• bir websitesinde kitabın özeti olarak şunlar yazılmış:

    1. hepimiz bir sürü parçadan oluşuruz ve bu parçalar kendilerini ifade etmek için çırpınır. bizler yalnızca varılan son uzlaşmadan sorumlu tutulabiliriz, her parçanın sahip olduğu karmaşık dürtülerinden değil.
    2. ideal evlilik ilişkisi, her iki insanın da yaşamını sürdürmesi için bu ilişkiye muhtaç olmadığı zaman kurulandır.
    3. biriyle tam bir ilişki kurabilmen için önce kendinle ilişki kurabilmelisin.
    4. kendi yalnızlığımızı kucaklayamazsak, inzivaya karşı kalkan olarak başka birini kullanırız. yalnızca bir kartal gibi yaşayabilen insan-başka birine sevgisini verebilir; yalnızca o zaman o insan bir başkasının büyümesi ve gelişmesiyle ilgilenebilir.
    5. her insan, gerçeğin ne kadarına dayanabileceğini seçmeli.
    6. en çok çiğ damlası, en sessiz gecede düşer.
    7. mezarlıkların, insanın zihnini dinlendirdiğini ve yaşamdaki önceliklerin değerlendirilmesini sağladığı söylenir.
    8. en çok arzu edilen kadın en çok korkulan kadındır. tabii bunun nedeni onun ne olduğu değil, bizim onu nasıl gördüğümüzdür.
    9. ikili yaşam ilave yaşam gibi. insana adeta uzatılmış bir yaşam sunuyor.
    10. bizler arzu edilenden ziyade arzu etmeye aşığızdır.
    11. kendini iyi biri olarak gösteriyor -kimseye zarar vermiyor- yalnızca kendinden ve doğadan başka kimseye! sırf pençeleri yok diye kendilerine iyi diyenlerden biri olmaktan vazgeçirmeliyim onu.
    12. uygar, kibar ve görgülü bir adam. vahşi tabiatını ıslah etmiş, içindeki kurdu kuzuya çevirmiş. ve buna ılımlılık diyor. bunun asıl adı, vasatlıktır.
    13. bastırılmış hınç insanı hasta eder.
    14. yaşadığımız şeyleri biz icat ederiz. dolayısıyla icat ettiğimiz şeyi de yok edebiliriz.
    15. tanrının ölmüş olması demek, varolmanın amacı olmadığını göstermez.
    16. ölümün geliyor olması, yaşamın değerli olmadığı anlamına gelmez.
    17. yaşam planınız sizin elinizde değilse, varlığınızı rastlantıya bırakmışsınız demektir.
    18. kimler daha emniyette, kimler daha rahat, kimler sonsuza dek mutludur? yalnızca sığ zihinli olanlar yani sıradan insanlar ve çocuklar.
    19. insanların tarzları iki temel bölüme ayrılabilir: ruhunda sükunete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve iman etmeli, ama hakikatin peşindeki insanlar iç huzurundan feragat edip yaşamlarını bu sorgulamaya adamak zorundadırlar.
    20. başkalarının kurallarına uymak, insanın kendini yönetmesinden çok, hem de çok daha kolaydır.
    21. size düşen ödev kendinizi kabullenmenizdir, benim sizi kabullenmemim yollarını aramak değil. (kendinden hoşlanmayan pek çok insan gördüm; bunlar önce başkalarını kendileri hakkında iyi düşünmelerini sağlarlar.bunu başarınca da bu sefer kendileri de kendileri hakkında iyi düşünmeye başlarlar. ama bu sahte bir çözümdür; bu başkalarının otoritesinin altına girmeyi kabullenmektir.)
    22. aslında verir gibi yaparak hediyeyi kendiniz almaya çalışanlardan biri misiniz?
    23. bir dost dinleneceği bir yer aradığında ona verilecek en iyi yer sert bir yataktır.
    24. aslında kimse kimseye yardım edemez; insan kendine yardım etme gücünü kendi içinde bulmalıdır.
    25. neysen o ol.
    26. daha derinlere inip motivasyonlarınızın kaynağını bulun! hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz. insanın bütün eylemleri kendine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine-hizmettir, bütün sevgisi kendini sevmesindendir.
    27. yazılarımdaki başarı, sürüler halinde yaşamanın getirdiği rahatlıktan kendimi bilerek ve isteyerek uzaklaştırmamdan; kötü ve güçlü eğilimlerle yüz yüze gelme cesaretini gösterebilmemden kaynaklandı. araştırma ve bilim, önce inançsızlıkla başlar. ancak inançsızlık başlı başına strestir. yalnızca güçlüler buna dayanabilir.
    28. gerçeğin ne kadarına dayanabilirim ?
    29. beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir.
    30. birinin kendisini başka birine açması ihanetin kapılarını açar ve ihanet insanı çok rahatsız eder.
    31. bir kişi köprüyü geçmek üzere -yani, öteki kişiye yaklaşıyor- o anda karşıdaki kişi, o kişinin zaten yapmayı düşündüğü şeyi yapmaya davet ediyor. o zaman birinci adam adım atamıyor; çünkü artık yapacağı şey, diğerine boyun eğmek gibi geliyor, belli ki yakınlaşma yolunu engelleyen şey, güç.
    32. ölümün son iyiliği bir daha ölmeyecek olmaktır.
    33. kafası bir sürü kitaba gebe ve baş ağrılarının nedeni de beynin doğum sancıları olduğu düşüncesinde.
    34. kemikleri, eti, bağırsakları ve kan damarlarını kaplayan deri nasıl insan görünümünü katlanabilir hale getiriyorsa, ruhun ajitasyonu ve ihtirası da kibirle kapatılmıştır; ruhu kaplayan deridir.
    35. kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız: önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?

