• vay arkadaş, nostalji parçalayacağım. üniversite zamanlarında, daha doğrusu ön genç yetişkinlik dönemlerinde çok içki içmenin kuuğl sayıldığı karanlık bir dönem vardır. ilk arkadaşlarınla tanışırsın, 3-5 muhabbetten sonra vay ben böyle içerim, vay ben şöyle içerime gelir sohbet erkeklerde. zaten kaç yaşıma geldim, şu erkek denen dümbüğün her yaşa özel bir sidik yarıştırma kalemi bulabilmesini yemin ederim hala anlamam. silgiden, pipi büyüklüğünden, uzağa işemeden, birlikte olduğun kadınlardan, bindiği arabadan, yaptığı hızdan, içtiği içkiye kadar her şeyi, farklı dönemlerde nasıl böyle yarıştırıyoruz anlamıyorum anasını satayım. neyse. aga sen zaten biliyorsun da ben yine de yazayım; 18 yaşında bebesin, içtiğin içki lisede gizli saklı 20 kişi içtiğiniz 3-5 bira, çok kafa kuzenin düğününde masanın altında vişne suyuna damlattığın 3 katre vodka. lakin diğer taraftan da yarışmak mecburiyetinde hissettiğinden erkekliğe de bok sürdürmüyorsun. ilk içki akşamında kapasiten belli olsa da, savaşmadan yenilmek korkaklara mahsustur. ve çan, her zaman düşüktür.

    üniversite zamanları, ben de tabii deli içiyorum. off, nasıl içiyorum. adeta tek göz odada fakirlik içinde geçmiş çocukluğumun derdini kederini içkiye boğmuşum da gelmişim. kara sevdaya düşmüşüm de vuslata ermemişim, çok sevmişim ama vermemişler öyle deli içiyo.. yok lan, ne gezer bende öyle dirayetli duruş. o zaman çok içki içmenin beni karizmatik yaptığını sanıyorum, çekici yaptığını sanıyorum, bu kadar -gerçi fallout oynadım geçen, bira içince +1 karizma veriyor-. hiç anlamıyorum yani kadınların neyden etkileneceğinden. gerçi kaç sene geçti, hayatın çemberinden geçtim, ne badireler atlattım, evlendim, hala anlamıyorum. hülasası böyle bir günün akşamı, kerahet vakti gelmiş, ben de arkadaşlarla buluştum bir yerde. kızlar var. hem içki içeceğiz, hem kızlar var. oğlum, kafada ne senaryolar dönüyor anlatamam. işte kız içki içecek, orada muhabbet edeceğiz, kızın tabii aklı çıkacak bana, karizma olsun, duruş olsun, ses tonu olsun, içkiye filan hakimiyet olsun, ekmek çıkacak. aman sabahlar olmasın. bunlar tabii bana mantıklı geliyor o zamanlar. gerçi şimdi düşününce hala mantıklı. akli melekesi yerinde kadının benimle ne işi olur amına koyim. düşününce hatun bile ayık kafayla evlenmediydi benle, tevekkeli değilmiş demek ki. şu anda adeta yasemin'in penceresi gibi oldu, gözlerim doldu lan. madem bu kadar samimi rüzgarlar esiyor, artık dayanamayıp soruyorum o halde; aga, sence ben yakışıklı mıyım? hehe. bu soru da var ya, nice koç yiğitlerin gençliğinin, tazeliğinin düşmanıdır, nice bahar kokulu düşün katilidir kimse bilmez. bir hikayede bu kadar dram yeteceğinden değinmeyeceğim ama bil ki rahmetli kemalettin tuğcu bu kadar çektirmedi kahramanlarına.

