• kitap

    "ahlak, önemli seçimler hakkındadır ve önemli seçimler ikilemlerdir. kelime eski yunancada 'iki boynuz' anlamına gelir. ikilemin boynuzları… sadece iki seçenek vardır: var ya da yok, olmak ya da olmamak, doğru ya da yanlış. hatta belki de yalnızca tek bir seçenek, ikilemin boynuzları arasında yolunu bulmak seçeneği vardır.
    (tanıtım bülteninden)
  • martin cohen'in 101 ahlak sorusu iceren kitabi. kitabin ilk kisminda 1-2 sayfalik hikayelestirilmis sorular var, diger kisminda da her sorunun tartismasina yer verilmis. konularina gore sorular 3er 5er siniflandirilmis, baslarda sorular biraz daha hafif gidiyor ama ilerledikce daha da ilginclesiyor. tartisma kisminda ise verdigi ornekler, referanslar guzel.
    aklimda kalan bazi sorular:

    --- spoiler ---

    1- çok gereksiz harcamalar yapan arkadaşınızın posta kutusundan habersizce ona gelen broşürleri, dergileri alır mıydınız?
    2- hayvanların insanlar için üretilen ilaçların testinde kullanılması etik midir?
    3- işkence ve diğer bir sürü kötü şeyi resmeden, anlatan hikayeler, filmler özgürlük kapsamına girer mi? bunun toplumu etkilemesi, suça teşvik etmesi ya da intihara özendirmesi gibi sonuçları olur mu?
    4- toplu ölümlere sebep olan bir teröristi durdurmak için çocuğuyla tehdit edebilir misin?
    5- toplumu zehirleyen (milyonlarca insanı) firmayı durdurmak için eylemlerde bulunurken kanlı eylemlere sebep olabilir misin? bu davanı haklı kılar mı?
    6- yol kenarında yardım isteyen birine güvenmeyerek geçip gitmek etik midir?
    7- hasta olan çocuğuna doku verebilsin diye ikinci bir çocuğu doğurmak doğru mudur?
    --- spoiler ---
  • martin cohen'in 101 felsefe problemi kitabının devamı ya da o kitapla iç içe geçmiş bir diğer kitabı. açıklamalar bolca kaynağa uzansa da çoğu yerde açıklama değil de "evet ya böyle bir sorun var" tadında. yani zaten çözme iddiasında değil evet ama biraz daha fazla görüş belirtilmesini bekliyor okuyan. yine çokça düşünce kaydettim, aşağıda paylaşıyorum:

    “1945'te enola gay uçağına atom bombasını yükleyen kişi, küçük kararlardan oluşan uzun bir zinciri takip ederek küçük bir karar alıyordu fakat bu kararı günün ilerleyen saatlerinde yüz binlerce masum insanı öldürdü. yine de, bu küçük bir karardı; "doğru veya yanlış" diye nitelenebilecek bir yanı yoktu (her gün uçaklara bir şeyler yüklüyordu zaten!).”

    “kardeşi için doğurulan bir çocuk olmak; bir organ deposu veya bir bakıcı gibi hissettirebilir. hatta işin sonunda ikinci çocuğun hayatının sona erebileceği riskli bir operasyon geçirmek bile olsa, yine de, faydacı bakışa göre, ikinci çocuk var olarak, var olmadan geçen "sıfır" yıldan daha iyi "olması gereken" birkaç "mutlu" yıl kazanır. faydacı açıdan durum değerlendirmesi şöyledir: "çocuğun içinde bulunacağı durum ve koşulların yaşamaya değer bir hayat sürmesine izin vermeyecek kadar kötü olacağı öngörülmedikçe, dünyaya getirilmek her durumda çocuğun çıkarına olacaktır."”

    “insanlık dışı sayılabilecek ama yasal bir prosedürü izlemek: akıl ve vicdan; sezgiler, bazen en önemli yasalardır. yazılı yasalarla çeliştiklerinde bile.”

    “bu dünyada zengin adam öbür dünyada işkence çekerken, fakirse cennete gider. peki cennetteyken, o sırada cehennemde işkence çeken adama yardım etmediği için fakir cezalandırılacak mı? etik ilkeler bu dünyada son mu buluyor?”