    kaynak: http://www.missfreedom.i-p.com/kitap1.htm
  • bir yerinde "niçe biyiklarini taramaya başladi" cümlesini okuyunca insanin nooluyoruz lan? olduğu, sonra niçenin biyiklarini görünce anladiği şey, bağlanamayan cümle...
  • ben nietzsche olsam ve böyle bir kitap yazılmış olsa arkamdan, ağlak ergenler gibi anlatılmış olsam sayfalarca, yeminle yattığım yerden çıkar gelirim ve yediririm o kitabı yazarına. yalom yatsın kalksın dua etsin ki tanrı öldü dediği için hortlayamıyor adam.
  • baya bi özlü söz, zekice diyalog içerir. word'e yazmışım, sözlüğe neden kopyalamayayım?

    --- spoiler ---

    “sen hiçbir çocuğun tedavi olmak istediğini gördün mü?”
    breuer.

    “her güzel kadının olduğu yerde, bir de onu düzmekten bıkmış zavallı bir erkek vardır.”
    max (breuer’in bacanağı)

    “acaba insanlar unutkanlıklarından da sorumlu tutulamaz mıyıdı?”
    breuer

    “…gölgeli bilgiler veren ama aslında cehaletin dili olan o mesleki jargon”
    nietzche

    “insanlar vedalaşırken genellikle olayın sürekliliğini inkâr eden sözler dile getirmeyi severler: birbirlerinden ayrılırken ‘auf wiedersehen’ yani tekrar görüşene kadar derler. yeni bir bir araya gelme planları yapmakta çok aceleci davranırlar ama bunu unutmakta daha da acelecidirler.”
    nietzche

    “ümitsizlik özfarkındalık adına ödenen bir bedeldir”
    nietzche

    “korkuların karanlıktan doğmadığını anladım – korkular da yıldızlar gibi – hep oradadırlar ama gün ışığı onları gizler”
    nietzche

    breuer: neden onun üstüne (bertha) bu kadar çok gidiyorsunuz?
    nietzche: ben sadece sizin benden istediğiniz şeyi yapıyorum, saplantınızın üstüne gitmenin başka bir yolu nu. istırabınızın bu kısmı gizlenmiş bir hınçtan kaynaklanıyor. sizi tutan bir şey var – bir korku, bir zaaf -, öfkenizi ifade etmenizi engelleiyor. bunun yerine yufka yürekliliğinizden guru duyuyorsunuz. mecburen yaptığınız şeyleri erdeme dönüştürmeye çalışıyorsunuz. duygularınınz derinlere gömüyor ve sonra da hınç hissedemeyeceğiniz için kendinizi azizlere benzetiyorsunuz. anlayışla yaklaşan doktor rolünü unutuyorsunuz, siz o rolün kendisi oluyorsunuz, kendinizi öfkelenmeyecek kadar iyi biri gibi görüyorsunuz. josef, küçük bir intikam iyi bir şeydir. bastırılmış hınçlar insanı hasta eder!

    “ben eylemi severim, mazeretleri değil”
    nietzche

    “sırf pençeleri yok diye kendilerine iyi diyenlerden biri olmaktan vazgeçirmeliyim onu.”
    nietzche

    “uçmak istiyorsunuz, ama uçmaya uçmakla başlayamazsınız. size önce yürümesini öğretmek zorundayım ve yürümeyi öğrenmenin ilk adımı, kendi kurallarına uymayan insanların başkaları tarafından yönetilmek zorunda kalacağını anlamaktır. başkalarının kurallarına uymak, insanın kendisini yönetmesinde çok, hem de çok daha kolaydır.”
    nietzche

    “ruhunda sükûnete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve iman etmelidir, ama hakikatin peşindeki insanlar iç huzurundan feragat edip yaşamlarını bu sorgulamaya adamak zorundadır.”
    nietzche

    “gururlu bir yüceliğe erişmek isteyen ağaç fırtınalı hava ister. yaratıcılık ve keşif de acıda saklıdır.”
    nietzche

    breuer: onunlar (bertha) alay etmek size ne kazandırıyor?
    nietzche: bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da erdemleriniz ayağınıza takılıyor. siz de alay etmeyi öğrenmelisiniz! bu çok sağlıklı bir yoldur.

