*

  • ege ezgilerini andıran çok güzel bir giresun türküsü.

    (bkz: sözlerini de copy paste edeyim tam olsun)

    çatak altından çıktık da çıktık voltaya
    acemi balıklar aman da gelmez oltaya
    urum güzelini aldık da aldık ortaya
    ateşlere yansın ah o zalım giresun
    inip de çatak altına dayıları göresin

    elindedir elinde gaması var belinde
    ben o yare vuruldum giresun'un içinde

    çatak altında sıra da sıra kayıklar
    deniz dalgalandı suda oynar balıklar
    rejinin katibi bizi de bizi ayıplar
    ateşlere yansın ah o zalım giresun
    inip de çatak altına dayıları göresin
  • ne kadar güzel olduğunu göstermek için hüseyin turan'ı bekleyen türkü.

    onun sesinden kat be kat olacaktır.
  • sami sarıgül yorumu enfestir efendim.
  • ihsan eş yorumu da dinlenesidir efem. burdan
  • giresun için çal projesinin ilk eseridir.

    https://youtu.be/le-z09lr2bm

    yalnız türkünün adının çatak altı mı çatlak altı mı olduğu konusunda sanırım fikir birliği yok henüz.
  • çok güzel bir türkü, dinlemelere doyamıyor insan.
  • yöreyle uyuşmayan muhtemelen ege ezgileri üzerine bestelenen türkü.güzel mi güzel ama dinleyince aklınıza ege gelir.bi sıkıntı var!
  • hakikaten ege türkülerini andıran giresun türküsüdür.

    ateşlerde yanasın ah güzel giresun
  • asıl adı çatlak altı dır. çünkü türküdeki olaylar deniz kıyısındaki çatlak bir kayanın altında geçmektedir.
    hikayesi şöyle:
    zamanın evvelinde kerasus’ tan kerasunde ve giresun olarak tescillenme yıllarında bu şehirde rumlar ile birlikte yaşamışlığımız, sokak komşuluğu yaptığımız ayni ile vaki bir takım tarih gerçeğidir.
    o dönemin ehlikeyf, ekâbir eşraf-ları taşbaşı’nda yer ve içerlerken gençlerde gerek saygıdan gerek ise o zamanın ekonomik durumların-dan rakısın, birasını veya şarabını alıp deniz kıyısına inerlerdi.
    ortam da hem kimselere görün-memek hem kıyıdan balık avlayarak içkilerini içip hoş vakit geçirmekti.
    işte çatlak altı denilen yer gemiler çekeği’nde eski bodimeli ile hacı hüseyin kavşağı arasında kalan birazda zula tabir edilen ortadan çatlak ve düzgünce bir kayalıktı.
    şarabını alan gençler çatlak altına inerler denizde usta kayıkçılar balık kovalarken bizimkiler kıyıda bir yandan içerler bir yandan da oltalarını denize sallarlardı.
    çapkın türk gençleri zaman zaman hafif meşrep rum kızlarını da alıp çatlak altına gelir ve hem çalar hem söyler hem de kızları ortada oynatırlardı.
    sakin denizden değil de hafif çalkantılı denizde balık bol olacağından dalgalı deniz havası her zaman tercih nedeni idi.
    zaman ilerledikçe kafalar yavaş yavaş çakır keyif olup tedbirler elden bırakılıp başlarlardı oyna-maya.
    o zamanlarda hacı hüseyin camii’nin kavşağında bir dönem fındık fabrikası olarak çalışmış tekel tütün deposu vardı. müdürü reji isimli bir rum ve katibi olan hanımı da çok tutucu biri olduğu bilindiğin-den ona görünmemek için gençler çok imtina eder ve sakınırlardı. (reji’nin katibi görürse bizi ayıplar)
    yavaş yavaş kafalar iyice güzel-leşir ve aşık gençler isyanları oyna-maya başlardı. (ateşlerde yansın ha bu yalan giresun)
    belinde kaması, abazıpka pan-tolon, çorap çizme, mahalli kıyafet-leri de türküde geçmektedir.
    hastane önünde ve giresun merkezdeki sevgililer türkünün nakaratı ile son bulur.
hesabın var mı? giriş yap