• eğitim psiklojisi ve öğrenme psikolojisinin dayandığı kuramlardır. "insan nasıl öğrenir" sorusuna farklı kuramcıların verdiği yanıtlardan oluşmaktadır. davranışçı öğrenme, bilişsel öğrenme ve sosyal öğrenme kuramları bunlardan başlıcalarıdır.
  • öğrendiğim her kuramcıdan sonra bunun da adı muhtemel bir içki adı diye beni düşündüren ömrümü yemekte ve yiyecek olan konular bütünüdür.
    (bkz: vygotsky)
    (bkz: bruner)
    (bkz: gagne)
    (bkz: miller)
    (bkz: piaget)
    (bkz: bandura)
    (bkz: chomsky)
    (bkz: eric ericson)
    (bkz: kohlberg)
    (bkz: alfred adler)
    (bkz: horney)
    (bkz: watson)
    (bkz: guthrie)
    (bkz: thorndike)
    (bkz: pavlov) ve daha niceleri...
  • her insan davranışını açıklayan, bu anlamda karanlıkta kalan hiç bir nokta bırakmayan kuramlardırç bunları bildiğinizde bir insanın aslında refleksler dışındaki her davranışı öğrenerek yaptığını, neden yaptığını ve nasıl öğrendiğini bilir, insan davranışlarına zihninizde açıklık getirebilirsiniz.
  • lanet olsun. biz ingilizce öğretmeni adaylarının o lanet olası yeni tür kpss saçmalığında korkulu rüyası olacaktır bunlar. tamam, psikolojik temellere dayandığından okuması, incelemesi eğlencelidir (ilgilenene), fakat bu alışveriş listesi gibi sıralanmış adamların kuramlarını böyle sıralı, peşpeşe çalışınca hepsi çorba oluyor. lanet olsun.
  • insanın düşünürken ve karar verirken kendine çizdiği yolu anlamak, bilinçli ve bilinçsiz tepkilerinizin/düşüncelerinizin derinine inmek için son derece aydınlatıcı kuramlar. zira herkesin kendi düşünsel çizgisi veya genel bir davranış çizgisi vardır ki bu da öğrenimlerden kaynaklanır. kendini keşfetmek isteyen biri zevkle de ilgilenir.
  • platon'un öğrenme-öğretme düşünceleri büyük tartışmalara yol açar. öğrenme problemlerine ilişkin çözüm önerilerinin bazı kısımları modern okuyucuya gerçeklerden uzak görünse de sonsuz döngüden kurtulmak için benimsediği ilke halen kullanılmaktadır: bilgi doğuştandır, doğan kişinin zihninde bir yerdedir.

    platon, en ünlü eseri olan devlet'in sonuna, bir savaşta öldürülen ancak ölü gözüktüğü süre zarfında ruhuna neler olduğunu anlatmak için iki hafta sonra dirilen genç asker er'in maceralarını anlatan mitolojik bir öykü eklemiştir. er, gerçekten ölenlerin ruhları ile birlikte sonsuz gerçeklik ülkesini temaşa etmiş, bu temaşa vesilesiyle hakikate ulaşmıştır. platon'a göre öğrenme süreci, ruhun zaten gördüğü ve elde ettiği gerçekliğin anımsanmasına dayanmaktadır. kuramı, bazı insanların neden diğerlerine kıyasla daha fazla veya daha kolay öğrenebildiklerini de açıklamaktadır. platon'a göre öğretim, basitçe bu anımsama sürecine yardım etmektir.

    menon'daki başka bir diyalog da daha önce hiç geometri dersi görmemiş köle bir çocuğa, pisagor teoremine benzer bir teoremi kendisinin bulabilmesi için çeşitli sorular sorduğu bir pasaj yer almaktadır. buradaki nükte, 'er miti'ndekiyle aynıdır; köle çocuk kendisi için öğrenilmesi imkansız olan bir şeyi, tamamen cahili olduğu bir konuyu öğrenmiştir. ancak gerçekte ise her zaman kendi ruhunda -veya zihninde- mevcut olan bir şeyi anımsamıştır. platon'a göre , bir kişi belirli bir şeyi önceden bilmiyorsa , onu şu anda öğrenemez...

    platon'un öğrenmeye ilişkin görüşlerinde önceki bazı yazarların kesinlikle karşı çıktıkları başka bir husus daha vardır. buna göre, platon öğrenmeye, algılayıcı ruh veya zihin üzerinde izlenim bırakılan pasif bir süreç olarak bakmaktadır. platon, girişinden en uzaktaki duvara bakabilecek biçimde mağaraya zincirlenmiş bir mahkumla ilgili başka bir öykü daha anlatmaktadır (bkz: mağara alegorisi).

    insanlar, mağaranın dışında, kafalarının üzerinde çeşitli nesneler tutarak geçmektedir; mahkum ise sadece söz konusu nesnelerin duvardaki gölgelerini görebilmektedir. mahkumun kendi mağara dünyasında öğrendikleri, gerçekliğin bilgisi ile karıştırılan, bu gölgeler hakkındadır. ancak serbest bırakılırsa veya geri dönmesine izin verilirse gerçekliği görebilecek ve gerçek bilgiyi elde edebilecektir yani öğrenebilecektir. platon, kendilerini bilgili gören pek çok kişinin aslında yanıldığının altını çizmektedir. görünümü gerçeklikle karıştırmaktadırlar.

    bu metafora göre öğretme, insanları cehaletin zincirlerinden kurtarma sürecidir ancak öğrenimin pasif olduğu da açıktır: öğretme, 'dönme' ve zihnin açık bir biçimde olanları görmesine izin verme işidir. başka yerlerde bu konunun açık bir biçimde olanları görmesine izin verme işidir. başka yerlerde bu konunun nelerle ilişkili olduğunu platon'un en çok soyut akıl yürütmeye değer verdiği aşikardır: mantıksal ve matematiksel olarak daha açık bir ifadeyle, mantık kurmak üzere eğitilmiş bir kişi cehalet mağarasından kaçabilir ve zihnini kullanarak hakikati görebilir. hakikatın görülmesi de bir tür görmedir.

    platon'un 'öğrenme nasıl mümkün oluyor??' sorusuna verdiği genel yanıtın kabul edilemeyeceği açıktır. eğer insanlar sadece daha önceki bilgilerine dayanarak öğreniyorlarsa, ruhun bu bilgileri önceden gözlem yoluyla edindiğini söylemek çözüm getirmeyecektir. ruh daha önce bilmediği bir şeyi gözlemleyerek nasıl öğrenebilir?

    hala daha sonsuz döngünün içinde olduğumuz kesin; peki ama ilk bilgi nereden geldi?
hesabın var mı? giriş yap