• sayin devletimizin fransizlarin yaninda mi yoksa vergisini ve oyunu somurdugu iscilerin mi yaninda olacagini gorecegimiz direnis.
  • kendisi yeterince umutlandırmışken, sınıf kardeşleri tarafından başka fabrikalarda da destek bulması ve reno işçilerinin sendikalara gerekli cevabı verip, "işçi kurulları oluşturduklarını" açıklamaları da ayrıca umutlandırmış ve coşturmuştur. işçi kurulu ne demektir, "sovyet" değil mi?

    ve işçi sınıfı, işçi sınıfı denmesinin sebebi daha net anlaşılabiliyor mu, en azından böyle zamanlarda? sen sokakları istediğin kadar coştur, makineleri çalıştırmayan, kontağı kapatan işçiler olmadan asla yeterli bir olgunluk sağlayamıyorsun, ne kadar istesen de. bu yüzden, devrim dediğin anca işçiyle, en azından işçinin de greve giderek verdiği bir destekle gelebiliyor. çünkü sömürü düzeni ancak o şekilde atıl hale geliyor, sistem en can alıcı yerlerinden sarsılmaya başlıyor. bu yüzden, gezi parkı'na sahip çıkıldığından da fazla grevlere sahip çıkılmalıdır.

    bir düdükten daha işlevsiz hale gelmiş sendikalar da belki biraz hiza alırlar bu onurlu hareketlerden. hâlâ bir genel grev kararı alınmaması, kronikleşmiş korkaklığın fotoğrafıdır olsa olsa.
  • oyak renault, renault’nun dünyadaki 30 küsür fabrikasından birisidir.

    ancak bu fabrikalar arasında renault’nun göz bebeklerinden. en fazla üretim yapılan, en fazla kar sağlanan fabkilarının başında geliyor. bu bağlamda renault fransa’daki fabrikalarından çoğu modeli buraya kaydırdı. megane, clio gibi.

    bu başarıda, kalifiye ve donanımlı, işi sahiplenen iş gücünün etkisi çok büyük. oyak-renault 1969 yılında kuruldu ve yaklaşık 50 yıldır araba üretmekte. dolayısıyla işçileri çok kalifiye ve donanımlı. öyle ki burda çalışan tecrübeli işçilerin ve mühendislerin %50’sini transfer etseniz, yerli arabayı bu bilgi birikimiyle sıfırdan çok rahat üretebilirsiniz.

    artı olarak türk işçisi sahiplenici ve özverili. örneğin batı avrupa’daki renault fabrikalarında işçiler 1 dakika bile mesaiye kalmaz iken, en ufak hak ihlallerinde büyük grevler yapar iken, bizim işçilerimiz gerekirse, işi bitsin, kendine laf gelmesin diye meailere kalır, makineleri kendi çocukları gibi sahiplenirler, kendilerinden daha fazla çalıştıkları makinelere ve tezgahlara bakarlar.

    renault’nun türkiyedeki bu fabrika için yatırımı milyar euro’ları geçmektedir. ve tüm renault fabrikalarına kıyasla, en kalifiye ancak ucuz iş gücü bu fabrikadadır. her ne kadar, oyak-renault bursa’daki en iyi maaşı veren fabrika olsa da, örneğin, oyak – renault’daki türk işçisi, renault’nun fransa fabrikasındaki aynı işi yapan işçinin en az 4’te 1’i kadar maaş alabilmektedir.

    bu direnişin sonucuna fransa merkezdeki yönetim karar verecektir.

    birkaç yıl önce, renault’nun romanya’daki fabrikası dacia işçileri benzer bir şekilde direnmişler, ve maaşlarını yaklaşık iki katına çıkarmışlardı.

    tüm bu sebepler dolayısıyla, renault merkez, türkiye’deki yatırımı başka bir yere kaydırmayı, ve tüm kalifiye işçileri toptan işten çıkarmayı göze alamaz.
    zira, oyak-renault yaklaşık olarak, dakikada 1 araba üretmektedir, bir dakikalık bir duruş, fabrikanın 1 araba zarar etmesi demektir. binlerce kalifiye işçinin yerine, aynı donanımda işçi bulması, renault için yıllar demektir.

    ancak burda işçilerin duruşu önemlidir. direniş bittiğinde, mutlaka elebaşları cezalandırılmak istenecektir. ancak tüm işçiler birlik olup, “ben zammımı aldım, elebaşı kovulursa kovulsun” demez ise, bir işçinin bile bu direniş yüzenden kovulmasına, tüm işçiler ortak tepki verirse, birlik olup, bunu hissettirirlerse kazanırlar.