    “kurdu öldürmek: "geyik sürülerinin, yenebilen her çalılığı ve fideyi yediğini gördüm. yenebilen her ağacın yaprakları bel yüksekliğine kadar yenmişti. böylesi bir dağ sanki biri tanrı'ya yeni bir budama makası vermiş ve tanrı'nın da başka işi kalmamış gibi görünür. sonunda heyecanla beklenen geyik sürülerinin açlıktan kırılmış kemikleri solmuş adaçaylarına karıştı ya da yüksek ardıç ağaçlarının altında çürüdü, sayıları sonları olmuştu."”

    “acının kötü olduğu ve azaltılması ya da yok edilmesi gerektiği düşüncesi, gücünün ve güvenliğinin bu şekilde sağlanacağını varsayarak kötü haber getirenleri öldüren tiranlarınki kadar ilkel bir anlayıştır.”

    “kimse imkansız olanı yapmakla yükümlü değildir (filikaya birisini almak ancak kendisi atlarsa mümkün olacaksa, kimse atlamadığı için suçlanmaz.).”

    “bastille hapishanesi aşağıya doğru koni biçiminde inşa edilmişti; böylece bırakın ayakta durmayı, yatmak ya da oturmak dahi imkansız kılınmıştı.”

    “yalancıların başvurduğu bir hile: bir kişinin verdiği söze bağlı kalması için hiçbir şey değişmemelidir: aksi halde, yalan söylediği iddia edilemeyeceği gibi -çünkü koşullara bağlı olarak kafasında olan şeyin sözünü vermiştir- verdiği sözü tutmamakla da suçlanamaz, nitekim koşullar aynı değildir.”

    “1923'te melbourne'da 800 polis greve gittiğinde, önceden kendi halinde ve kanunlara uyarak yaşayıp giden vatandaşlar çok geçmeden isyan ve yağmadan başka şey düşünmeyen karmakarışık bir güruha dönüştü. görünüşe göre ulusal güvenlikten gelen 6.000 askerin görünürlüğü yeniden tesis etmesi ve insanları tekrar ahlaklı olmaya zorlaması herkesi çok memnun etmişti.”

    “şiddet kullanmak için, şiddetin "zorunlu" olduğunu, başka yöntemlerin sonuç vermeyeceğini göstermek gerekir. hatta ilaveten şiddet kullanmanın sonuç vereceğini de göstermek gerekir.”

    “hobbes der ki: başlıca üç motivasyon vardır: kazanç için rekabet, güvenlik için kaçınma ve son olarak şan, saygı ve itibar arzusu. bunların hepsi tek bir yola (yönteme diyelim) çıkar: şiddet”

    “tek kural kişinin kendini korumasıdır. herkesin herkese karşı savaştığı doğada ahlaki sistemlerin temeli budur. bu yüzden doğada hiçbir eylem adaletsiz değildir. doğru ve yanlış, adalet ve adaletsizlik kavramlarına doğada yer yoktur. çünkü gücün paylaşılmadığı yerde yasa yoktur; yasanın olmadığı yerde ise adaletsizlikten bahsedilmez.”

    “bir kişi, tekil bir bedenin güzelliğine aşık olabilse de, daha sonra kendisini bu sevgiliye çeken asıl şeyin onu aynı zamanda bir başka sevgiliye çeken şey olduğunu keşfedecektir. yani sevgililerin güzelliği, daha yüce olan bir şeyin, sonsuz güzelliğin yalnızca bir parçasıdır.”

    “sinemada "yangın var!" diye bağırarak şaka yapan ve çıkan izdihamda birkaç kişinin ezilerek can verişini izleyen kadının unutulmaz davasında olduğu gibi, söz aynı zamanda eylemdir ve toplumun kendini korumaya çalıştığı şey de eylemlerdir. öte yandan, viktorya dönemi ahlakçılarının savunduğu şey tam da buydu (düşünce özgürlüğünü baskılamaya gitmesi falan).”

    “ofiste çalınacak müzik türüne karar vermek; çoğunluğun beğenisi mi, biraz ondan, biraz bundan mı? doğru yanıt düzenli aralıklarla farklı müziklerin çalınmasıdır.”

