• 99 afetinden sonra yapilarin projeleri, yapimin projelsine uygunlugu uretim kalitesi vesairesini denetleyen, yapi bedelinden yuzde uc civari pay alan ,muhtemel bir afette cogu batacak olan firmalara verilen isim
  • amaci; can ve mal guvenligini teminen, imar planina, fen, sanat ve saglik kurallarina, standartlara uygun kaliteli yapi yapilmasi icin proje ve yapi denetimini saglamak ve yapi denetimine iliskin usul ve esaslari kontrol etmek olan serbest tesekkullerdir.

    3194 sayili imar kanununun 26 nci maddesinde belirtilen kamuya ait yapi ve tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapilar haric, belediye ve mucavir alan sinirlari icinde ve disinda kalan yerlerde yapilacak yapilarin denetiminden sorumlu kurum/kuruluslardir.

    4708 sayili yasa ile dayanak, amac, kapsam, gorev, sorumluluk ve ceza-i hukumleri belirtilmis/tanimlanmistir.

    kurum, bu kanundan once yururlulukte olan, "595 sayılı yapı denetimi hakkinda kanun hukmunde kararname" ile ortaya cikmistir.

    yapi denetim kurumu part 2:
    kanun uyarinca, gayet acik bicimde, amac, gorev, yukumluluk, ceza-i mueyyideleri ve tanimlari belirtilen bu kurumlarimiz, is uygulamaya gelince, ne yaziktir ki, toptan sinifta kalmaktadirlar.

    pratikte olmasi gereken ve de yurdumuzdaki yapilarin kontrolu ve denetimi icin elzem olan ve hatta imar kanununa montesi gec bile kalmis bu kuruluslar, uygulamada, tam tabiriyle, sicmaktadirlar.

    gucunu yasadan alan bu kurumlar, profesyonel olmaktan oldukca uzaktadirlar. bunyelerinde calistirdiklari kadrolar (kurulusu icin gerekli uzman muhendis ve mimarlar haricinde) oldukca deneyimsiz, meslege yeni atilan gayet amator teknik elemanlardan olsumaktadir, (hatta, stajyerleri bile amaci disinda kullananan kuruluslar vardir) ki bu realite, yapi denetimlerinin muntazam bir sekilde yapilmasina olanak vermemektedir. o derece ki, statik projesi ile mimari projesi birbirini tutmayan yapilarin insaasi icin dahi onay vermektedirler. yapilarin plan, proje ve aplikasyonlarinin standartlara uygun olmasini saglayamamaktadirlar.
    (istisnai durum degildir, sikca karsilasilan bir hatadir. belki dikkatsizlik, belki ustun koru kontrole dayanan hizmet anlayisindan kaynaklanmaktadir)

    maalesef ki, her meslek dalinda oldugu gibi, bu isin de simdiden cilki cikmaya baslamistir. amaclari, esas sorumlululari gorevleri olan, denetimin onune gecerek, salt para kazanmaya dogru odaklanmistir.

    mevzubahis kurumlarin, denetim/kontrolden anladiklari, sadece, kullanilan malzemenin kalitesini, standartlarini, yonetmelige uygunlugunu tespit etmekle sinirli kalmaktadir. yapilacak yapinin ne vaziyet plani, ne aplikasyonu ne de diger yonleriyle alakadar olduklari soylenemez. birbirleriyle rekabet etmek icin fiyat kirdiklarindan (bu da gizli bir sekilde, parayi vatandasa bankaya tam olarak yatirtip, sonra iade ederek) ucuz ve deneyimsiz teknik eleman calistirmak zorunda kalan bu firmalar, dolayisiyla yapi denetimleri icin gostermeleri gereken ozeni gosterememektedirler.

    elbette, isin erbabi, kompetani kurumlari bu elestirinin disinda tutuyorum. lakin, gercek budur, kendileri olmasi gerekenin tam aksina azinlikta kalmis bir toplulugu temsil etmektedirler.
  • yaptıkları denetimin bedellerini yüklenici/müteahhit firmadan aldıklarından, herhangi bir yaptırım gücü olmayan firmalar.

