• kültablasını hep aynı renk izmaritlerin doldurmasıdır yalnızlık..
  • fiziksel ya da ruhsal olabilen durum. ikisi birden aynı anda olabiliyor. en temizi de o sanırım, en acı vermeyeni, boşluğun en dibi. çünkü fiziksel kısmı sanki temas edememek, ruhsal kısmı ise bir şey hissedememek gibiyken, birinden biri dolduğunda diğeri doldurulamıyorsa, çok acı veriyor. ruhsal olarak yakınlık duyduğun zaman birine, daha az yalnız hissediyorsun da, temas edememenin acısı daha büyük. temas ettiklerine hissedemediklerinin yarattığı yalnızlığın acısı daha az. lafı bile olmaz. üstelik hissetmediği zaman daha büyük bir yalnızlık kaplar insanı, ağlatmaz ama, sadece uyuz eder. daha çok acı yaratan durum sanki daha doğru düzgün, daha normal, daha çok ağlatır ama ilginç bir şekilde çok daha haz verici, diğerine göre.

    üzerine çok ahkam kesilen bir konu yalnızlık. yalnız kalmayı öğrenmen lazım cümleleri en çok, yalnız kalmak konusunda hiçbir fikre sahip olmayan insanlar tarafından kurulur. yalnız kalmayı, cumartesi akşamı bira içecek kimseyi bulamamak falan zannedecek düzeyde olabilir ruhsal kapasiteleri, bilemiyorum.

    kimin neyi öğrenmesi lazım olduğuna dair adeta bir karar mekanizması gibi davranan bu insanların durumuna çok üzülüyorum. çünkü bakıyorsun, e bakınca da görüyorsun, sevgililerinin sevgilileri olma nedeni para, kariyer, piremseslik ya da güç, kudret. bir dalı tutmadan, diğerini bırakmaksızın üst üste yaşıyorlar. insanları birbirine çeken ve söze dökülemeyecek olan şeyleri hissetmiyorlar. duygularının nedenlerini sıralayabilirler sorsanız. hepsi maddeye dair olur, ruhsal hiçbir şey yok.

    yalnız kalmayı öğrenmen lazım cümlesini sıklıkla duyan insanların yalnızlıkla ilgili öğrenecek daha fazla bir şeyleri yoktur. yalnızlık öğrenilmez. bilinir. yalnızlığın acısını ruhunda taşıyabilecek kadar güçlü olan insanlara zayıf aklınızla tavsiye vermeyin. acıyı kucaklayabilecek kadar güçlü insan gördünüz mü hemen ezmeye yeltenmeyin. bu acı içinde yaşamaya devam edebiliyorlarsa, yalnız kalmayı zaten bildiklerindendir.

    çok acı çektiğim ve bunu itiraf edebildiğim için mi yalnız kalmayı bilmeyen zavallı insan ilan edildim? acı çekiyorum çünkü biliyorum. acı çekmiyorsunuz çünkü haberiniz bile yok. daha ne kadar açık söyleyebilirim? çok acı veriyor ve bunu ortadan kaldırmayı tercih ederim. ama sizin yolunuzla değil. sizin yolunuz yol değil. yalnız kalmayı ben değil, siz öğrenin.
  • sanıldığı gibi "sevgilisizlik" durumundan, ya da bir yere çağıracak arkadaşınız olmamasından ibaret değildir yalnızlık maalesef. uzun vadede bütün dengeyi bozar. sizi, bilincinizin içine doğurduğunuz "diğerleri/birileri" ile dostluk kurmaya mecbur eder.
  • paylaşılamayan
  • kalabalıklar içerisinde insanları kahkahalarla güldürdüğüm anlarda bile derinlerde bir yerde hissettiğim şeydir.
  • bazen eşi bulunmaz bir nimet; bazen dipsiz bir kuyudur.

    varlığı da yokluğu da aranan nadir şeylerden biridir.
  • bazen sırf kendimi dinlemek, içimdekiler ile hesaplaşmak için özellike yaptığım şey. arada nefes alabilmek için bunu yapmak lazım.
  • kişinin ek almamış halidir. iyidir yalın kalmak, özellikle -den halinden.
  • sanırım hayatımı siken şey bu. paylaşma arzusunu yok edemiyorum.

    hayatı boyunca sağlam adımlarla yürümemiş, güven duygusundan uzakta kurulmuş ilişkilerin cezası mı bilemiyorum ama yoksunluk hissiyatı gibi de ıstırap verici sayılmaz. yani demek istiyorum ki iletişimde ve ilişkide yanılan ya da aldatılmış olmak gibi acı verici değil. bu ne yapacağını bilemediğin ve eve gidip yatağa uzandığın ve boş boş odayı seyrettiğin an gibi. boktan pencereyi açtığında en azından birbirinden sıkılmayacak insanları görüp, umursamadan tekrar o boşluğun bir parçası olmaya devam etmek.

    ızdırap dolu bir an olsa en azından bir olgu içersinde onu atıp fırlatmaya çalışırsın. ama bu sikik durumda sadece değişeceğini umarak boş boş beklemekten başka bir şey yapmak istemiyor insan. sonra bir bakmış insan yıllar geçmiş ve hiçbir şey değişmemiş.

    her seferinde ahmakça bir inançla hâlâ doğru iletişim kurabileceğin insanlar olduğunu hayal etmeyi bırakmak lazım belki de. paylaşmayı unutup daha da kapalı kalmak.

    zükük his.
  • bu basliga giriyorum ara ara. okuyorum soyle entryleri goz ucuyla. kendimle icsellestiriyorum. sonra da diyorum ki;

    e be amina koduklarim, bakin hepimiz 3 assagi bes yukari ayni dusunuyoruz, yasiyoruz. madem ayniyiz, neden yalniziz?

    cunku biz yalnizligi seviyoruz. yalnizligin verdigi o mazosist melankoliyi seviyoruz. yaramizi kasiyip kanatiyoruz. cunku o kani seviyoruz.

    tum bu soylediklerimi bilincli bir sekilde yapmiyoruz belki. istemsiz bir refleks belki de. farkina varmadan kendimizi buldugumuz bir cehennem ya da anlayana, kabullenene cennet?

    son olarak yalnizim dostlarim, yalnizim sozluk, yalnizim tum romalilar!

    sevmesemde seviyorum seni yalnizlik.
hesabın var mı? giriş yap