• "my heart leaps up when i behold
    a rainbow in the sky:
    so was it when my life began;
    so is it now i am a man;
    so be it when i shall grow old,
    or let me die!
    the child is father of the man;
    i could wish my days to be
    bound each to each by natural piety."

    kendisine ait bu dizeleri, ian curtis'in hayatının konu edildiği control filminde, onu canlandıran sam riley'den duyarız.
  • bir sairin sahip olabilecegi en guzel ismi kapmis sansli adam. a poem is worth a thousand words, dermis gibi, adiyla saniyla.
  • şiir keyfini almaktan ziyade, kelimelerin dizemli ilerleyişini kavramak için okunulabilcek şair.
  • döneminin neo-klasik şiir anlayışının aksine, duyguları şiire dökmenin en iyi yolunun sade ve gündelik dil ile mümkün olabileceğini ileri süren 19 yy. ingiliz şairi.
  • afyon kullanmanın legal olduğu bir dönemde şiir yazma "şansı" olmuş şair , döneme mührünü vurmuş transandantalizmin hikmeti de bu durum olsa gerek.
  • şiirlerinde aşktan söz etmek yerine, onun yaşattığı sızılardan daha çok söz eden, ingiliz edebiyatı romantik dönemin başlıca şairlerindendir.
    ve fransa'da gerçek anlamda aşkla, tutkuyla bağlandığı tek kadın annetta vallon dır. onunla hiç evlenmemiş olmasına rağmen ondan olan çocuğunu kabullenmiştir. çok istemelerine rağmen parasızlıktan o dönemde evlenememişlerdir. wordsworth ingiltere'ye para biriktirmek için gittiğinde ise savaş çıkmış ve artık mektupla bile iletişim kuramamışlardır.
    sonra araya giren zaman -on yıl- uzaklığa, kopmaya sebep olmuştur. ve wordsworth mary isminde başka bir kadınla evlenmiştir.

    "kimseler tanımazdı onu; pek az kişi bilebilirdi
    artık yaşamadığını
    ama o artık mezarında ve benim için her şey
    öyle bir değişti ki!"
  • bir dönem godwin'in duygulardan tamamen arındırılmış, sadece aklın hükmettiği o ütopik dünyasına sürüklenen ingiliz şair.
    etkilenmekte belki haklıydı kendince, çünkü godwin için o dönemde "bir insan değil, bir hastalık o" deniliyordu eleştirmenlerce.
    işte böyle yaratılışına öylesine ters bu akılcı yola sürüklenirken kendisini bilinmezliklere atmıştı.

    "bir inanıyorum,
    bir inanmıyorum; dürtüler, güdüler, doğrular, eğriler
    arasında sürekli şaşkınlık içindeyim." *
  • "bırak da ay
    her zaman ışıldasın tepende sen tek başına yürürken;
    ve sisli dağ rüzgarları özgürce essin
    senin üstüne"
hesabın var mı? giriş yap