• süt ve süt ürünleri üreten\satan bir firma.
  • fabrikası yanılmıyorsam istanbul- çatalcada. eskiden daha bol bi bulunurdu bakkallarda. şimdi logo falan değiştirdiler. çok nadiren süthanelerde bulunabilir.
  • esas holding'in iştirakinin ürünüdür.
  • sek yoğurtla birlikte 10 - 15 yıl öncesine kadar her yerde bulunan sonradan gittikçe azalmaya başlayan, şimdilerde yeniden hem yoğurdu hem ayranı rahatlıkla bulunulabilen marka. kesinlikle türkiye'de gelmiş geçmiş en iyi yoğurtları yapmışlar / yapmaktalar. eskiden kullandığı yeşil, mavi ağırlıklı, koyun sürüsü otlatan çoban resimli logosunu terk etmiş, bu anlamda lezzet olarak değilse de ambalaj olarak kendine ihanet etmiştir aslında. gazozda çamlıca ne ise yoğurtta çoban da odur. ayranı ekşi sevmeyen biri olarak hafif ekşili ayranlarının da ayrı güzel olduğunu söyleyebilirim -sanki çoban'da hissem var anasınısatiiim.-
  • sol frame'de görmemle zamanda küçük bir yolculuk yapmama neden olan yoğurt markasıdır.
    70'lerin tam neresine denk geldiğini şu anda bilemeyeceğim ama 4-5, en fazla 6 yaşında olmalıyım. annem her öğleden sonra elime madeni bir 50 kuruş tutuşturur (kızlı para), bakkala beş yüz gramlık yoğurt almaya gönderirdi. sokağımızda, her ikisi de evimizin görüş alanında olan aşağıki bakkal ve yukarki bakkal olmak üzere iki bakkal vardı. ben nedense yukarki bakkalı sever, oraya giderdim. evin dışından birileriyle, bağımsız olarak ilk iletişime geçme denemelerimdi, kendimi büyük bir iş yapıyor sanıyordum. elimde yumuşak plastikten yoğurt kasesiyle kurumlana kurumlana eve bir dönüşüm vardı... hiç unutmam, annem de balkondan bana bakıp bakıp gururlanırdı.
    yalnız bir seferinde eve varmama yirmi metre kala ayağım bir taşa takılıp yoğurtla birlikte yere kapaklanıvermeyeyim mi? çenem, dizlerim kan içindeydi. kase ezilmiş, yoğurt ise elbiseme ve etrafa fışkırmıştı, ben ise acıdan mı, şaşkınlıktan mı bilemediğim bir nedenden ağlıyordum. aslında sürekli düşen bir çocuk olduğumdan bu acı cinsine alışkındım, ama o şaşkınlığı bugün bile hissedebiliyorum. o plastik kasenin nasıl o kadar yumuşak olabildiğine şaşıyordum mesela... sonra üzerime aldığım ve o güne kadar başarıyla yerine getirdiğim önemli görevimde o gün nasıl başarısız olduğuma şaşırıyordum... ve en kötüsü, utanıyordum. en çok yoğurda ağlıyordum. annem üzülme kızım, yenisini alırız dediğinde içime su serpilmiyordu, o kadar basit değildi, olamazdı bir kere, her şeyden önce ritüelim kesintiye uğramıştı, tören ciddiyeti bozulmuştu. anlatamam, çok kötüydü.
    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  • çocukluk sembollerimden bir diğeri.

    (bkz: bir yoğurdu özlemek)
  • doğallığın merkezi olması nedeni ile güzeldir, çobandan yoğurt diye pazarda gördüklerinizin yarısı hileli, doğal süt ve yoğurt hatta en başta kaymak sıcakta hemen ekşirler. bu ürünler güvenilir kişilerden özel siparişle alınıp sabahın erken saatlerinde teslim alınmadıktan sonra kesinlikle düşük kaliteli biçimde elde edilir. yada hilelisi!
hesabın var mı? giriş yap