    “zengin adamın iki yardımcısına para emanet edilir, biri risk alır kazanır diğeri risk almaz parayı aynen saklar. zengin adam dönünce risk almayan kızar. bunu yapacağına, vasat biçimde saklamak yerine, parayı gününü gün etmek için kullanıp sonra nedamet getirse daha iyi karşılanırdı. mirasyedi oğul hikayesinde, mirası paylaşan iki oğul bu hikayedeki zengin adamın yardımcıları gibi hareket eder. biri evde kalıp parayı akıllıca kullanır, diğeriyse çıkıp gider ve para bitene kadar har vurup harman savurur. yaramaz çocuk bir gün eve döner ve pişman olduğunu söyler. aile kayıp oğullarını görünce sevinir ve bunu kutlamak için verdikleri büyük ziyafette iyi çocuğun herkes için biriktirdiği paranın dibine darı ekerler.”

    “russel, descartes'ın şüpheci ruhuyla, biraz kuvvet sahibi olmaları halinde kötü güçlerin bizi kandırarak kendi eserlerini kutsal yazıt sanmamızı sağlıyor olabileceklerini hatırlatır. mesela şu var: tanrı öyle istiyorsa insan öldürmek doğrudur. bunu uygular mısın?”

    “devlet, suç işlemiş yoksulların ihtiyaçlarını cezaevinde karşılıyorsa, suç işlemeyen yoksullara bu imkanı sunmamak, suça prim vermek anlamına gelecektir.”

    “düşen uçak sonrası kurtulmak için, yaralı ve engelli çocuğu yer misin? yaralı çocuğun ölümünün kaçınılmaz olup olmadığını tartışmak isteyebiliriz. ancak kazadan sağ çıkanların yenmesine yönelik itirazlar, bu tür dikkatli fayda hesaplarından ziyade duygusal bir tiksinti faktörüne dayanır. gerçekte, himalayalar'da karlar içinde ölürken veya karayip denizlerinde boğulurken, bu duygusal ve estetik tepkiler yerlerini başka tepkilere bırakacaktır.”

    “et yemek gerçekten her koşulda yanlış mıdır? genel bir ekosistemde doğayla uyum içerisinde hayatını sürdüren yerlilere ne demeli? hayvanları yakalayıp öldürmek insanlar için her zaman yanlış mıdır? bu kadar kötüyse hayvanlara ne demeli? birbirlerini öldürmemek için eğitilmeleri mi gerekir? ya küçük böceklerin korunması? süt ürünleri ve yumurtalar? ekin ektiğimizde birçok hayvanın evlerini kaybettiği gerçeğiyle nasıl yaşayabiliriz?”

    “kral darius, callatia halkının öldükten sonra babalarını yemeyi uygun ve doğru bulduğunu öğrenir. callatia halkına bir mesaj gönderir ve ölülerini yunanlılar gibi yakmak için ne istediklerini sorar. diğer taraftan, bir yunan köyüne de yeni ölülere callatia halkının uyguladığı işlemleri uygulamayı teklif eder. her iki grup da dehşete kapılır, kendilerinden istenen şeyi bir an olsun düşünmezler. uygulanabilir işlemler yalnızca kendi işlemleridir.”

    “freud'un toplumsal hayatın gelişiminde kilit olarak gördüğü ensest tabusunun, temelde kadının bir gün verilmek üzere "saf" tutulduğu bir sistemin parçası olarak varlığını sürdürdüğüne işaret eder. tabu bir kez yıkıldıktan sonra kadın artık verilmeye uygun değildir, böylece "namus cinayetine" zemin hazırlanır.”

    “bir kararı "cehalet perdesinin" ardından almak gerekir: yalnızca sorunlara tarafsızca yaklaştığımızda ve kararlarımızın kimler için zararlı, kimler için faydalı olacağını bilmeden baktığımızda adil bir sonuca ulaşabiliriz.”