    “emniyet içinde yaşamak tehlikelidir.”
    nietzche

    “bizler arzu edilenden ziyade arzu etmeye aşığızdır.”
    nietzche

    “boyun eğmek için duyulan şehvetten daha büyük bir şehvet var mı?”
    nietzche

    “kendinden hiç hoşlanmayan pek çok insan gördüm: bunlar önce başkalarının kendileri hakkında iyi düşünmelerini sağlamaya çalışırlar. bunu başarınca da bu sefer kendileri de kendileri hakkında iyi düşünmeye başlarlar. ama bu sahte bir çözümdür; bu başkalarının otoritesinin altına geçmeyi kabullenmektir. size düşen ödev kendinizi kabullenmenizdir, benim sizi kabullenmemin yollarını aramak değil.”
    nietzche

    “cinsel arzu aslında, karşıdaki insanın zihni ve bedeni üzerinde mutlak hakimiyet kurmak için duyulan arzudan ibarettir.”
    nietzche

    “daha derinlere bakarsanız, bu arzunun da tüm diğer insanlardan daha üstün olma arzusu olduğunu görürsünüz. ‘âşık’, ‘seven’ kişi değildir: aslında o, sevdiği kişinin mutlak sahibi olmayı amaçlar. bütün isteği, tüm dünyayı o değerli malından soyutlamaktır. altınları başında nöbet bekleyen ejderha kadar alçak ruhludur. dünyayı falan sevmez, tersine tüm diğer canlılara karşı bir umursamazlık içindedir.”
    nietzche

    breuer: sizi koruyan bir babanızın olmaması nasıl bir şey?
    nietzche: beni koruyan mı yoksa bana baskı yapan mı? bundan emin değilim. ya da şöyle demeli: bu durum, çocuk için bir kayıp olarak görülebilir ama adam için değil.
    breuer: bunun anlamı?
    nietzche: bunun anlamı sırtımda babamı taşıma yükünü taşımadım hiç, onun yargılarının ağırlığı boğazıma çökmedi, benim yaşama hedefim onun tutkularını gerçekleştirmek biçimini almadı. babamın ölümü bir nimet, bir özgürlük olarak da görülebilir. onun geçici arzuları asla benim yasam haline dönüşmedi.

    “zaman sonsuza dek doymayacak kadar aç gözlüdür”
    nietzche

    “zaman ezeli, zaman sonsuza kadar uzanıyorsa, olabilecek her şey, daha önce olmuş şeyler değil midir? şu anda geçen her şey daha önce de aynı şekilde geçmiş değil midir?”
    nietzche

    “bir şey sallantıdaysa, onu sallayan birisi var demektir zaten!”
    nietzche

    “öldü diye ondan (babası) nefret ettiğim için mi bu kadar sert vuruyorum çekici?”
    nietzche

    “bertha gizemin, kol kanat germenin ve kurtuluşun simgesi! josef breuer buna aşk diyor ama bunun asıl adı dua.”
    nietzche

    “biz septiklerin de düşmanları, en olmayacak yerlere inanç tohumları eken ve kuşkulanmamızı engelleyen iblislerimiz. bu yüzden tanrıları öldürüyoruz, ama onların yerine başkalarını koyuyoruz, öğretmenleri, sanatçıları, güzel kadınları…”
    nietzche

    “yaptığım seçimler başkalarını tutsak ediyorsa ben o özgürlüğü seçemem.”
    nietzche

    “her insan gerçeğin ne kadarına dayanabileceğini seçmeli.”
    nietzche

    “eğer kendi yalnızlığımızı kucaklayamazsak, inzivaya karşı kalkan olarak başka birini kullanırız.”
    nietzche

    --- spoiler ---
  • eski sevgilimi tamamen unutmami saglayan okunmasi gerekli bir kitap.
  • lisede okuduğumda gaza getirip az kalsın bana felsefe yazdıracak kitaplar silsilesinden bir örnek..hala okumayan varsa okusun ve bu sıfattan kurtulsun..
    (bkz: böyle buyurdu zerdüşt)

    2013 edit: çok cool'sun amına koyim, iyi ki okumuşun bi kitap, sik kafalı.
  • koca kitapta nietzsche'nin nietzsche olmaya en çok yaklaşabildiği yer şudur;

    "tabi acı çekeceksin, görmenin bedelidir bu. tabi için korkuyla dolacak, yaşamak demek tehlike içinde olmak demektir. daha sertleş!"
  • kitaptaki olaylar gerçek olmasa da tüm isimler ve yerler gercek..oyle bir kitap ki okunduktan sonra adı gecen tüm kisilerin (eger bir de nietzsche fanatikligi sözkonusuysa) gercek yaşam öykülerini görünüşlerini merak ettirip üzerinde araştırmalar yapmaya kadar götürür insanı..
  • "bilinçli bir anınız yok" dedi nietzsche. "ama anılarımızın çoğu bilinçaltında varlığını sürdürür."
    "yaşarken yaşayın !"
  • bir solukta okunabilecek kitaplar dizisine guzel bir ornek.... hele son bolumlerinde zaman kavrami kaybolur..
hesabın var mı? giriş yap