    aga, bira mira kemirmeye başladık. insanlarla tanışıyorum filan. ortam epey deli. yani düşün ki bulunduğum ortamda kız olması benim için ortamı iyi, 2 kız olması filan rüya yapıyor; burası epey, epey, epey, deli, iyi. erasmus ayaklarına bir sürü kız var. ya yok b'olum, bizimkisi dil pratiği yapmak, o yüzden yazdım erasmus'lu kızlar diye. ilahi seni. yoksa benim ne işim olur. hayret bi şey. millet böyle inceden inceden kendinden, toplumundan filan bahsederken ortam birden barış manço programına döndü. insanlar içkilerini tanıtıyor. onlar da görgüsüz. yok bu içkiyi bilmem ne yapmadan içemezmişsin, yok öbür içkinin şişesini götüne mi sokuyormuşsun ne yapıyormuşsun, geçmiş zaman, tam hatırlamıyorum. balkan, slav yörelerinden insanlar var. rakijalar, bilmem nere romları filan, gırla. bu kültürel zenginliğin gölgesindeki ben biçare de sadece biranın tadını biliyorum ha, efes, fıçı, o kadar. merak edip kolonyanın tadına bakmış değilim, bilmem. pavır rencırı, tıransformırsı daha iyi biliyorum. ya ne mütevazi olacağım; pavır rencırısı, tıransformırsı bayağı bayağı iyi biliyorum. aksi gibi onları da soran yok. lan neler anlatacağım soran olsa var ya, ohoo. diğer taraftan bi baktım arkadaşlarıma ki herkes slijvovika, absinthe, bilmem ne anlatıyor. biliyorlarsa da beni siksinler. o kadar da büyük konuştum. oscar wilde müptelasıymış malt viski'nin, tolstoy vodka'sız güne başlamazmış, absinthe yeşil peri gösterirmiş. "onun aslı peri değil, cindir. cin dediğin de ateştan yaratılmıştır güzel bayan, nas ve felak okuman lazım." diyesim geliyor, vazgeçiyorum. rahmetli babanemden öğrendim. nazara, ine, cine, şeytana, çok iyi gelir nas ile felak. bir de cinler besmele çekemiyorlar, çekseler var ya, dünyada giremeyecekleri delik, yapamayacakları şey yok. ıssıza işerken de "tü bismillah". bunlar önemli.

    sen zaten anladın da, yazayım ben. ilgimi kaybettim, dışa değil, içe hoş sohbetim; ortama epey yabancılaştım. kafamda gemiler, pavır rencırların yüz karası tony, optimus pıraym, nas duyunca ağlayan yeşil cinler filan var, elimde de bira. oğlum ben çapkınlık yapıyordum, ne ara buralara geldim lan yine. arada beni bi de sohbete katıyorlar, tabii diyorum, aynen kanka diyorum, babamın bir arkadaşı her yurtdışına çıkışında getirir, peder çok sever diyorum. yalandan ölen yok sonuçta. arada da içkilerden tadıyorum milletle. al, bu bulgar rakısı. kardeşim rakının bulgarı, türkü olmaz, hayırlısı olur. al, bu palinka. rahmetli dedem bayılır. al, bu vodka. oğlum benim sol elim niye bu kadar büyük lan? içiyorum. çünkü kızlar da içiyor. içiyorum. çünkü erkekliğe bok sürdürmemek lazım. ondan dolayı. başıma ne geldiyse bundan gelir zaten. sonra biri dedi ki shot yapalım. vodka shot. vodka zaten en iyi shot yapılır. gerisi amelilik, öyle diyorlar. tabii dedim ya, zaten ben bunu shot yapmadan içemem bile. başladık müdür vurmaya dan dan 6-7 salak. gavur diyarlarından kızlar da var grupta.

    yalan olmasın, 24-25 shot filan yaptık. işte ondan sonra yakınlaşmalar, kızların karınlarından shot yapmalar, fil.. hehe. yok lan yok, sakin ol. 2. shot'tan sonra ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok. tek bildiğim, tahminen ertesi gün, yatağımda, öğleden sonra uyandığım. eve nasıl gittim, nasıl yattım, akşam ne yaptım, yolda başıma bi şey geldi mi, hiçbir şey hatırlamıyorum. tertemiz. yerde, bildiğin parkenin üzerinde de bir arkadaşım yatıyor. üstümüz başımız giyinik çok şükür. gerçi oğlan uyandığında ne acayip akşam oldu dedi diye biraz tedirgin oldum, yalan yok, ama böbreğim filan da yerinde.

    hasılı, var böyle kızlar. yani en azından öyle tahmin ediyorum. milletin lokmasını, yudumunu sayacak değilim herhalde. misafirperverliğe sığmaz. o kadar insan kalkmış, dünyanın yolunu gelmiş, ben lokmalarını sayamam aga, kusura bakma. zaten aslında bana içki de pek dokunmaz ama işte o gün ekler yemiştim önden, şekerin alkolün kana karışımını biraz hızlandırması, o aralar moralimin bozuk olması, osmanlı'nın doğal sınırlarına ulaşması filan derken biraz etkilendim içkiden. yoksa, bizde, bu miktarda içkiyi, çocuklara ağlamasın diye verirler.
  • 13 birada bir erkek olarak üzülerek söylüyorum ki, sahip olduğum her şeyi (dikkatinizi çekerim her şeyi dedim) kaybedebilirdim..