    “avrupa'da sanayi devrimini asıl tetikleyen keşif, buhar, matbaa ya da diğer teknolojik yeniliklerden ziyade bir alman rahibin gerçekleştirdiği teolojik bir keşifti. martin luther'in protestan iş etiği sayesinde girişimciler platon'dan beri aşağılanan dünyevi başarıyı hor görmeyi bıraktılar ve başarılarını tanrı'nın rızasının bir işareti olarak görmeye başladılar.”

    “suçlu olduğunuz kanıtlandığında dahi size ancak dört etik gerekçeye dayanarak zarar verilebilir: tazmin etme, karşılık verme, caydırma ve ıslah. birincisi, suçluyu verdiği zararı ortadan kaldırarak durumu eski haline getirmeye, bir anlamda işleri tekrar yoluna koymaya zorlamayı içerir. ıslah biraz nahoş bir süreçtir ama genç suçlulara verilen cezalar çoğunlukla ıslah amacı taşır. başkalarının aynı suçu işlemeden önce "iki kez" düşünmelerini sağlayan bir ceza da faydacı önlemler kapsamında haklı görülür. karşılık ilkesi ile yasalara uyan yurttaşların suçlulardan "intikam alma" arzusu giderilir.”

    “cezalarda bir beyzbol terimi olan "üçüncü vuruşta çıkarsın" türü basit suçların 3 kez işlenip çok ağır bir ceza alınması kamuoyunu tereddütte bırakır. e ama ceza vermesen bu sefer önünü de alamazsın, basit masit sürekli yapması sıkıntı.”

    “doğadaki nesnelerle ilgili sorunlar, yasal ehliyeti bulunmayan kişilerin yaşadığı sorunlarla aynı şekilde ele alınmalıdır. (örneğin ağaçlara, hayvanlara, çevreye; doğmamış bir çocuğa bakıldığı gibi bakılmalıdır.)”

    “kızını mı öldürecekler, 100 kişinin öleceği bir bombayı mı yapacaksın? faydacılar, sayı hesabına gidecekleri için irlandalı ev hanımının teröristlerin istediğini yapmaması gerektiğini düşünebilirler. diğer taraftan, ilkeler açısından bakacak olursak da bunu yapmamalıdır çünkü bombayı imal ederse çok kötü bir şey yapmış olacaktır; fakat bunu reddederse ve teröristler kızını öldürürse bu tamamen teröristlerin suçu olacaktır.”

    “kız kendisine yardım eden suçluyu ihbar etmeli mi? bir taraftan, baskı altında söz vermiş olsa da, verdiği sözü tutmak küçük kızın ahlaki görevidir. kant için durum gayet açıktır, suçluyu hiçbir şekilde teşhis etmemesi gerekir. (en nihayetinde o kadar kötü biri değil, küçük kızları öldürmüyor, yalnızca bombalama planlarına yardım ediyor.) fakat başkaları kızın gerçekte hukuka ve topluma karşı sorumlu olduğunu ve bu yüzden suçluyu teşhis etmesi gerektiğini söyleyebilir (senin "asıl" sadakatin kime?).”

    “etikte bir tür yakınlık faktörü pek çok konuda etkendir. david hume şöyle demiştir: "parmağım kesileceğine dünya yansın demek akla aykırı değildir."”
  • okuyorum ama cevirisinden pek memnun kalmadım açıkçası, fazla ozenilmemis gibi geldi bana...
  • martin cohen'in size 101 ikilem verip durumların değerlendirmesini okuyucuya bırakan kitabı. okuduğum an ya da bir iki gün bazı ikilemler üzerine düşünüyorum ama hiçbir zaman kendi düşüncemin karşıtı bir tez bulamamak biraz demotive edici. insan o kararı aldığında diğerlerinin nasıl düşüneceğini hangi yoldan hangi gerekçelerle gideceğini görmek istiyor. bu hâliyle sadece 'kendi ahlak kurallarınızı bulun ' minvalinde bir kitap.kitabın empoze ettiği ya da sağlam bir görüş belirttiği herhangi bir durum da yok. eğer ikilemleri tartışabilecek birisi yeşillendirirse okuması çok daha eğlenceli ve verimli olur diye düşünüyorum. şimdiden teşekkürler!
hesabın var mı? giriş yap