    örnek:
    değişen yönetmeliğe göre artık bir binanın ruhsat alabilmesi için binanın ts 825 ısı yalıtım şartnamesin göre yapılması gerekiyor. bu da her binanın mantolama yapması gerekliliğini doğuruyor. ama halen binaların yarıdan fazlası yalıtımsız yapıılyor, denetim firmaları müşteri kaybetmemek için buna göz yumuyor.
    aynı olayın binanın mühendislik açısından denetlenmesi aşamasındada yapılıp yapılmadığını bilemeyiz.

    yapı denetim kurumu -> otur sıfır.
  • amacı yapıların can ve mal güvenliği bakımından stadartlara ve projelere uygun yapılmasını garantilemek olan bu firmaların çoğunluğu malesef görevlerini layıkıyla yerine getirmekten çok uzak bir görüntü çizmektedir.

    ancak şuanki koşullarda görevlerini yapmaları mümkün değildir, hatta görevlerini yapmaları yasal düzenleme ile kasten engellenmektedir. yapı denetim kurumları, inşaat firmaları yada müteahhitin işçisi durumuna düşürülmüştür. ayakta kalmak için sürekli müşteri bulmaya ve onlardan para dilenmeye mecbur bırakılmışlardır. eğer yağlı bir müşterinin şantiyesini uygun olmaan imalat nedeniyle kapatırsanız o adam işini belediyeden gene hallettirir, biraz daha pahalıya patlar sadece. olan size olur çünkü bir daha o kişiden iş alamazsınız. adınız da doğrucu mahmut'a çıktığından bütün piyasanızı kaybedersiniz.

    yapı denetim kurumları siyasetçilerin vatandaşa bakın 1999 depreminden sonra birşeyleri değiştirdik mesajını verebilmesi için ortaya çıkarılmış yasal fakat içi boş kurumlar olmaya mahkum edilmiştir. çünkü milletvekilleri, siyasetçiler, belediye yetkilileri büyük oranda inşaat işindedir yada inşaat işindeki şirketlerle organik bağlara sahiptirler ve yapı denetim kurumlarının başlarını ağrıtacak yetkilere sahip olmasını istemezler. çünkü isterlerki kafalarına göre statik ve mimari projede değişiklik yapabilsinler. imar yönetmeliklerini, belediyeye para yedirerek kafalarına göre delebilsinler. varsın deprem olursa beş on bin vatandaş ölsün. allahın takdiri der geçerler. iki gün deprem bölgesinde gezer, sağ kalan perişan vatandaşın omzunu sıvazlarken kameralara poz verirler. sonra da haksız kazançlarının tadını çıkartmaya devam ederler. varsın boğazın güzel manzarası, yurdumun ormanları yok olsun gitsin. ne olacak parselin dışında kalan yeşil alandan beş on ağaç kesiverip genişletsen biraz inşaatını. yada imar planında yeşil alan görünen ve sadece %10'una inşaat yapma hakkı olan arazinin %100'üne inşaat yapsak ne olur ki, belediye palazlanır biraz, bütün bilgisayarları yenilenir mesela, hepsine lcd ekran taktırılır, üç beş hizmet arabası alınır belediyeye. maksat vatandaş daha iyi hizmet görsün öyle değil mi.

