• (bkz: unholdings)

    (bkz: türkiye'nin gıda güvencesi'ni kaybetmesi)

    (bkz: gıda güvencesi)
    maalesef tüm uyarılarımıza rağmen, akp hükümetleri eliyle ülkemizin ve gelecek nesillerimizin gıda güvencesi yok edilmiştir.
    dünyada gıda fiyatları her geçen gün azalma trendine girmişken, neden türkiye'de gıda fiyatları fahiş biçimde artmaktadır?
    neden hükümet buna engel olmamaktadır?

    niçin 20 sene önce birkaç tropikal ürün dışında, ve çok büyük kuraklık ve sel olmadığı sürece neredeyse tüm tarımsal-hayvansal ürünlerini (sebze, meyve, hububat,tahıl, et, süt, yumurta) üretebilen bir ülke olan türkiye bugün,
    kuru incir, fındık, kuru kayısı, tavuk, yumurta ve birkaç ürün dışında hemen her tarımsal-hayvansal ürünü ithal etmektedir?
    iklim, toprak koşulları-toprak yüz ölçümü, su kaynakları ile hemen her tarımsal-hayvansal ürünü yetiştirmeye müsait, 4 mevsim tarımsal üretim yapabilecek bu verimli topraklar ithalat tiryakisi olmuştur?

    neden yerel tohumlarımız yok edilmiş, çiftçimiz, hayvancımız topraklarından koparak metropollerde asgari ücrete razı duruma getirilmiştir?

    neden tohum, kimyasal gübre, tarımsal ilaç, hayvansal yem neredeyse %90 oranında ithalattır? neden türk halkı, döviz artışları nedeniyle, saydığım ürünlere gelen zamlardan ötürü üretimi bırakma noktasına gelmiştir?

    neden iklim ve toprak koşulları açısından türkiye ile karşılaştırılamayacak hollanda neredeyse 100 milyar dolarlık tarımsal ihracat yaparken, türkiye 20 milyar dolardan fazla tarımsal-hayvansal ürün ithal etmektedir?

    neden tarım bakanlığı'na tarım ile hiç ilgisi olmayan insanlar getirilmektedir?
    -fakıbaba gibi tıp doktoru olan bir isim
    kendisi antep fıstığı yoksa, ithal ederiz diyebilecek kadar, türkiye'de hayvancılığı bitirip, karkas et ithalata şampiyonu olabilecek kadar öngörülü bir isimdir.
    -bekir pakdemirli gibi, daha çnce mccain foods gibi küresel bir gıda firmasının türkiye yöneticiliği'ni yapmış işletme mezunu bir isim,
    - kendisi saman bile ithal ediyoruz eleştirisine, paramız var ki ithal ediyoruz diyecek kadar pervasız, küresel gıda şirketlerinin hakkını, gariban vatandaştan üstün tutacak kadar millidir.

    neden akp içinde, mecliste, tarım ve gıda bakanlığı içerisinde, küresel gıda, gübre, tarım ilacı şirketleri bu kadar etkilidir. neden mecliste kabzımal lobileri, gariban lobilerinden üstündür?

    neden türk tarımı bitme noktasına getirilmiş, tarımsal üretim-hayvancılık yapan nadir sayıdaki çiftçi zarar etmekte ve bir daha üretim yapmayacağım demektedir?

    şimdi gelelim mevcut duruma,
    devletin resmi kurumu tüik'in verilerine göre:
    *toplanan inek sütü miktarı kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %0,8 azaldı.
    *kasım ayında ticari süt işletmeleri tarafından içme sütü üretimi 131 bin 655 ton olarak gerçekleşti ve bir önceki yılın aynı ayına göre %9,9 azalış gösterdi.
    *tavuk eti üretimi kasım ayında bir önceki aya göre %4,1, bir önceki yılın aynı ayına göre %2,5 azaldı. kasım ayında hindi eti üretimi ise bir önceki aya göre %12,6, bir önceki yılın aynı ayına göre %1,1 azaldı
    *üretim miktarları, 2018 yılında bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde %5,8, sebzelerde %2,6 azalırken, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde ise %0,8 oranında artış gösterdi.
    *bir önceki yıla göre buğday üretimi %7 oranında azalarak 20 milyon ton, arpa üretimi %1,4 oranında azaldı.
    *sebze ürünleri üretim miktarı 2018 yılında bir önceki yıla göre %2,6 azalarak yaklaşık 30 milyon ton oldu.