    hatta düşündüm 8'den sonra fln da kendimi kaybederim.
  • her şey dahil otel birası içmiştir.
  • safra kesesinde veya vücudunun bir yerinde taş olabilir. doktora görünmesinde fayda var.

    daha önce kan tahlilimi gören bir doktor "alkolikmisin" diye sormuştu. meğer alkoliklerde ve vücudunda taş olanların kanında bir enzim varmış. bu enzim alkol yıkımı için de kullanılan bir şeymiş.

    sonrasında göğsümden 5 santimlik top kadar kemik tümörü çıktı, kaburgayla birlikte aldılar.

    hani 'küp gibi içiyorum, bir bok olmuyor' diye övünen arkadaşlar bir doktora görünse iyi olabilir. dışınızda olmayan bok içinizde olabilir.
  • gimli'nin karısı
  • 13 birayı ne kadar sürede içtiğini merak ettiren kızdır. mesela 1 ayda 13 bira içiyorsa çok fazla dokunmaz. 1 saatte 3 bira içip dağıtabilir, evet.
  • sarhoş olmaz. doğrudur. çünkü sarhoş olabilmek için öncelikle canlı olmak gerekir.
  • alkol dehidrojenaz enzimi yüksek olan insan evladıdır. bir şeyi de cinsiyetçileştirmeyin be.
  • şimdi size bir olay anlatayım. yıl 2002. restoran cafe bar arası bir yer vardı yaşadığım şehirde. yazın boş durmaktan bunaldığım bir dönemde oranın şeflerinden olan eniştem bara yardımcı olmam için beni çağırdı. 1.5 ay orada çalıştım. bir gün saat akşam 7 civarlarında bir kadın geldi. içeri oturdu. bir birahi söyledi. tek başına bunu bitirdi. bir tane daha söyledi. nasıl içtiğini anlayamasakta onu da bitirdi. sonra bir kız arkadaşı geldi. bir tane daha söylediler. onu da içtiler. sonra ilk gelen kadının ayrıldığı erkek arkadaşı geldi. meğerse kederliymiş o an anladık. hep birlikte bir tane daha söylediler. onu da içtiler. bunlar bizimle taşak geçiyorlar dedik bir tane de biz ikram olarak gönderdik. o arada ikinci gelen kızın erkek arkadaşı geldi. onu da içtiler. üstüne biraver istediler. biz artık ağzımı açık , alkışlar eşliğinde onu da gönderdik ve onu da bitirip masadan kalktılar.

    not : bu olayı 4 garson 3 komi ve 2 bar çalışanı dahil olmak üzere 2'de restoran sahibi ağzımız açık şekilde izledik. bu süreçte 3 büyük boy patates tabağı ve 5 - 6 kase çerez yediler o da ayrı bir mesele.

    yani demem şu ki kimsenin tipine bakıp aldanmayın. içinden canavar çıkabiliyor.
  • lisedeyim.
    o zamanlar en yakın arkadaşım olan şimdi yıllardır hiç haber almadığım, görüşmediğim bir arkadaşımla kısa film çekmişiz. filmi bitirmeyi kutluyoruz.
    hadi ben ısmarlıyorum, bu da benden, bu da benden diye diye sanıyorum 12şer bira içtik. 16 yaşında ve çok salağım.
    ilk ciddi sarhoşluğum. allahtan yolda kusuyorum. yürürken bir başka arkadaşa rastlıyoruz, bizi oturtup kahve içiriyor. merdivenlerden dörder beşer iniyorum. midem çok kötü, dünya midemde dönüyor.
    o halde otobüse binip eve gidiyorum.
    annem halimi görünce temmuz sıcağında böyle çok içtim diye çıldırıyor ama o azarlarken uyuyakalıyorum.
    ertesi sabah farkediyoruz kısa filmin kasetlerinin olduğu poşet kayıp.
    yıllardır hep çok içerim ama pek sarhoş olmam. işte bu da 12 bira ile ilk ve en kötü sarhoşluğumdur.
    bi de tekila hikayem var üzerinize afiyet, başka zaman anlatırım.

    kıssadan hisse; 13 bira içtiyse sarhoş olmuştur. sarhoş değilse o bira alkolsüzdür.
hesabın var mı? giriş yap