• fenomenolojinin sıkça eleştirmekten geri kalmadığı, özellikle de tarihselcilikle suçladığı felsefi yaklaşım. (bkz: wesensanschauung)
  • almanca dünya görüşü, hayat ölçüsü anlamına gelen bu kavram, hegel tarafından ideoloji yerine kullanılmıştır. ona göre bu kavram insanların içinde bulundukları şartlara uymak veya onları değiştirmek için onlara yön veren “perspektiftir” weltanschauung; düşünsel içerik, iddia ve ona göre konumlanma, ona göre haraket etmektir, weltanschauung insanı toplumu siyasayı ve evreni yorumlayan katı ve kapalı toplumsal mobilizasyon ve manipülasyon aracı olarak, toplumu top yekun, tek bir meşruiyet alanı içerisinde, sistemle bütünleşmiş bir şekilde, bu meşruiyete uygun olarak şekillendirmektir.

    mümtazer türköne, siyaset.
  • düsünsel icerik,iddia ve ona göre konumlanma,ona göre hareket etme.
  • marxist anlayışa göre (gramsci temelli bir düşünce şekli olarak), kültürel hegemonya kapsamında, yönetici sınıfın toplumsal değerleri manipule etmesiyle, kendilerine ait olan görüşleri, dünya görüşü * halini almaktadır.
  • ahmet davutoğlu'nun tamamen husserl terminolojisi üerine inşa ettiği doktora tezinin de temel kavramı. batının ve islam'ın farklı weltanschauung'lara sahip olduğunu ve dolaysısıyla siyasi meşruiyet mekanizmalarının da tarihsel olarak farklılaştığını öne sürer.

    (bkz: alternative paradigms)

    tezin girişinde maddi çağrışımlarından dolayı cvilization kelimesini tercih etmediğini söylemesine rağmen, 90larda yazdığı makalelerinde artık weltanschauung u değil medeniyeti görürüz.
  • dünya görüşünün daralması anlamına gelmektedir. yalom’un nietzsche ağladığında adlı kitabında geçmektedir.
  • "dünya görüşü" ya da "dünyaya bakış tarzı" olarak çevrilen ve fakat ekser itibariyle çevrilmeden ya da tam haliyle kullanılır. bir weltanschauung, dünyaya dair kapsamlı bir kavram ya da teori ve insanlığın içinde yer aldığı mekansal çerçeve anlamına gelir. tabir, varoluş sorunlarına dair bir dizi çözüm öngören ve bütünleşik bir analiz metodu temin eden entelektüel bir yapı/binadır. welthanschauung mefhumu psikanalizin, eleştirel teorinin ve 19. ve 20. yüzyılın hermenetiğinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.

    tıpkı immaneul kant'ın doğa bilimlerine temin ettiği tarz ve işleve sahip bir çerçeveyi insanın konu olduğu bilimlerde de oluşturma azminde olan wilhelm dilthey'in çalışmalarıyla yakından bağlantılıdır. bilindiği üzere kant, saf aklın eleştirisinde doğal bilimler (naturwissenschaft) bağlamında nesnelliğin ve kesin/mutlak bilginin mümkün olduğunu tesise hasretti çalışmalarını. dilthey de bu doğrultuda tarihsel insani ve kültürel bilimleri (eisteswissenschaft) temsilen böylesi bir akıl eleştirisini şekillendirmek niyetindeydi. dilthey'e göre doğal bilimlerin gaye-i hayal i nedensel açıklamaya vasıl olmaktı, oysa insani(beşeri)/sosyal bilimlerin esas hedefi yorum(sa/)lama vasıtasıyla anlamayı ve anlamlandırmayı başarabilmekti. her yorum/anlama/anlamlandırma/tefsir, ona göre, tarihsel olarak koşullandırılmış (ya da konuşlandırılmış) daha büyük bir anlam çerçevesi (weltanschauung) içinde yer alırdı. cemil meriç'in ifade ettiği her yazar, her eser kendi çağının çocuğudur tespitine benziyor biraz. ne var ki çağla genel geçer biçimde açıklanamayacak detaylı süreçler de vardı. dolayısıyla, yorumcular/yorumlaycılar/anlam çıkarıcılar/müfessirler, özel/partiküler/spesifik tarihsel bir durumun ve geleneğin içine daldıklarının farkında olmak ve bu süreçte perspektiflerinin/bakış açılarının sınırlılığını (ister istemez parçalı ve eksik olduğunu) kabullenmek zorundadırlar. dilthey'in ulaştığı böylesi tarihselci neticelerinin ironisi ise toplumsal/insani/beşeri bilimler için öngördüğü ve kıskanç bir aşık gibi ardısıra kalkışladığı evrensel düzeyde muteber olan "(anlam/anlamlandırma) çerçevesi"ne erişme nihai hedefinin sakatlanmasıydı. freud, husserl, heidegger ve gadamer gibi düşünürler arasında weltanschauung mefhumuna ilişkin farklılaşan yönelimler ayrılığa ve fikir aykırılığına neden oldu.

    sigmund freud'a göre, modernite çağı rasyonel ya da bilimsel weltanschauung'un meydana gelmesiydi ve alternatif felsefi ve dinsel weltanschauung'un çöküşü ya da tutulmasına işaret ediyordu. bilimsel weltanschauung doğal dünyayı ve kültürel dünyayı nihai kertede insanın idrak kuvvetine açık olarak görüyordu. bu sebeple, bilimsel weltanschauung şuurlu biçimde insan idrakinin/kavrayışının ötesine ulaşan/konulan kesin/mutlak fenomenlere göndermede bulunan dünya görüşlerinin ayağını kaydırarak onların yerini aldı. freud'un görüşüne göre, psikanaliz bilimsel olmayan weltanschauung'a dair tenkide yapılan son katkıyı temsil ediyordu.
  • ilter turan'in favori kelimelerinden. comparative politics dersinin ideolojiler bolumunde weltanschauung'un ideolojiden farkli oldugunu anlatir, ornekler verir.
  • weltanschauungçular felsefeyi bir tür dünya görüşü olmaya indirgerler. bu sayede felsefe tarihi felsefenin yerini alır. yani problemler düşünmek ötekilenir, büyük felsefi sistemler veya filozoflar üzerinden problemlere gelmeye çalışılır. tabii ki sonuç fiyaskoyla(aka tarihselcilik) sonuçlanır.

    husserl (galiba kesin bilim olarak felsefe isimli eserinin sonlarındaydı, hafızam yanılıyor olabilir) deyim yerindeyse içinden geçmiştir weltanschauung felsefesinin.
hesabın var mı? giriş yap