• anne olmayı planlayanlar, yeni anne olanlar, çocuğu hiç konuşmayanlar, çocuğu okçuluğa ilgili olanlar, çocuğu beyaz tenli ve siyah saçlı olanların kesinlikle ama kesinlikle izlememesi gereken film veyahut filmin sadece film olduğunu, sizinle hiç alakası olmadığını iyice idrak ettikten sonra izleyin.
  • konuşmasak?!

    son tahlilde gerçekliğin mide bulandırması üzerine güzel bir deneme. midesi sağlamlara...

    resim seçici: her bir kare ayrı güzel ve sinir bozucu. yaşam gibi. yönetimine, oyunculuğuna laf yok. tek, sek ve yekten atımlık. çok şukela. derdime dert kattılar sağolsunlar.

    aklımda bir soru kaldı awaara ve suç ve ceza üzerine; insanın doğuştan beyaz bir sayfa olup olmadığı? ne dediniz burada? hayır mı? değil mi? yaşamda en çok sorgulanması gereken sorunun bendeki yanıtını yanlış anladım muhtemelen, düşünce tabanıma zıt ise o zaman tabana kuvvet. teşekkür ettim, almayayım. öksürtüyor!
  • bir anne oğulun arasında başlayan soğuk savaşın, nasıl sıcak bir savaşa dönüştüğünün hikayesi.

    soğuk rüzgarlar esiyor evvela, gülümsemelerin altındaki gerçek tahammülsüzlük ortaya çıkıyor, sesleri duymamak adına kulaklar tıkanıyor, bakışların altından gizli tehditler savruluyor. sevgisizlik kol geziyor etrafta, kin yeşeriyor onun yerine her köşe başında, aradaki uçurum büyüdükçe büyüyor, kapatılamıyor, kapatılmaya çalışılmıyor belki de, ve seneler geçtikçe tarafların savaşı hırçınlaşıyor.

    adım adım sıcak savaşın sahneye çıkmasına yaklaşıyoruz. ama, bu öyle bir sıcak ki soğuğu tercih ediyoruz ona, ısıtmak bir yana, daha çok donduruyor içimizi. onca sene biriktirilen tüm kin, hırs, kıskançlık, sevgisizlik, çekememezlik, kötü olan ne varsa, sahneye çıkıyor. her savaşta olduğu gibi masumlara da el atıyor bu savaş, kusulan nefret en önce onları boğuyor ve tüm sahne kan kırmızısına bulanıyor. biriktirilen kırmızı aktıkça yayılıyor, bulaşıyor, kaplıyor tüm sahneyi, evleri, ekranı, ve hatta bizim ellerimizi ve zihnimizi.

    annesi için, annesiyle birlikte, hazırladığı bir piyesi sergileyen kevin, yine tek izleyicisi olan annesine selam durup, o korkutucu bakışlarını yine yeniden annesinin üzerine geçiriyor.

    anne mi? oğul mu? baba mı? kim suçlu? sorularına cevap aramak manasız kalıyor, zira o sahneyi doğrudan veya dolaylı paylaşan, yayında ve yapımda emeği geçen herkes hatayı paylaşıyor ve biz izleyiciye de hoşlanmadığı bu filme ve gördüklerine alışmak düşüyor.

    annesi: bu hoşuna gidebilir.
    kevin: ya hoşlanmazsam?
    annesi: zamanla alışırsın.
    kevin: bir şeye alışkın olman ondan hoşlanıyorsun anlamına gelmez. sen bana sadece alışkınsın.
  • ekşi sözlükteki bütün entelleri bir başlık altına toplaması büyük başarı. durun ben özet geçeyim; rahatsız edici diyerek lafa girip biraz pedagoji biraz psikolojiden falan bahsedeceksiniz, bir iki latince terimde attırdık mı tamamdır.

    o çocuğu annemin eline versinler bak nasıl adam ediyor.
  • konu itibariyle the good son'ı hatırlatan film.
  • düşünmüş düşünmüş ama bir türlü sonuca varamamış film. yine de çocuklar üzerinden etkili yapıtlar çıkarabildiğini bildiğimiz yönetmen lynne ramsay ve elbette tilda swinton fazlasıyla başarılı.
  • filmde ama anne sevgi gostermedi bigi bigi seyleri bekliyordum. ama oyle degilmis. cocuk bildigin kotu dogmus... bazilari kotu dogar iste. ne kadar cevresel faktorlerle kisilik yontulmaya calisilirsa calisilsin, saf kotuyu degistiremezsin.
    e bi de agzini, burnunu kirmak gerekiyordu o cocugun. belki orda hata edildi. kol kirigiyla hastanelik etmek yerine daha ciddi hastanelik durumlar yaratilmaliydi.
  • kevin için (bkz: evlat olsan sevilmezsin)
  • ebeveynler farklı bir bakıs ile izlemislerdir, oyle tahmin ediyorum.

    spoiler icerebilir:

    bebek kolik, gercekten tuhaf bir bebek, anne anne olmaya hazır degil belki, belki isi sadece baba kotarmaya calısıyor lakin bir yerlerde ters giden bir sey var, daha bu bebeklik doneminden belli. komutlara uymuyor, gulmuyor, travmatik bir bebeklik, tuvalet egitimi gec kalmıs, ters yani bir seyler, daha o gunlerde mudahele edilebilir belki, belki daha o gunler ongorulebilir; henuz kevin bebekken, onun hakkında konusulabilir.

    oyle yapmamayı tercih ediyor annesi, kolaya kacmak mı demeli, ongorememek degil de; zor mu geliyor yahut kolay mı vazgeciyor, galiba oyle yapıyor. tutuyor baska bir bebege gebe kalıyor. en olmayacak sey bana kalırsa. sonrası elbette kabus. bu kadar ilgi ve sevgiden mahrum buyuyen bir bebek, etrafına iyi enerji verir mi, vermez. hayırlı evlat diye bir sey yoktur hatta, hayırlı ebeveynler vardır. kevin hayırlı ebeveynlere sahip degil,

    tum bunların dısında; bence kevin dogustan, genlerinden, suca ve siddete egilimli,
    keske icinde sevgi olan bir anneye sahip olabilse idi.
    oyle iste.

    (bkz: anne olmak)
hesabın var mı? giriş yap