• konusu bana yeşilçam filmlerini hatırlatmıştır. yalnız filler yoktu tabi o ayrı bir konu.

    "23 yaşındaki veterinerlik öğrencisi jacob jankowski, anne-babasının bir trafik kazasında öldüğü haberini almasıyla cornell üniversitesi'ndeki eğitimini bir kenara bırakıp bir sirk trenine katılır. burada sirkin yıldızı marlena ile tanışır ve ona aşık olur. burada güzellikle tanışan ikili, sirkin asi ama bir o kadar da özel fili rosie’ye olan sevgileriyle de birleşirler. her türlü zorluğa ve marlena’nın karizmatik olduğu kadar tehlikeli de olan kocası august’a rağmen aşklarını yaşamaya uğraşırlar."
  • http://youtu.be/jt0_xglonwc adresinden izlenebileceği üzere şahane gözükmektedir. abla ayrıca şahane zaten..
  • hastasi oldum. robert pattinson'i sirf edward'i* oynadigi icin begenmedigimi ispatladi bu film bana ustelik. o bakislar, o kahkahalar, gozlerdeki o duygu. derken o boy, pos, endam, en cok da gozler... derken kendimi simdi suracikta yanimda olsa diye eriyip gider ve hulyalara dalarken buluyorum. sanki nolurdu ultramega film stari neyim olmayaydi da benim olaydi? neyse ne diyoduk? eet film. water for elephants. super mukemmel olmus.

    waltz yine psikopatligin kitabini yazmis mimikleriyle her seyiyle. ruyanda gorsen arkana bakmadan kacarsin o derece. helal adama. witherspoon'dan emin degildim, hos cok da bi sey yapmamis ama kiskanclik etmeyerek ona da aferin veriyorum. boyle de super bi insanim.

    kitaptan cok sasmamislar senaryoda ki bu ayrica takdire sayan. cikardiklari sey senaryonun akisini ya da karakterlerin birbirleriyle baglantisini falan degistirmemis, guzel olmus. sahneler, gezici bir sirkin olmasi gerekecegini dusundugunuz her seyi yansitiyordu tam hayal ettigim gibiydi. son donemlerdeki kitap uyarlamalarinin hemen hepsinde yasadigim hayalkirikligini bana yasatmadigi icin filmi daha bi sevdim.

    10 puan.

    (ha bir de, bu cevirmenleri allah nasi biliyosa oyle yapsin. bitirim ikili ekolunu de yerin dibine soksun. askin buyusu ne lan?!)
  • türkçe'ye çevrilmiş uydurmasyon ismi dışında hiçbir kusur bulamadığım film.

    kitabını okumadım ama film bende kitabını okuma isteği uyandırdı. bir sirkte geçen aşk hikayesi ne kadar ilgi çekici olabilir ki, amaan işte robert hatrına izleriz diye gidip çok çok beğenerek çıktığım film.
  • filmin sonudtracklerinden biri florence + the machine'in cosmic love'i. filmi daha izleyemedim ama trailer'i cok cekici.. iki lead actor de cok hos gorunuyorlar boyle fillerin arasinda falan..
  • sahneler karakterler inandiriciliktan yoksun. cok iyi aktorler ziyan olmus diyebilirim. yine de izleyen pisman olmaz. severek izler.
  • christoph waltz'ın oyunculuğunu fevkalade, reese witherspoon'un oyunculuğunu vasat, robert pattinson'ın oyunculuğunu da kötü bulduğum film. robert'ın çoğu zaman neden sırıtıp durduğunu anlamadım gitti. reese hoştu, alımlıydı, falsosu yoktu; ama çok da iddialı bir oyunculuk sergilememişti. christoph waltz ise döktürmüş bence. genel olarak film hoşça vakit geçirten vasat bir yapım.

    -- spoiler --
    çocuk sınava daha yeni girmişken, çocuğu çağırıp kötü haberi vermelerine hiçbir türlü anlam veremedim. bir sınav ne kadar uzun sürebilir ki, iki saat sonra haber ver zaten olan olmuş... o ayrıntı beni sinir etti, söylemeden edemedim.

    -- spoiler --
  • robert pattinson hayranı kızların salonu doldurmasıyla büyük bir dezavantaj yaşayan film.
    zira fena olmayan filmi izlerken robert pattinson hakkında yapılan kritikler yüzünden konsantre olamıyorsunuz.
  • kitabını okuduğumu söyleyemem fakat film izlemeye değer bir film.
    tabi kitaptan uyarlanan her filmde olduğu gibi olaylar aceleye getirilmiş gibiydi.

    --- spoiler ---

    film gerek görsellik, gerekse oyunculuk açısından son derece doyurucu.
    christoph waltz'ın oyunculuğu hakkında yorum yapmak bana düşmez, adam oyunculuk falan yapmıyor, yaşıyor.
    reese witherspoon, ne hissettiğini bilmeyen, sirkten ve kocasından başka bir hayat olduğunun farkında olmayan kadını gayet güzel canlandırmış.
    robert pattinson sirk trenine bindiği anda dünyası değişen, tamamen yabancı olduğu bir dünyanın içine giren bir adamı hissettirerek oynuyor. gördüğü her şeye tuhaf ama memnun bir şaşkınlıkla, gülümsemeyle bakıyor ve zaten film bu yüzden çok trajik bir olayla başladığı halde sizi sürekli gülümseten bir filme dönüşüyor.
    izlerken jacob'la birlikte bilmediğiniz bir dünyanın hiç ummadığınız bir şekilde sizi mutlu ettiğini görüyorsunuz.
    trenin üzerinde geçen sahneler harika. sanki fantastik bir film izliyormuşsunuz gibi, karanlık ve gizemli.
    jacob'un yaşlı halini into the wild'da çok sevdiğim hal holbrook oynuyor. ve onun olduğu sahnelerde film hiç de mutlu sonmuş gibi hissettirmiyor. adam yalnız, hayatının aşkını kaybetmiş ve huzur evinde yaşıyor. bu insana izlediğimiz ve mutlu sonla biten filmlerin sonunun gerçekte ne olduğunu merak ettiriyor. ama yine de "harika bir hayat yaşadım." demesiyle birazcık rahatlıyorsunuz.

    bu arada filmin en iyi oyuncularından biri hiç şüphesiz ki fil.
    film bittiğinde jenerikte adını görmek isteyecek kadar çok beğendim fili. adı tai imiş bunu bir yerlerden öğrendim ve elli yıldır falan oyunculuk yapıyormuş.

    kısacası insanı mutlu eden filmlerden güzel bir film.
    --- spoiler ---
  • kitabı okumadım ama filmi izledikten sonra okumak için can atıyorum. öyle de güzel bir film. eğer gerçekten canınız sıkkınsa, izleyin, mutlu olun.

    --- spoiler sayılır belki ---

    jacob'ın suratından hiç kaybolmayan gülümsemesi insanı nedensizce mutlu ediyor.

    --- spoiler sayılır belki ---

    ayrıca robert pattinson adını duyunca filme benim gibi önyargıyla yaklaşanlar olabilir. merak etmeyin, o robert'la bu robert kesinlikle aynı kişi değil.
hesabın var mı? giriş yap