük'ü olmaya oynuyor. o tabi, kendini muhtemelen ingiliz marxist tarihçiler geleneğinin islamcı sureti olarak görüyordur, hani kapitalizmin kökenini araştımalar falan. zaman kaybı olmasın sizler için diye hemen yazıvereyim; i.ö'ye göre kapitalizmin kökeni, osmanlının inebahtı yenilgisinde yatmakta. bu süreçle birlikte kapitalizm yayılmaya başlıyor. zamansal çakışma doğru ama. en azından her ideolojide bir hakikat kırıntısı vardır diyebiliriz.
  • “- henry, neden buradasın?”

    “- waldo, sen neden burada değilsin?

    bütün masallar bir yana itildikten sonra geriye ne kalıyor? herkes bir diğerine “neden buradasın?” sorusunu soracaksa, onun alacağı cevap bir başka soru, “sen neden burada değilsin?” olacaksa hepimiz masallarımıza umutsuz bir şekilde sarılmışız demektir. masallarımızı bir kenara itme niyetimiz yok gibi.

    ismet özel
hesabın var mı? giriş yap