• metrobüs boğaz köprüsünden geçerken insanların ellerindeki kitapları, telefonları bırakıp kafalarını istanbula doğru çevirip köprünün 2. ayağına kadar şehri şöyle bi süzmeleri acayip hoşuma gidiyor. resmen o insanları izlerken zevk alıyorum.
  • spoiler yemek.

    hatta özel zevklerim arasında. geçenlerde losta başladım, sonunda ne olacağını bile isteye öğrendim. aynı zamanda oz'a da başladım, yine sonunda ne olacağını öğrendim ve rahatladım.

    spoiler verin bana. zevkle dinlerim.
  • babamın şirkette baktığı bir kedi var. geceleri soğuk olunca sıcak cihazlar olduğundan uyumaya geliyor. ben de telefondan şirketin kameralarını açıp onu izlemeye bayılıyorum. yalnız şu anda tuvalette ne yaptığını anlayamadım. sürekli fotoseli yakıp söndürüyor asfsgahj
  • burger king ya da mcdonalds soğuk içecek kutusunun kapağındaki diyet şeysine basmak
    pıt ediyor. mükemmel
  • alaturka tuvalette uzun süre kalarak bacakları uyuşturmak. bazen işim erken bitse de uzun süre kalarak, entry-twit okuyarak bacakları uyuşturuyorum. ayağa kalkınca kanın bacaklara doğru hücum etme hissi ve o üzerine basamama durumuna aşığım. sapığım evet.
  • jartiyer.
  • (bkz: ulu orta sıçmak)
    hastaneye sıçan kadın, sokağa sıçan kadın, türk telekom bayiine sıçan kadın görüyoruz.
    sapıkça desek evet, zevk için mi onu bilmiyorum ama başka açıklaması yok sanki.
  • badilerimin favladiklari bolumune gidip ''bu benim yazdigim sey'', ''bu da ben'', ''hehe bunu da ben yazdim'' diye sevinmek.

    manyaklik parayla degil.
  • kışın apartmanın kapısını açarken anahtar kullanmak yerine kapı açma şifresini tuşlamak.

    sevgili yöneticimiz sağolsun apartmanımızın kapı giriş şifresi yaşadığım semtin uzun adam sevgisinin bir manifestosu adeta: 2023.* o yüzden apartmana girerken inat ediyorum ve girmiyorum o şifreyi. anahtar cehennemin yedinci dairesinde bile olsa çekip çıkarıyor kapıyı anahtarla açıyorum.

    "kışın ne değişiyor kardeşim" diye soracak olursanız hemen yanıtlayayım: giydiğimiz kıyafetler. eldiven, kere, atkı gibi kıyafetler üzerimdeyken kapı açma şifresini tuşlayınca kendi kendime havaya giriyor, kendimi amerikan merkez bankasının kasasına sızıyormuş gibi hissediyorum. zira üzerimde bu kıyafetler varken geride parmak izi bırakmadan kapı şifresini girebilir, atkı ve bere ile de güvenlik kameralarına yakalanmayabilirim.

    kapıyı açtıktan sonra sırtımı posta kutularına vererek girişteki otomat sensörünü tetiklemeden apartman boşluğuna kadar ulaşabiliyorum. otomat sensöründen değil lazer dedektörlerinden kaçıyorum adeta. apartman boşluğuna gelince dizlerimi kırarak merdiven korkuluklarını takip ederek asansöre ulaşıyorum ve böylelikle ilk katta tek bir lamba dahi yakmadan asansöre ulaşmış oluyorum.

    oluyorum da işte, aynı şekilde asansörden inemiyorum. şerefsizler nasıl hassas bir sensör koydularsa kapıyı azıcık iteklediğimde ben daha asansördeyken yanıyor lamba. merdivenleri kullansam orada çok fazla lamba var birine yakalanırım mutlaka. du bakalım. denemelerim sürecek pes etmiş değilim. *

    verilik görünmezlik pelerini olan yeşillendirsin. *
  • bana temizliğe yardıma gelen hanımı korkutmayı seviyorum. sabah yedi gibi, hava daha aydınlanmadan geliyor, ışığı açmadan karanlıkta sessizce oturuyorum. beni farkettiği zaman aklı gidiyor.
    bazen salonda bazen mutfakta oturuyorum, bazen yatak odasının bir köşesinde duruyorum, emin olamıyor her seferinde.
    kızıyor her seferinde, "abla, vanpir gibisin" diyor.
hesabın var mı? giriş yap