• uyulması ahlak açısından gereken, genel-geçer kurallardır.

    kant derki; "yalnızca yasaya duyulan aşk aşktır." çünkü kant'a göre insan özgürlüğü ancak ahlak yasası ile yaşayabilir.
  • mezar taşına yazdıracak kadar önem vermiş kant buna.

    "üstümde yıldızlı gök" demişti könisberg'li
    "içerimde ahlâk yasası".
    yasa mı? kimin için? neyi berkitir yasa?

    (ismet özel, sebeb-i telif)
  • her şeyiyle bir tomar karman çorman çöplük. soykütüğü "piç" bir kavram olan ahlak ile işiniz yoksa eğer şuradan:

    (bkz: zur genaologie der moral) & (bkz: also sprach zarathustra)
  • ahlak yasalarını belirleyen özellikler şunlardır;

    kamu vicdanının belirlediği ölçüler, ahlakın objektif yönünü gösterir. insan iyiyi ve kötüakıl ve vicdan yoluyla ayırt ettiği ve düşündüğü için bu ahlakın subjektif yönüne delalettir.
    mamafih
    normatiftir. yani kural koyucudur.
    yaptırım gücüne sahiptir.
    kişiden kişiye ve toplumdan topluma değişebilir.
    zamanla da değişebilir.

    (bkz: ahlaki karar)
    (bkz: ahlak felsefesi)
  • uyulması ahlak açısından gerekli olan genelgeçer kurallardır. bu kurallar kişinin ne yapması, davranışının nasıl olması gerektiğini gösterir.
  • "düşünce tarihi, ahlak yasının dinlerde değişik biçimlerde temellendirilmiş olduğunu göstermektedir. örneğin, mısır'da mö xı. yüzyılda ruhun, ölümden sonra "iyilik tanrısı"nın huzuruna çıkacağına inanılırdı. eski çağ medeniyetlerinin genelinde olduğu gibi mısır'da da din anlayışı; tanrı kavramı, mitoloji, efsaneler, dogmalar ve ayinler gibi prensiplerle şekillenmiştir. antik mısır'da ki bu inanışa göre ruh , dünyada yapıp ettiklerinin hesabını verirdi, hakkında olumlu yargıya varılırsa aklanır ve ölümsüzlüğü elde ederdi. bunun için de kişinin sağlığında tanrıları ve insanları aldatmaya kalkmaması, yalan söylememesi, kölelere ve zayıflara zulmetmemesi, düşkünlere yardım etmesi, çalışması, toplum kurallarına uyması gerekirdi. evrensel dinlerde (musevilik, hristiyanlık, müslümanlık) gelince bunların ahlak yasasını temelleştirişleri hemen hemen aynıdır çünkü üçü de tek tanrılı dinlerdir. ancak aralarında, benimsedikleri temel ilkelerden kaynaklanan bazı farklılıklar vardır."

    *
  • eylemlerin ahlaki bakımdan değerlerini belirleyen, kayıtsız koşulsuz kendisine uyulması beklenen genelgeçer ahlak kuralı; belli bir yaşam bağlamında neyin yapılıp neyin yapılmaması gerektiğini söyleyen, ayrım gözetmeksizin herkes için bağlayıcılığı bulunan evrensel yasa; bütün ahlaksal eylemlerin kaynağında bulunan, her eyleme ahlaksal bakımdan zorunluluk kazandıran nesnel anayasa; eylemler alanının ahlaksal sınırlarını çizerek neyin ahlaklı, neyin ahlaksız, neyin ahlakdışı olduğunu belirleyen, kendisinden daha temeli bulunmayan değer tartısı.

    felsefe tarihine bakıldığında üç ana ahlak yasası görüşünün değişik etik anlayışlarınca ortaya konduğu gözlenmektedir:

    1) doğalcı ahlak yasası.

    2) usçu ahlak yasası.

    3) tanrıbilimsel ahlak yasası.

    ahlak yasasının doğalcı yorumlarında, ahlak yasasının en son anlamdaki amacı, insan doğasının bütün olanaklarıyla kendisini gerçekleştirmesine ön ayak olmak, böylelikle de insan doğasına uygun bir mutluluğu insana sağlamak olarak konulmaktadır.
    bu bağlamda ahlak yasası us yoluyla bilinmesi olanaklı, her durumda eylemlerin üzerinde bağlayıcılığı bulunan yasadır. doğalcı ahlak yasasında, ahlaklı olmak demek, gerçek anlamda insan doğasına yani insan usunun söylediklerine uygun eylemlerde bulunmak demektir.
    daha açık kılmak adına doğalcı ahlak yasası anlayışını üç aşamada özetlemek olanaklıdır:

    a) insan doğasının doğal bir düzeni vardır.

    b) bu doğal düzen iyidir.

    c) demek ki insanlar bu düzene sonuna dek uymalı, bu düzeni bozacak eylemlerden uzak durmalıdır.

    diğer yandan, usçu yaklaşımlarda ahlak yasası insana en son anlamdaki mutluluğu getireceği düşünülen insan doğasının bir bütün olarak gerçekleştirilmesi değil, yalnızca usun buyurduklarının gerçekleştirilmesi üstüne dayandırılır. bu anlamda, insan olmak tek başına ahlak yasasına uygun eylemlerde bulunmak için yeterli değildir. insanın doğası gereğince yaşaması ya da salt insan doğasına uygun eylemlerde bulunması, ahlak yasasının kavranıp yaşama geçirilmesi için yeterli bir ölçütlendirme olamaz. önemli olan her durumda usun sesini dinlemek, eylemlerin yol açacağı sonuçları da göz önünde bulundurmaktır.

    tanrıbilimsel yaklaşımlardaysa ahlak yasası, ne insa doğasından getirilen ne de us tarafından keşfedilen bir yasa olmayıp, doğrudan tanrı'nın bir buyruğudur. tanrıbilimsel ahlak yasası anlayışı, ahlak yasasının temelinin, ne insan doğasından getirilen eylem olanaklarında, ne usun söylediklerinin dinlenmesinde, ne de sonuçları us yoluyla değerlendirilmiş eylemlerde olduğunu savunmaktadır. insana en son anlamdaki mutluluk yoluna ulaşması için sunulan ahlak yasasının dayandırılacağı olası tek temel, tanrı'nın özünde bulunan, tanrı'nın istencinden kaynaklanan eylemlerdir. bu anlamda ahlaklı olmak, tanrısal istencin, insanların yerine getirmeleri için koyduğu kurallar bütününde gövdelenen ahlak yasasına uymaktan geçmektedir.
  • (bkz: heteronomi)
  • “iki şey, üzerlerine sık sık eğilip ısrarla düşünülürse, insanın ruhsal yapısını hep yeni, hep artan bir hayranlık ve korkunç bir saygıyla dolduruyor: üzerimdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlâk yasası.”

    immanuel kant
hesabın var mı? giriş yap