    hiç mi olumlu yönü yok peki bu yapı denetim kurumlarının. var tabiki. çünkü orada çalışan insanlar da bütün sistemin kokuşmuşluğuna rağmen iyi niyetle mühendisliklerini yapmaya, insan hayatını ellerinden geldiğince garanti altına almaya çalışıyorlar. mesela projedeki 10 kirişi kaldırıversek dünyanın sonu mu gelir diyen mal sahibiyle makemelik oluyorlar. düşük çıkan beton numune sonuçlarını belediyeden geçirmeye çalışan meclis üyesiyle papaz oluyorlar. statik projenin güvenilirliğinde ve betonarme imalatının kalitesinde ellerinden gelen iyileştirmeyi yapmaya çalışıyorlar. o yüzden yeni yapıların bir bölümü eskiden olduğundan daha kaliteli üretilebiliyor.
  • genelde mühendislikten bihaber insanlardan oluşan* konuya hakim insanın pek olmadığı kurumlardır... denetimi hakkıyla yapan genelde şirketlerin ortakları olabilir çünkü çalışan mühendisin kazandığı tatmin edici olmaz.
    hatta yeni mühendis arayan bazı yapı denetim şirketlerinin önerisi

    -siz bize diplomanızı ve hesap numaranızı verin biz size ayda 300 milyon yatıralım

    da olabilir*... neyse ki 4 veya daha fazla yılını bu uğurda okumaya adamış bir mühendis bu teklifi asla* kabul etmez...
    bunu kabul edenler yoktur demek isterdim ama 60 yaşını aşmış bazı mühendislerin bu teklifi kabul ettikleri bir gerçektir... gelecekte sorumluluk altına girdiklerinde yaşıyor olma ihtimalleri düşük olduğundan sanırım...
  • fenni mesullüğün şirketleşmiş halidir. bir nevi yapılan inşaatın projeye uygunluğunu ve projenin de statik hesabının standartlara uygunluğunu kontrol ederler. ama şöyle bir sorun vardır ki; her inşaat sahibi veya inşaatın yapımını üstlenen kurum, bir yapı denetim firmasıyla anlaşarak kendisini denetlemesini sağlamaya mecburdur. fakat yapı denetim firmasının ücreti denetlenen inşaat firması ya da inşaat sahibi tarafından ödenir. yani işveren kendi parasıyla kendi inşaatını kontrol ettirir. kontrol görevini üstlenen bu firmalar yine işveren tarafından seçilir ve bu seçimdeki en önemli kriter de yapı denetim firmasına ödenecek ücrettir. tabi bu şartlarda da sistem ne kadar sağlıklı işler bilinmez. ama yine de eski sistemden daha verimlidir.
  • amacindan sasmis kurumdur.
    genelde isler evrakla, sahte imzayla yurur. bunu herkes -belediyedeki memur bile- bilir ama islerin kolay ilerlemesini istendiginden cogu zaman gormezden gelinir.
    muhendisleri, denetcileri, kontrol elemanlari cogu zaman imzacidir. binayi hic gormez hatta imza atmaya bile cogu zaman gelmez ama o imzalar bi sekil atilir.
    bi de devlet bu kurumlarin denetimini zannimca gerektigi gibi yapmiyor. bu kurumlardan biri kapaninca ayni kurumun sahipleri baska isimle yeni bi yapi denetim sirketi aciyor.
    daha saglam binalar yapiliyor mu bu kurumlar sayesinde bilmiyorum ama bence butunuyle gereksiz neden?
    cunku herhanği bi yaptirimi yok. yapi sahibi istedigini yapiyor bu kurum da bisey diyemiyor cunku parasini yapinin sahibi veriyor. esnaflik gibi bu kurum.
    hatta ben kulaklarimla duydum. bu kurumun sahibi "ben burda ticaret yapiyorum" dedi.
    garip ama gercek..
  • havuz sistemine geçilmesi de yapıların sağlıklı denetlenmesini ne yazık ki sağlayamıyacak bu sistem baştan aşağı yanlışlar ve eksiklerle dolu. en başta parayı müteahitten alıyorsun.
  • yeni gelen havuz sistemindeki aksaklıklar, imar yönetmeliğindeki sorunlar derken; ekonomik kriz sayesinde kapılarına bir bir kilit vurulmaya başlanan kurumlar.
  • havuz sistemine geçilince yapı denetim firmaları resmen kelle kesen olan kurum. eskiden millet iskancıları beslerdi, şimdi yapı denetim firmalarını besliyorlar.
hesabın var mı? giriş yap