• yanlız kişi eğer erkekse ense tüylerinden anlayabilirsiniz. eş-sevgili yokki ense tüylerin uzadı desin ama olmayınca kazara gördün gördün görmedin uzar giderler.
  • üniversitedeki arada bile tek başına dolaşan kişidir. kulağında kulaklık, elleri hırkasının cebinde
  • lars svendsen'in "yalnızlığın felsefesi" (çev. murat erşen, redingot yay.) adlı kitabında yer alan (büyük oranda kendimde de karşılığını bulduğum) muhtelif yalnızlık özellikleri:

    sohbetlerde yalnız insanlar daha çok kendilerinden bahsetme ve daha az soru sorma eğilimindedirler. hızlı tanışma toplantılarında, yalnız olmayan bireylere göre durumdan daha kopuk ve nahoş bir intiba bırakırlar. ayrıca diğerlerine göre daha ben-merkezlidirler. yine de dikkati kendinde olan bireyler tamamıyla başkalarının bakışına bağlıdırlar. kendi varlıklarının olumlanmasını ancak başka insanların görüş alanını işgal etmekte bulurlar. her şeye karşın, yalnız insanların kendileriyle veya başkalarıyla hakiki bir ilişkisi yoktur. kendileriyle ancak başkalarının gözlerinde gördükleri yansımada karşılaşırlar. böyleyken, başka insanlar bir dizi aynadan fazlası değildir. bu yüzden, dikkati kendine dönük bireyler, yalnızlıklarını yaşamlarının bir parçası olarak kabul edenlere göre daha da yalnızdırlar. yalnız bireyler hem sosyal çevreden hem de bu korkudan korkarlar. asla sosyal oyunun ustası olamamaktan korkarlar ve başka birine güvenmeyi zor bulurlar. dahası, yalnız bireyler kendilerini kurban olarak görür, başkaları onlara ihtiyaç duydukları tanınmayı sağlamayı reddettiği için acı çektiklerine inanırlar. nitekim, birey başkalarını öncelikle böyle bir tanınmanın tedarikçisi olmaya indirger. en nihayetinde, başkalarıyla ilgileniyor değildirler ve bu kadar yalnız olmalarının sebebi de budur. yalnızlığın zamanla kişide daha fazla antisosyal davranışlar doğurduğu akla uygundur ki bu da yalnızlığı daha da artıran bir şeydir, böylece sosyal ilişkilerde hüsrana uğramanın içeride yarattığı duygu zaman geçtikçe nesnel bir gerçekliğe dönüşür. ilişkilerde, yanız bireylerin eşlerinin iltifatlarını samimi bulmaması ve olumsuz hislerini zapt etmeye çalıştıklarına inanması muhtemeldir. yalnız olmayan bireylerin aksine, arkadaşlarını kendilerinden daha farklı görürler. fakat kendisinin diğerlerine benzemediği gibi bir yorum yapmak kişiyi başka insanlara olumsuz gözle bakmaya sevk eder. örneğin, bir grubun üyesi olduğu düşünülen birinden gelen gülümseme dostane görülürken, bir grubun dışından birinden geldiğinde daha tehdit edici algılandığı kaydedilmiştir. fakat kendini başkalarından farklı gören insanlar daha çok yanlış anlaşıldıkları duygusu taşırlar ve dahası muhtemelen depresyondan mustariptirler. üstelik, kronik yalnızlık çekenler yalnız olmayanlara göre kişiler arası ilişkilerden daha fazla beklenti içindedirler. yalnız bireyler, yalnız olmayanlara nazaran olumlu sosyal deneyimlerden daha az tatmin duyduklarını belirtirler (s.81.82)

    bir önceki yalnızlık araştırmasındaki bir hipotez şunu söylüyordu: yalnız insanlar sosyal enformasyonu yalnız olmayan insanlar gibi işlemekten aciz oldukları için yalnızdırlar. bununla birlikte, bu yalanlanmıştır. hem yalnız olanlardan hem de olmayanlardan, bir kişinin sosyal hayatı hakkında bir blog okumalarının ya da farklı yüz ifadeleri yansıtan insanların fotoğraflarına bakmalarının istendiği çalışmalarda, yalnız insanların blogdan çok daha fazla sosyal enformasyonu akılda tuttukları ve resimlerdeki kişilerin duygularını çok daha büyük bir kesinlik ile teşhis ettikleri ortaya çıkmıştır. aslında yalnız bireylerin sosyal olarak fazla hassas oldukları ve bu hassasiyetin sosyal katılımı engellediği görülebilmiştir. ayrıca yalnız insanlar başkalarının onları nasıl algıladığıyla çok daha ilgilidirler. tüm bunlar açıkça belli bir sosyal durumda bütünüyle hazır ve mevcut olmayı zorlaştırmaktadır, zira çok fazla kafa yormak doğrudanlığa, yakınlığa mani olur. yalnız insanlar başkalarında reddedilme göstergelerinin izini sürer, dolayısıyla da daha fazla ret işareti bulup bu işaretlere daha güçlü tepki verirler. masum sözcükler ve hareketler çoğu kez saldırgan olarak yorumlanır ve algılanan bu saldırganlık yalnız insan tarafında saldırganlıkla karşılanır. sonuç olarak, sosyal alan çok büyük riskler taşıyormuş gibi görünür ve yalnızlık acı verici olsa da güvenli bir seçenektir. bu şekilde, yalnızlık sosyal kaçınma stratejilerine neden olur. çünkü yalnız insanların başkalarını olumlu ilişkinin olası kaynakları olarak görmeleri daha az muhtemeldir. bunlar çoğunlukla, başkalarına bağlanmayı başarma ihtimalini düşüren stratejiler seçecektir. (83-84)
  • geçimsizdirler, huysuzdurlar, uyumsuzdurlar. toplumla, insanlarla arası pek yoktur, hatta bozuktur.

    kendimden biliyorum.
  • bazı yalnızlar, diğer yalnızlarla aynı ortak özelliği taşıyamayacak kadar yalnız olabilir...
  • çevreye çok mutlu oldukları imajı verip içten içe yalnız oldukları için ağlayan insanlardır.
  • baş ağrısı
    kalabalık bir ortamda 1-2 saat zaman geçirmek baş ağrısı için yeterlidir.
  • yalnız insanlar aslında en kalabalık insanlardır. çevresinde çok fazla insan vardır ama samimiyetsiz olmaları onları saydamlaştırır. kendilerini ait hissetmedikleri şehirlerde doğmuşlardır. bulundukları ortamda ki insanlar ya vizyonsuzdur ya da kültürsüzdür. onlara ayak uydurmak yerine iç dünyasında yaşar. dışardan sessiz görünürler ve herkese karşı stabil davranış şekli sergilerler. asla kendilerini oldukları gibi göstermezler. zamanla samimiyet kurdukları insanlardan da "ya biz seni böyle bilmiyorduk" gibi tepkiler alırlar
  • heidi nin dedesi alpöhi bunun tam karşılığıdır.

    resmiyetleri vardır,öyle her soruyu soramazsınız
    zırhla dolanıyor izlenimi verirler,yanaşamazsın.
hesabın var mı? giriş yap