13 entry daha
  • eleştirmek, hayatta, eleştirdiğini bokladığını seçmek demektir. daha doğrusu bokladığını seçmekle sonuçlanır. boklamak dolaylı bir önsezidir. devam o zaman*.

    önsezili diye anlatacağım kadının kaynı 22.5 yıl önce bir yanarak-ölüme oh olsun demiş, karşı çıkan gelinlerinin de üstüne yürümüş. aileler zaman içinde görüşmez olmuş. küslük bile olmadan. yalnız, kırgınlığım kızgınlığımdan tehlikeli diyor gelin, kırgın duruyormuş. korkunç ölümden 3 ay kadar önce bir düşünü oğluyla paylaşmış, amcanla yengenlerin evini kalabalık gördüm diye. aklına gelen ise kaynanasının ölümü/hastalığı olabileceğiydi.

    sonra kayınbirader yanarak ölmüş. insanlar bazen sevdiğinden değil dehşete kapıldığından toplanıyor diyor. o ciddi bir üzüntü duymamış, ilk aklına onu kıran durum gelmiş. annesi beddua etti sanıyor, bedduası yokmuş. oğullar arasında kayırma olduğundan, kaynana bunun kocası ölür, sonra onun malı ve kaynın malları gelinine paylaştırılır diye korktuğundan kocasına hibe baskıları yaparmış. o da dua etmiş, kaynanamın böyle bir yazgısı varsa o benimkinin ölümü olmasın diye. bir yerde dilekler birleşiyor, benimle ilgili miras kaptırma korkusunu yaşamasın. annesi bunu da biliyor ve beddua sayıyormuş. bir de, kaynı herkesleri seviyordu, herkesi çok çok üzdü de bir onu mu sevmiyordu diye aklı karışır gibi olmuş. o ölse kaynının iyi oldu, bir pislik eksildi diyeceğinden aşağı yukarı emin.

    onun ölüm korkusunu, paniklerini artırması, kaşıması da gidenin hediyesi olmuş. asıl kendime öfkeliyim, yaşananlar değişmeyeceğinden ömür boyu affetmeyişim de sürer demesi gidenle belki en uyarıcı, en düşündürücü benzerliği. yaşananlar değişmeyince özceza da değişmeden kalmak zorunda mı? olduğu gibi kabul veya telafi yolları açılmazsa ölenden farkı yalnızca nefes alıyor oluşu olacak.

    burada tabii sezen iki kişi, hatta üç kişi. kayın kendi ölümünü sezmiş de önünü alamamış olabilir. veya gelinin habercisi ve yorumcusu olabileceği şekilde ölüm sebeplerini yığmaya, kendi ölümünü biriktirmeye dalmış olabilir. önceki yanarak ölüme tepkisi yanacak olan kendinde ve hiddeti sırasında yanmış hisseden gelinde ikili mim koyma etkisi olabilir. sonraki rüya filan da sezginin bu tarafta devamı. üçüncü sezgili kişi ise kaynana. onun sezgi yorumu veya katlanımı zayıf. belirtileri kalp/ruh tarafı zayıf olduğundan yanlış yorumluyor. geleceği bilmeden de yanlış yorumluyor yorumunu daha erken yapabilirdik. sağdan beklerken kaynanaanne kroşeyi soldan yemiş.

    sıra geldi dayımın sezgisine. adaş dayım genç bir babayken ölmüştü. ölümü birden ve çok hızlı olmuş. anneannesinin ölümü daha doğrusu gömülüşü günü, mezarı kazılık görmüş. birden mezarın içine zıplamış, toprağı alıp alıp koklamaya başlamış. "bu ne güzel toprak böyle, burcu burcu kokuyor. ninemi gömmeyecek olursanız burayı bana ayırın, ben yatarım." toprak öyle kokar mı hiç diyorlar, hem sen pardılı adamsın, o mezara sığmazsın. bu konuşma aşağı yukarı saat 3-5 gibi olduysa, motorsikletine öbür dayımla atlayıp karabel denilen mevkide bir kamyonun altında kalıp parçalanarak ölümü gece 11 gibi. ertesi gün de onu mezara, adeta parçalarını toplayarak gömüyorlar. öbür dayım sonunda ameliyatlar, doktorlar ile, yaralı ve bir bacağı kısa kalmak üzere kurtuldu. dayımın ölümü ve sezgisine yorumum, ölümün çok yaklaştığını bilmeden anlaması, bunu olduğu gibi kabul etmesi, ölüme koşuşu hatta. ölümle uzlaşmış olduğundan, ölüm anı acılı ve parçalanmalı olsa bile yaşamı artık eksikleriyle birlikte tamam bir yaşam, çırpınma yok; biz özleyeceğiz, çocukları yetimlik çekecekler ama onaylı, rızalı ölüme saygı uygun oluyor.

    bir başka sezgi/önsezi durumu. bunlar kanıtlama biçiminde taş gibi bir yapıya dönüştürülemez. ne zaman kimin, neye önsezisi olacağını öngöremeyiz. sadece burçlardan su grubu burçlar önsezilidir, önseziye yatkındır diye genelleme sunabilirim. bu başka burçlardan bireylerin önsezisine engel olamaz. bir kadından, anneden söz ediliyor. kadıncağız 2007'de 16 yaşındaki ufak oğlu kadir gecesinin gündüzü, devrilen traktörün altında kalarak ölmesinden üç gün önce yas tutmaya* bilmeden başlamış. güzün ekim zamanları, 'dökülüyorum, etim ayrılıyor, şıpır şıpır gözümden yaş akıyor*,' diyormuş. bu olacağı oldurma değil, kendi başına getirme değil. bilmeden olacağın farkına varma. birazcık bilse, anlasa hiç o yola gönderir miydi?

    edebiyatta önsezi/sezgi için favorim veya ilk aklıma gelen clea (lawrence durrell)

    "ne var ki, geleceği bazen farkına varmadan içimizde taşırız, yalan zannettiğimiz sözlerimiz, yakın gelecekteki bir gerçekliği* tasvir eder." marcel proust - sodome et gomorrhe (kayıp zamanın izinde s.1591)

    (bkz: geleceği görmek), geleceği bilmek mümkün müdür
    (bkz: sezgi/@ibisile), sezi, altıncı his
    (bkz: önsezmek)
    (bkz: kehanet)
    (bkz: lucid dreaming)
    (bkz: durugörü), duruişiti
    (bkz: malum olmak/@ibisile)
    (bkz: öleceğini bilmek/@ibisile)
    (bkz: ölümü kabullenmek/@ibisile)
    (bkz: ümmühan/@ibisile)
    (bkz: gelecekten haber veren rüyalar)
    (bkz: önsezileri kuvvetli insan ve deneyimleri)
    (bkz: deprem/@vanzant)
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap