• akp'lilerin kelime haznesine ancak m.s. 2012 yılının mayıs ayında, kürtaj tartışmalarıyla girebilmiş kavram...

    mesela merak ediyorum; son birkaç yıl içinde kanser hücresi gibi çoğalan binlerce hes ve maden projesiyle insanların temiz suya erişim hakları gasp, yaşam alanları talan edilirken; termik santral projeleriyle sağlıklı nefes alma, geçim yolları olan tarımı ve balıkçılığı sürdürebilme hakları ellerinden alınırken; denetimi allaha emanet edilen tarım kimyasallarıyla, ithalatı serbest bırakılan gdo'lu gıdalarla halk ve çevre sağlığı dinamitlenirken, "yaşam hakkı" diye bir şey duymamışlar mıydı acaba?.. ve kanlı canlı insanlara hayatı dar eden bütün o uygulamalar süregelirken kılları kıpırdamayanlar, oturup ceninlerle empati kurarak mı varabildiler yaşam hakkının kutsal olduğu sonucuna?..

    neyse, ben sinirlenmeden bırakayım da; "bu insanlar neden bu kadar kolay ölüyor?" başlıklı yazısında aynı tezatı başka bir tarafından yakalayan pınar öğünç getirsin gerisini:

    "... taşeron sistemini, rekabet gücü artsın diye esnekleşmeyi teşvik ederek her sene en az 1000 işçinin ölümünde tuzu bulunanların bu 'yaşam hakkı' tiratları takdire şayan."
  • doğada var olmayan, tamamen bilinç sayesinde ortaya çıkan bir yanılsamadır. her canlı bireysel olarak hayatta kalma mücadelesi verir ve bu türün devamını sağlamaya yönelik bir içgüdüdür, ancak insanda bilincin gelişmesi ve toplumsal yaşama geçilmesi nedeniyle farkında olmadan tür içi düzenin sağlanması amacıyla yaşam hakkı diye bir şey üretilmiştir.

    doğa karşısında hiçbir canlı diğerinden farklı değildir, önemli olan tek şey doğal dengenin korunmasıdır; bu denge tehlikeye girdiğinde kimsenin yaşam hakkı diye bir şeyi siklemediği görülecektir.
  • hayatta kalma mücadelesiyle elde olan hakların, başkalarınca gasp edilmesi sonucu yine gasp edenler tarafından hukuk kurallarıyla sözüm ona teminat altına alınması hadisesi. her canlının su ve yiyecek ihtiyacı vardır ve bu saatlik bir hayatta kalma mücadelesidir.
    düşünün ki bir yerde temiz su kaynağı var. insanlar hep beraber buradan ihtiyacını karşılarken akıllının biri "burası benim" diyor. yanına da üç kişi alıyor. susuz kalan diğerleri, suya ulaşmak için zorbanın kurallarına uymak zorunda kalıyor. derken şiddet doğuyor. bu seferde "ya işin ayarı kaçıyor gelin bi yasa masa koyalım da işin kuralı belli olsun" diye sözde, yaşam hakkı yasallaşıyor. bir hayvan türü olan insan ırkı; savaşlar, işkenceler, köleleştirme, baskı, kast, dogmatik tahakkümler, başkalarının düşüncelerini bağlama baskılama ile yarattığı binbir rezilliği makyajlamak için durup durup bildirgeler yasalar çıkarıyor. ancak iş uygulamaya gelince örneğin müslümana göre gavurun, dinciye göre eşcinselin, avrupalıya göre ortadoğulunun, aynı dine inanan a tarikatına göre b tarikatı üyelerinin yaşama hakkı görece oluyor. o terörist bu ateist şu yobaz bu sapık... herkes birbirini her fırsatta boğazlamaya devam ediyor! bir ceza yöntemi olarak idam uygulanıyor.
    peki ya hayvanlar?
    onlara işkence/tecavüz eden, onları çalıştıran, şovlarda gösteri yaptıran, yarıştıran, güreştiren, dövüştüren, doğal yaşam alanından koparan, şuursuzca avlayan, binalara tellerin arkasına kafeslere kilitleyen insan ırkı tarafından hazırlanan bildirgelerle göya korunuyorlar. peki yaşam hakkı?
    sen nasıl hayatta kalmak için günde en az 1 kez su içmeye, 1 kez yemek yemeye ihtiyaç duyuyorsan, o da aynı! bir gölet bulmuşsun üstüne, kıyısına tesisi dikmişsin. bir yeşil alan görmüşsün yağmalamışsın. yiyeceklerini paketleyip marketlere koymuşsun. bir köpek mesela yiyeceğe suya nasıl ulaşacak?
    sokaktaki bir kedinin beslenebilmesi için senin marketinden, bir insana mama/süt aldırmak zorunda olması, ancak senin gibi bir türe yaraşır barbarlıkta bir yaşam hakkı anlayışıdır sevgili insan.
    bildirgede;
    hayvana işkence edemezsin, bakmakla yükümlü olduğun hayvanın ihtiyaçlarını tam olarak karşılamak zorundasın,
    çalıştırdığın hayvanın kapasitesini aşmamak, sağlıklı beslenmesini sağlamak, dinlenmesine olanak tanımak zorundasın
    hayvanı eğlence için sömürü aracı olarak kullanamazsın
    yabani hayvanları doğal yaşam alanından ayıramazsın.
    bu maddelerin hangisine uyuluyor, uymayana ne yapılıyor?
    horoz dövüşü yasak, deve güreşi serbest! boğa güreşi, at yarışı serbest çünkü rantı yüksek!
    yani hepsi boş laf boş terane. bu gün akdeniz'de mülteciler ellişer yüzer ölürken, afrikada insanlar aşısı yıllar önce bulunan hastalıklardan kırılırken, binlerce insan temiz su bulamazken, din ve allah adına yüzlercesi birbirini boğazlarken yaşam hakkından bahsetmek ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.
  • aihs madde metni şöyledir;

