afişe etmek ^*

• birinin yaptığı komik yada dandik herhangi bişeyi kamuoyuna açık biryerde dile getirmek,reklam etmek,ele güne rezil etmek.
• açıklamak, açığa vurmak.
• (bkz: duyurmak)
• bir şey ya da bir kimse üzerine herkesin dikkatini çekmek, herhangi bir davranışı, tutumu ya da eylemi bilerek teşhir etmek.
• (bkz: ifşa etmek)
• fransızca kökenli olup,açıklamak,açığa vurmak manasına gelmektedir.
  (bkz: affiché)
• anababanın bütün korkunç ilgisizliklerini ya veya kötülüklerini aşıp bir şey, kendin olmak, kendini, yaralı çıkışlarını kurmak durumundasın. bu görevin. ve başarıldığında o ilgisiz/kötü anababa yine de seni büyütebilmiş olacak, kendi payları olan şerefin kutlamalarını kabul edecekler. bu yüzden... eğer, biri olmaz, kendini kurmazsan, sırf şikayet ve afişe etme kötü niyetiyle kendini sabote ettiğin sonucu çıkacak. eğer olanaksız değilse, telef olmadıysan, bakılmak zorunda ve geri değilsen. dünyaya geliş anlaşman, kendini sadece iyi/yardımlı koşullarda koruman değildi. bir anlaşma yoktu. kendin sadece bir olanak ve olasılıktın. delirmen bile: zorunluk muydu, kendine suç ve ihanetinin cezası mı...
  
  (bkz: ifşa)
  (bkz: faş/@ibisile)