• küçükken alarahan'a gitmiştik ailecek. tüm uyarılara rağmen nehre girdim, nehir derin değil ama akıntı çok sert aldı götürüyor beni. yaşın 9 ya da 10. babam kıyıda uzanmış gazetesini okuyor, ciyakladım kurtarsın diye, gazetesinden gözünü ayırmadan "kendin o nehire girdin kendin çık dedi".

    taşlara tutunuyorum, yosundan kayıyor, ayaklarımı sürtüyorum derken piknik yaptığımız yerin 200-300 metre ilerisinde çıkmayı başardım, her yerim yara bere, kesik içinde. yürüyerek piknik yerine doğru gittim ama nasıl gururluyum. annem halimi görünce bastı çığlığı babama bağrımaya başladı, babam ise hala oralı değil gibiydi.

    "şu taşa tutunsaydın daha erken çıkardın" dedi ve gazetesini okumaya devam etti.

    o günden sonra anladım ki hayatta ne yaşayacaksam tek başına yaşayacağım, başarıyı da hezimeti de tekbaşına yaşayacağım. eğitimim boyunca ailemden çok az para aldım, üniversite sırasında essay yazarak, makale çevirerek harçlık çıkardım, gittiğim dersanelerden hep burs aldım. haa bir de nehirde yüzmeyi öğrendiğim için çok iyi bir yüzücü oldum*

    şimdi 29 yaşında bir adamım, babamı çok seviyorum ama bir yandan da çevrem ile karşılaştırdığımda kendisine o kadar da minnet duymuyorum. eşim ile babası arasındaki ilişki benim ile babam arasında yok mesela. eşim babasına her anlamda taparken ben seviyorum sadece, kendisine herhangi bir şekilde borçlu hissetmiyorum.

    yani benim tecrübemde, babamın yıllar önce o nehir kenarında yaptığı hareket karakterime ve kişiliğime çok faydalı oldu ama aile ilişkilerime biraz negatif yansıdı sanırım.
  • bu iki şey öğretir çocuğa ve bunu içselleştirir:

    birincisi düştüğünde kalkmayı öğretir

    ikincisi düşmemek için daha dikkatli olmayı öğretir

    eğer her düştüğünde kaldırırsanız bu iki bilincin de oluşması eksik kalacaktır
  • slav, özellikle rus ebeveynler çok yapar bunu.
    çocuğa öz güven,azim aşılarlar bu şekilde. kimseden birşey beklenmemesi gerektiği, cesur olmanın, zekanın kullanımı, giriskenligin onemini kavrarlar.
    karşılaştırma yapacak olursak; bir rus çocuğu, türk çocuğuna göre hem çok daha cesur hem de zekidir.
    herkes kusura bakabilir. bu yetiştirilme tarzı ile türk çocukları somun pehlivanı oluyor. sizlere göre ise her biri ulubatlı hasan ya da iran efsanesi zaloğlu rüstem.
  • doğan cüceloğlu bir anısını anlatmıştı. amerika’ya eğitim için gittiği ilk yıllarda taze yüksek lisans öğrenciyim, psikoloji okumuşum her şeyi biliyorum falan diye özgüvenini anlatıyor. bir kaç genç ebeveynden oluşan arkadaş grubuyla tatildelermiş, bir yaşlarında bir çocuk sehpaya tırmanıp bir şeylere uzanmak için uğraşıyormuş. anne de baba da kılını kopırdatmamış çocuk düşmüş yine tık yok. artık dayanamadım diyor doğan cüceloğlu aldım çocuğu çıkardom koydum yukarı . bir anda şimşek çaktı anne baba bana bi döndüler hışımla;
    - sen ne yaptığının farkında mısın?
    - ya yardım ettim ben
    - çocuğun başaracağına olan inancını kırdın.kendisi zorla yapmalıydı.
    hoca bundan ders aldığını bazen teorik eğitimde kaçırdıklarımızı hayatta yakalamamız gerdktiğini söyledi.
  • asla olamayacağım tip. zaten ebeveyn değilim ve olmayacağım. halıda depar atarken kayıp göt üstü düşen ve anında kalkıp koşan kediyi bile oyyy kuzuum kıyamam nidalarıyla tutup öpüyorum. benden olmaz kısaca.
  • daha yere düşmeden çocuğu havada yakaladığım için hiç anlayamayacağım ebeveyndir.
  • kaldı mı böyleleri bilemedim. saniyesinde çocuğa doğru depar atıp ay çocuuaamun eli çizildi diyenler çoğunlukta. biblo sanki hamısına koyim. bi rahat ver kalksın kendi. tgif.
  • bazen benimdir. önce bir göz göze geliriz. acı analizini kendimce yaparım. o da kendini tartar. göz göze gelmeyi bırakmayız. zaten cidden acıyorsa yüz rengi ve ifadesi değişir varırım yanına öperek kaldırırım icabında. ha yok hala tepkisizce yüzüme bakıyorsa işime bakarım aga, yemezler.