    yaşam hakkı

    1. herkesin yaşam hakkı yasayla korunur. yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın infaz edilmesi dışında, hiç kimsenin yaşamına kasten son verilemez.

    2. ölüm, aşağıdaki durumlardan birinde mutlak zorunlu olanı aşmayacak bir güç kullanımı sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlaline neden olmuş sayılmaz:
    a) bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunmasının sağlanması;
    b) bir kimsenin usulüne uygun olarak yakalanmasını gerçekleştirme veya usulüne uygun olarak tutulu bulunan bir kişinin kaçmasını önleme;
    c) bir ayaklanma veya isyanın yasaya uygun olarak bastırılması

    - 6 nolu protokol ile barış zamanı yasaklanan ölüm cezası 13 nolu protokolle kategorik olarak kaldırılmıştır. dolayısıyla ölüm cezası istisnası ortadan kalkmıştır.

    - yaşam hakkı diğer hakların temelini oluşturduğu için başat bir haktır ve sınırlandırılması mümkün değildir.

    - bu madde, devletlere, yargı yetkisi altında bulunan insanların yaşamlarına müdahale etmeme negatif yükümlülüğü yanında, doğal olmayan ölümlerde failleri tespit etme ve yaptırım uygulama pozitif yükümlülüğünü de yükler. dolayısıyla hem esas hem usul yönünden ihlal edilebilir.

    - hakkın özü, nefes alıp verebilme özgürlüğüdür.
  • sadece insana ve insandan doğanlara layık görülen hak.

    insanoğlunun diğer canıların yaşama hakkına tecavüz ederken veya onlar üzerinde tanrıcılık oynarken bir an olsun durup düşünmesine dahi sebep olmayacak kadar omurilikten benimsediği "şey".
    insana var, başka birşeye yok bundan. bir de "olsa dükkan sizin ama kalmadı be" riyakarlığı yok mu, deli ediyor.

    insanoğlu kendi kılına zarar gelmesinin "ihtimalinde" dahi ortalığı ayağa kaldırma hakkını kendisinde bulurken, basbayağı keyfi olarak başka canlar alma hakkını da her nerden edinmişse edinmiş, savunuyor. ama nedensizce, ezbere antipati duyduğu (ve üstelik yaşam alanını bir bakıma işgal ettiği) hayvanları "öyle uygun bulduğu için" öldürüyor, kürkünü, dişini alabilmek için yasa çıkartıp topluca kıyım yapıyor, bir gün döverken diğer gün tecavüz ediyor. hırs dolu bu yaşamın sahipleri, bütün yaşam haklarının yöneticileri... bitkileri bile bir anlık güdüleri her neyse saldırıp sökebiliyor insanlar. ağaçlara isim kazıyorlar, maymundan hallice zekası olan bazıları öyle amaçsızca asılıp dal kırıyor, ağaç söküyor, "gerçek mi" diye bakmak için bitkileri yolup yaprağını ufak bir el hareketiyle yırtıveriyor. "ölünce yenisini alırım" mantığıyla akvaryum alıp balık telef ediyor, civciv mıncıklayıp bakımsızlıktan öldürüyor.
    bir tek kendi canı pek kıymetli.
  • doğmamış çocuk üzerinden tartışılıyor,

    burda doğmuşu var:

    (bkz: 2002-2012 arasında öldürülen çocuklar)
    (bkz: 2002-2011 arasında 10.804 işçinin ölmesi)
    (bkz: oecd/#21485178) (bebek ölümleri)
  • insan, ve oluşturduğu sözde modern toplumlar, doğuştan faşist olduğu için hayvanlara yaşama hakkını tanımaz, tanırken de ikiyüzlü davranır.

    konu hakkında -benim bildiğim- en yetkin eserler için:

    (bkz: hayvan özgürleşmesi) kitap
    (bkz: earthlings) belgesel film
  • yaşama hakkı kişinin vücut bütünlüğü içerisinde hayatını idame ettirebilmesidir, yaşam hakkı ise maddi olguları ifade ederyani bireyin sosyal, kültürel, ekonomik çevreye sahip olarak hayatını sürdürmesidir.

    gel gelelim ki ekşi sözlük yaşam hakkı ile yaşama hakkını aynı başlıkta toplamıştır.
  • (bkz: kutsal olan yaşam hakkı)

    (bkz: yaşamın kutsallığı)

    her ne kadar kutsal olduğundan ya da her canlının hakkı olduğu söylense de yaşam herkesin kesinlikle kutsalı değildir çünkü yaşadıklarımız ve gördüklerimiz hep aksini söylüyor ve hissettiriyor.
  • kutsal filan değil, romantik dönem abartısı.

    :/
hesabın var mı? giriş yap