    soğan depoları basıldı, soğan ithalatı başlatıldı (aç kurt gibi bekleyen yandaş ithalatçılar mevcut ki, bunlar haberi 6 ay önceden alıyorlar) soğan üreticisi küstürüldü. bakalım seneye soğan kaç lira olacak? nerden ithal edilebilecek?
    hayvancılık ile uğraşanlar, yoğun ithalat, dövizle artan yem fiyatları sayesinde yavaş yavaş hayvancılığı bırakıyor. bakalım seneye kırmızı eti kaç liradan satacaklar? tavukçuluk sektörü bile ithal yem ve ilaç fiyatları nedeniyle cavlağı çekmek üzere.
    milyon tane örnek gösterebiliriz tarım ve hayvancılığın iflasın eşiğinde olduğunu gösteren.
    yani durum gittikçe boka sarmaktadır.
    türkiye nüfusu yaklaşık 81 milyon, mülteci-sığınmacı-kaçaklarla birlikte 86 milyondur.
    nüfus arış hızımız %1,5, mülteci ve sığınmacılarla %2'ye yakınsamaktadır.
    yani türkiye gıda üretimini her yıl %2,5-3 arttırmak zorundadır. arttıramazsa ithal etmek, küresel gıda şirketlerinin tiryakisi olmak zorundadır.
    ancak tiryaki olabilmek için paramızın olması lazımdır. türkiye mevcut durumda yaklaşık 480 milyar dolar dış borca sahiptir. bunun 120 milyar doları bir sene içerisinde ödenmelidir. bu borçları ödemek zorunda olan bir ülkenin hiçbir üretim yapmadan gıda ithalatı için yeterli meblağı bulması olası değildir.
    yani bekir bey'in dediği gibi," paramız var babalar gibi ithal ederiz" durumu yok.

    paran yoksa, küresel güçler ile bir niza-anlaşmazlık-savaş durumunda isen sana kimse gıda da vermez.
    bırak gelecek nesillerin gıda güvencesini her ana savaşma durumunda olması gereken milli ordunu bile besleyemezsin.
    şu anda akpnin hikayeden endüstri 4.0, sanayi 7.0, yok yerli savaş uçağı, yerli otomobil reklamlarına aldanmayın, ülkemizn orta vadede bile endüstrisini geliştirmesi (ne kadar akıllı-uslu-vizyonlu siyasetçiler gelse de), teknoloji üretmesi mümkün değil. hele eğitim sistemi her geçen sene daha da kötüye giderken daha rasyonel, ayakları yere basan alanlara el atmamız lazım.
    en azından verimli, iklimi uygun geniş topraklara sahibiz. geniş çaplı ve başarılı bir tarımsal üretim yapabiliriz. en azından kendi nüfusumuzu doyurabiliriz. yeterince protein ile beslenmeyen /kırmız et-balık-süt-yumurta-beyaz et) zihinlerin okuması, yazması, üretmesi, teknoloji geliştirmesi mümkün mü?

    türkiye, 2019 yılında sadece derin bir ekonomik krizle değil, önemli bir gıda krizi ile de mücadele etmek zorundadır. vatandaşımızın çoğu halen bu acı gerçeğin farkında değildir. sadece bazıları pazar ve marketlerdeki, fahiş gıda ürün fiyatlarını görünce bir aydınlanma yaşamaktadır.
    (bkz: 2018-2019 büyük ekonomik krizi)
    (bkz: 2019 gıda krizi)

    gıda problemi, soğan depolarını basarak, marketleri tehdit ederek, çiftçiyi tokatlayarak çözülmez. acilen milli bir tarım politikası belirlenmelidir. türkiye'deki ziraat ve iktisat fakültelerindeki en kaliteli hocalara raporlar hazırlatılmalı. tarım ve hayvancılığın santim santim envanteri çıkarılmalıdır. bu problem 1-2 senede değil ancak 3-5 senede rahatlıkla çözülebilir.
    bilimden, teknolojiden, tecrübeden, mevcut başarılı örneklerden yararlanarak tarımsal-hayvansal üretimimiz tekrar kendimize yetecek kadar ve en az 50 milyar dolarlık ihracat yapacak kadar arttırılabilir.
    yeter ki yerli tohumlarımız tekrar üretelim,
    yeter ki zirai gübre, zirai ilaç ve tohum alımını tersine çevirelim, kendimiz üretelim,
    yeter ki şehirlere yığılmış işsiz ve çok düşük ücrete çalışan vatandaşımızın önemli bir kısmını kitlesel tarımsal faaliyetlere yönlendirelim.

    ha bu akp hükümetleri ile ya da mevcut muhalefet ile olur mu? olmaz.
    akp zaten küresel dev gıda şirketlerinin, ithalat lobilerinin, kabzımalların haklarını savunan, gıdada kurtuluşu ithalatta gören bir zihniyet.
    umarım gerçekleri görecek bir nesil, bir siyasi hareket bir yönetim gelir. gelecek nesiller bu gerçeği göremez ise açlıkla sınanacaktır.
  • açlıktan nefesi kokuyor ama diyor ki beka sorunu var.
hesabın var mı? giriş yap