    edit: yine böyle "yemezler" tadında bir gün kapının menteşesine düşerek kafa atmıştı. keşke tepkisiz kalmasaydım, alnında iz kaldı bildiğin yarılmış. murdar ettik bebeyi.

    edit: murdar
  • benim oğlan takriben 3 yaşlarında idi o zaman yanımda yürüyor böyle ponçik ponçik dedim oğlum tut elimi yol kötü düşersin.
    kafa ile yök hareketi çekti dedim sen bilirsin.
    derken bir düşme sesi dönüp bakmadım bile yürümeye devam ettim.
    arkadan duyuyorum ama sesleri bir hık sesi çıktı ağladı ağlayacak derken baktım pıt pıt ayak sesleri yavaşladım.
    geldi kendiliğinden tuttu ellerimi kafamı çevirdim gözleri dolmuş, göz yaşı dökülüyor ama ağlamıyor çocuk gözler kocaman zaten kafayı kaldırmış bana bakıyor. içim parçalandı ama yapmam gerekiyordu.
    herkes kendi kararlarının, sonuçlarına katlanmak zorundadır.
  • erik erikson dayımızın psikososyal gelişim kuramında bahsettiği özerkliğe karşı şüphe ve utanç evresine uygun davranmakta olan ebeveyndir. çocukların içine che gueavara kaçtığı 2-4 yaş arasına tekabül eden bu evrede, çocuklar ilk bağımsızlık isyanlarına başlarlar. çocuklarınızın bu bağımsızlık çığlıklarına “türk ebeveyni” refleksiyle yaklaşırsanız on sene sonra “anaaaa götümü silemiyom gel yardım et” diyen küçük bir sığırcıkla karşı karşıya kalma ihtimaliniz vardır. ama altını çizerek söylüyorum “ihtimaliniz” vardır. bu psikososyal evreleri birinden başarıyla geçememiş bir çocuk diğer bir evrede bunu az da olsa telafi etme şansına sahiptir. o yüzden ben çocuğuma müdahale etmiyorum kesin einstein olacak, içinden patrice lumumba çıkacak triplerine de girmeyin. bu tutum sadece çocuğun gelişimine yapılan olumlu bir katkıdır. somut bir örnek de vereyim. köyde yaşayan 2-4 yaş arası çocuklarla şehirde yaşayan 2-4 yaş arası çocukları karşılaştırırsanız, köy çocuklarının çok daha organize çok daha planlı ve çok daha cesaretli, bağımsız hareket edebildiklerini görürsünüz.

    bu dönemdeki çocukların ne kadar inatçı, dediğim dedik olduklarına da mutlaka şahit olmuşsunuzdur. 5-6 basamaklık merdiveni kendisi çıkacak diye ortalığı yıkıyor allahın sıpası. elini tutsan elimi bırak diye zırlıyor. bu dönemde ebeveynlere düşen en büyük görev; azılı bir satranç ustası gibi çocuğun içinde bulunduğu ortamda yapacağı hareketleri tahmin edip ona göre önlem almaktır. herhangi bir risk ortamı yoksa çocuğun bu tip bağımsız hareketlerine sadece “gölge” olun. sadece gölge.
hesabın var mı? giriş yap