• bu duygusal insanın gözlerinden süzülen gözyaşı değil, klorlu havuz suyudur olsa olsa.

    (bkz: su sıçratmak)
  • annanemdir.

    yere 45 derece eğimle pinpon topu atıldığında topun geri dönerken bir yavrucağın eteğini de beraberinde getirdiğini farkedip eve bol miktarda pinpon topu getirmem annem tarafından "bey,bey bu çocuğun sporcu olası var" biçiminde yorumlanmış ve maalesef okulun pinpon kursuna yazdırılmıştım. bu durumdan nasıl kurtulmam gerektiğini kara kara düşünürken gerek pahalı olması ve gerekse pinpona göre daha tehlikeli olması nedeniyle nasılsa yollamazlar diye düşünüp "ben yüzme kursuna gitmek istiyorum" nidalarıyla evi birbirine katmış idim. maalesef bu durumu biraz haykırış biçiminde dışa vurmuş olacağım ki ertesi hafta gerçekten de kendimi klor kokulu bir havuzun kenarında buldum.

    hayatımda ilk defa bone takmışım,kafamdaki baskı bir yana şakaklardan gözlerim çekiliyo adeta.çinli gibi hissediyorum kendimi,suya girince pipi de büzüşüyo ki hakikaten inanmaya başlıyorum çin asıllı olduğuma. neyse, bir iki yüzüyorum,hoca öğretiyo falan bişeyler idare ediyoruz. ilk haftalardan sonra aile de gelmemeye başlıyo izlemeye,iyice rahatlıyorum. birkaçda dost edinip başlıyorum kursa gitmemeye,ver elini atari salonları ver elini sinema

    gün geliyo,kurs bitiminde yarışların olacağı ve benim de 100 metre serbest yüzeceğim eve bildiriliyo. değil 100 metre yüzmek,100 metreyi havuzun kenarında yürüyebilecek kapasitede değilim.yarış günü geliyo,akrabalara haber salınıyo ve babanın ayarladığı bir minibüsle (evet,evet minibüsle geldiler) yaklaşık 15 kişilik bir akraba grubu tribünlerdeki yerini alıyo.yarış sıram gelip havuzun kenarına yaklaşıyorum,korku falan bi kenara da rezil olma içgüdüsü çok pis koyuyo, "kesin" diyorum,sonuncu olucam. bekliyorum makus kaderimi. o sırada işaret veriliyo,balıklama atlamayı da tam bilmediğimden -ama serde erkeklik var dediğimden- çivileme değil de eçiş-büçüşleme tabir edebileceğimiz bol göbek yakan bir dalışla suya giriyorum.kafayı çıkarmadan allah ne verdiyse yüzüyorum. nefes alışlarda yan kulvarlara bakıyorum bir allahın kulu yok. herifler bastı gitti sikiyim ya diye düşünerek -ama yine aile nedeniyle kendimi iyicene kasarak- öküz gibi yüzüyorum. son metreler geliyo,nefes nefeseyim,elimi güç bela değiyorum duvara."ohh" diyorum,"bitti sonunda"

    o esnada bir tuhaflık olduğunu seziyorum hafiften,salonda bir gülüşme,havuzda bitek ben...anlamaya çalışıyorum,o sırada yüzme hocam gelip elimden tutup çıkarıyo beni. "ne yordun olum kendini,erken çıkıştan faul verdiydi sana" diyo...

    100 metreyi,hatalı bir şekilde tek başıma yüzüyorum, diskalifiye veriyolar. tribüne bakıyorum akrabalar gülmekte, sağlam bi küfür ediyorum düdük duymayan kulaklarıma. gözüme birden annanem ilişiyo, kadıncağız ağlamakta.yanlarına gidiyorum,sarılıyo bana. "afferim güzel torunuma" diyo,allah allah diyorum. bizden önce atlama yarışlarının olduğunu,birçok benim yaşlarımda çocuğun atlamayıp geri döndüğünü söylüyolar. annanem,yarışta da bitek benim cesaret edip atladığımı,yüzdüğümü ve birinci olduğumu düşünüyo.

    ben de ona sarılıyorum, annemler hiçbişey söylemiyo. çıkıyoruz havuzdan. bi hafta kadar sonra bi de kupa yaptırıyorum kendime modern çarşı'dan. güzelce koyuyoruz annanemin vitrinine.

    hala anlatır,bizim torunda yüzme şampiyonu ankara yıldızlar'da diye kupayı misafirlerine gösterip gösterip...
  • million dolar bahse girdiği yüzücü kelebek stilde kozasından çıkamamış izleyicidir.
  • kanada'da fok derisi yüzen andaval kürkçülerin kendi aralarındaki yarışı izleyen bir insandır muhtemelen.
  • uktedir o.
  • eskileri karıştırırken karşısına çıkan video kasetleri görünce, onları izlemeden bile gözleri dolabilen insandır, eski bi yüzücüdür ve özlem duymaktadır yüzmeye. kasetler elindeyken o kasetlerin çekildiği tarihe dönüverir bi anda. yeniden yaşar o anları. tezahüratlar, bağırışlar, kalabalık arasından ismiyle birlikte yükselen haydi sesleri. tribündeki antrenörüne bakışı. depar taşının başında sessizce oturuş. gözlük ve bonesini son defa kontrol etmesi. hele ki yüzülecek olan yarış bi bayrak yarışıysa takım arkadaşlarıyla kenetlenmesi. depar taşına çıkış. başlamıştır yarış. kalbi hızla çarpmaya başlar izleyen kişinin yıllar sonra oturduğu yerde, o yarışı yeniden yüzmektedir sanki. metreler ilerledikçe yıllar önce suyun içinde o yarışı yüzerken hissettiklerini o anda da hissedebilir. yarış bittiğinde yüzünde bi tebessümle gözleri nemlenir. kasedi çıkarır, tekrar yerine kaldırır. zaman yolculuğunun sonuna gelinmiştir. yarış sona ermiştir.
  • michael phelpsin akrabasi olabilir mesela.
  • (bkz: pms)
  • benim ulan!
    zamanında çılgınlar gibi yüzüp, gıpta edilecek bir vücuda sahipken, yüzmeyi bıraktıktan sonra evrildiğim topaçlık noktasında bu adamlara bakmak içimi burkuyor.

    ben de tekrar kasları gevşetmek için, tersten kanat çırpar gibi çap çap omuzlarımı tokatlamak istiyorum. şöyle yukarı doğru esnediğimde kanatlarım çıksın, sixpacklerim belersin istiyorum. göğüs kaslarımı fiti fiti hareket ettirirken yağ kütlesi hareket etsin istemiyorum. ama olmuyor olamıyor.

    yüzmeyi bıraktığım güne lanet olsun diyorum.
  • pişmanlık duyan insandır.
    aynı zamanda özlem de yüklüdür.
hesabın var mı? giriş yap