• havaalanında can kozanoğlu'nun adını görünce aldım kitabı. az önce bitirdim; uzun zamandır verdiğim en doğru kararmış.

    can kozanoğlu bana sorarsanız sosyolog olarak doğmuş, okumayla ilgili yüksek kondisyonunu ve bu konulardaki şans faktörünü kendisi kitapta anlatıyor. yalnız sadece kahvesini yudumlayıp pencereden dışarı bakıp not alan adam değil, fenerbahçe'nin deplasmanda maçına giden (bkz: gençler deplase olunuz), gülhane'de müslüm gürses konserini izleyen, doğuştan sosyolog olduğu kadar kendi tabiriyle doğuştan muhabir bir adam.

    muhabirlikle sosyologluk arasında önemli bir kesişim kümesi var. nesnellik veya nesnel olma çabasının zorunluluğu, gerekliliği. bu zamanda taraf olmadan olay ve olguları incelemek, katmanlara bölüp tarihsel gelişmelerin içinde anlamlandırmak, hem de bunu kendi deyimiyle 'liberal' bakış açısıyla avantaja çevirebilecek anlam yüklemelerle yapmamak, her babayiğidin harcı değil. kitabı okudukça en çok saygı duyduğum unsur buydu.

    diğer yandan son 15 yılı açıklarken kavramlar ve katmanları (arabesk, 12 eylül, kırdan kente göç, vb) ele alış biçimi o kadar onikiden vuruyor ki bazen okurken sesli güldüğüm ve eşimin merakından ona okuduğum sayfalar, pasajlar oldu.

    can kozanoğlu'nu bizden sakınmayan, biraz zorla (!) da olsa kitabı yazdıran can yayınlarına, mirgün cabas'a ve emeği geçenlere teşekkürler...
  • medyascope'taki söyleşiden sonra okumaya karar vermiştim.
    nihayet dün başladım. ilk iki bölümde can kozanoğlu kendini, türkiye'nin 80 sonrası entelektüel çevrelerinin ve medyanın gelişimi içerisinde yaptığı işleri anlatmış.
    şimdi üçüncü bölümdeyim ve işler ısınmaya başladı " anap'lı yıllar, sosyal demokratlar ve asabi liberaller". çocukluğuma denk gelen, az buçuk hatırladığım dönemler.
    80'lerden başlayıp günümüze kadar türkiye'nin kültürel, siyasi değişimini, bugünlere nerelerden nasıl geldiğimizi, dünyanın aynı dönemlerde geçirdiği değişimle paralel şekiklde, mirgün cabas'la tatlı tatlı söyleşerek anlatmış. sanki ikisi sohbet ediyor, siz de üçüncü kişi olarak dinliyorsunuz. okuması çok keyifli, tavsiye ederim.
  • can kozanoğlu ile mirgün cabas tarafından yazılan kitap.
    can kozanoğlu tarafından yazılmış olan cilalı imaj devri ve pop çağı ateşi'nin devamı olacak gibi görünüyor. merakla bekliyoruz.
  • kitap hakkında bugün medyascope'ta ruşen çakır'la yaptıkları sohbet şuradan izlenebilir.
  • turkiye icin uzulen, ne nasil oldu, nereye gidiyoruz diyen herkesin mutlaka ama mutlaka okumasi gereken eser.

    ele aldigi donem (son 30-40 yil, hatta kismen daha da oncesi) itibariyle turkiye'nin gecmisini bu kadar net ve durust sekilde anlatan baska eser var midir bilemiyorum.

    okuyun, okutun. okumaktan korkmayin.
  • keşke daha çokları, daha uzunları yazılsa dedirten harika kitap.
    80'ler sonu 90'lar başı diye kafa ütüleyen neslin tamamı için de ülkelerini tanıma konusunda çok iyi bir fırsat.
  • türkiye'nin kapsamlı bir sosyolojik analizinin yapıldığı ufuk açıcı bir söyleşi kitabı. büyük bir bölümünü iştahla okudum fakat birkaç konuda eleştirilerim de olacak tabi:

    -referandum sürecinde liberallerin, cemaat ve akp'ye attığı azmettirici ara paslarının hesabını layıkıyla sorarken kürtlerin payını unutmuş. cemaat/akp ilişkisinde tayyip erdoğan'ın aslında hiçbir zaman cemaatçi olmadığını hatta her zaman hizmet hareketine karşı olduğunu ama devlet içinde karşılaştığı cemaatçi statükoya yekten savaş açmak yerine mutualist bir ilişki kurduğunu objektif bir şekilde ifade ederken; kürt siyasetinin yanlışlarını dile getirmekten imtina etmemesi gerektiğini düşünüyorum.

    ortadoğu'nun karmaşık ve çalkantılı siyasi yapısı içerisinde, kürtlerin sadece türkiye'de değil ırak, iran ve suriye'de de benzer zulümlere uğramasının "tutarlı" bir çizgide siyaset yapılamamasına gerekçe olarak sunmak; hele hele "kazanım elde edeceklerini gördüklerinde pragmatist davranmaları anlaşılabilir" demek kitabın yarattığı objektif algıya uymuyor. siyasi etik açısından da doğru olmuyor.

    -gezi direnişinin çok daha detaylı bir analizini okumak isterdim. direnişin ilk 3 gününde yurtdışı seyahatinde olması yüzünden direnişin o meşhur havasını soluyamamaktan yakınıyor. bu durumun, direnişe dair aitlik hissini zedelediğinden bahsediyor. garip.

    - kitabın yayım tarihi olan 2018 itibariyle, "erdoğan başkan seçildikten sonra kürtlere yönelik daha kapsamlı bir açılım yapacak" diye bir öngörüde bulunmuş ki şimdilik böyle bir durum söz konusu değil.

    ayrıca; new age ve kitle kültürü başlıkları üzerine düşünmeye değer. cemaat bölümü ve editörlük hikayeleri ise en keyifle okuduğum kısımlardı.

    bonus: murat belge tipi entelektüellik
  • güzel insan can kozanoğlu ve mirgün cabas'ın yeni kitabı. bu sefer can kozanoğlu kitabı kendi yazmamış; mirgün cabas, can kozanoğlu ile yaptığı röportajlardan sonra kaleme almış kitabı.

    şu yoğunluğumun arasına ne yapıp edip sıkıştıracağım kitap olacak.
  • birçoğunun aksine yerinde, kararında bir türkiye medya analizi; kırmadan, dökmeden. türkiye’nin ve bu atmosferde kendinin de içinde bulunduğu devinim ve değişimi ayakları yere basan anektodlarla kaydetmiş. sanata, edebiyata, sinemaya, medyaya ve hayata dair. ramazan ayında güzel oldu, iftarın nasıl geldiğini anlamadım hoşsohbet içinde. konuşana, konuşturana teşekkürler.
  • şurada bahsedilmiş olan, 8 mayıs itibariyle satışa çıkacak mirgün cabas-can kozanoğlu ortak kitabı. can yayınları'nın son dönemdeki kapak tasarımlarına uygun bir kapak yapılmış, ama onların da çoğu gibi berbat olmuş. böyle bir kitaba daha sade bir kapak, daha doğru olabilirdi. gençlik romanı değil sonuçta bu.
hesabın var mı? giriş yap