    türkiye’nin bu tarz işçi hak arayışlarına ihtiyacı vardır. avrupa’da bu çok normaldir, ve global şirketler bunlara alışıktır. türkiye’ye yatırım geliyor diye seviniyoruz, ancak bu yatırım ucuz iş gücümüzü sömürmek için de olmamalıdır.

    oyak renault türkiye’deki çalışabilinecek en iyi, en iyi özlük haklarını sağlayan, ve en iyi maaş veren şirketlerden biridir, ve bu anlamda, onu örnek alan çoğu şirket de maaşlarını yükseltmek zorunda kalmıştır. ancak kötünün iyisidir, çünkü türkiye'de haklar ve maaşlar avrupa'nın oldukça gerisindedir, ve yükseltilmelidir.

    oyak renault işçileriyle bir bütündür. işçi olmadan üretim olamaz. umarım bu direşle de oyak renault maaşların artması ve hakların genişletilmesi anlamında, yine türk sanayisine örnek ve öncü olacaktır. oyak-renault işçisi de, bu direnişle haklarını alarak, uyuyan işçi sınıfına güzel bir örnek olacaktır. belki bu sayede, ucuz iş gücümüzü sömüren başka fabrikalar, atacakları adımları bir kez daha düşünmek zorunda kalırlar.
  • her nerede ve ne şekilde olursa olsun, emeğinden aldığı güçle, onuru ile direnen tüm emekçi kardeşlerime, ağabeylerime ve ablalarıma selam olsun.

    şimdiden elde ettiler kazanımlarını, en azından gelecek nesiller adına. hak ettiklerini, tam karşılığı ile almalarını umut ederim.
  • birkaç aydır kıpırtıları olmasına rağmen medyaya pek yansımayan, yeni yeni sesleri duyulmaya başlanıp şiddeti artan grevdir. eğer bu grev bilinçli bir şekilde gerçekleştirilir ve yayılırsa çok etkili olacağını düşünüyorum. ben de bir işçi çocuğu olarak sonuna kadar destek verir, gerekirse femen kızları gibi memintolarımı açarım. kendi annem ve babam işçiydi ve neler çektiklerini çok iyi bilirim. üç beş kuruş uğruna insanlara modern köle muamelesi yapan zihniyetin yerin dibine girmesi gerekiyor artık. bursa'da işçilerin en büyük problemi kendi güçlerinin farkına varamamasıydı sanırım ve işte bugün o zihniyetten kurtulup bir şeylerin farkına varmanın ilk günü olmalı. insanlar hala 8 saat çalışıp asgari ücret almanın normal bir şey olduğunu düşünüyor. bunun da yanında, zorunlu mesai olduğunda "allah'a şükür iş var da çalışıyoruz, ya işimiz olmasa ne yapardık?" gibi düşüncelere sahipler. böyle düşünen insanları köle gibi çalıştırmak patronlar için çocuk oyuncağı. hele ki suriyeliler de ülkeye akın etmiş ve türk işçilerden katbekat ucuza, sigortasız çalışıyorken... biraz baskı yapılıp bilinçli olunduğunda maaşlara zam yapılması ve işçi haklarının geliştirilmesi oldukça kolay. ipler her zaman işçinin elinde. bosch'ta çalışan biri sallıyorum 2 bin lira alıyorken diğer türk metal sendikasına bağlı fabrikalarda çalışanların maaşları bin lira ise ortalığın karışması, üretimin durması gayet normal. çünkü bunun düzelmemesi demek patronların ceplerini biraz daha doldurmak demek, bunun da yanında işçinin alın terini yok saymak demek. tüm bunlar için geç bile kalındı aslında. bursa'da üretim dursa erzurum'da kar yağar, rize'de üşürsün.

    (bkz: venceremos)
  • emek sermayenin kölesi değildir. alin teri makina yağıyla kıyaslayanlara ezdirmeyin kendinizi
  • montaj bantlarını durdurdular, tedarikçiler ve alt tedarikçi firmalarda çalışan işçilerin dörtgözle izledigi direniş. ne oldu ıso/ts 16949 iç müşteri memnuniyetine???? oyle formaliteden anketlere benzemiyor dimi gerçekler....12 yıl otomotiv metal sektöründe çalıştım, işçiler sahip oldukları gücü farketsinler diye çabaladım umut ettim. yeniden umut oldunuz lan bize, çok yaşayın....
  • "küçük bir kıvılcım, yangına sebep olur." *
  • an itibari ile tofaş fabrikası çalışanlarının da destek verdiği, giriş kapısı önünde toplandıkları oluşum
hesabın var mı? giriş yap