• ingiliz kemal olarak bilinen türk ajanıdır. hayatı hakkında yirmiye yakın roman ve o dönemde büyük gişe başarısı kazanmış iki filmi yapılmıştır. babası genç yaşta ölünce beş yaşından itibaren annesi ile beraber dayısının yanına taşınır. galatasaray’a başladıktan sonra okuldaki hocaları vasıtasıyla fransadaki jön türklerle mektuplaşmaya başlar. fransız postanesine sık sık girmesi yüzünden doğan şüphenin sonucu abdülhamid tarafından tutuklama emri olur. dayısının araya girmesiyle aff-ı şahaneye mazhar olsa da ailenin ve insanların ona karşı tutumu artık değişmiştir. çareyi kaçmakta bulur. limanda bir yahudi tüccarın dolandırması ile ingiliz gemisine kaçak olarak binmek zorunda kalsada geminin kaptanı onu evlatlık olarak kabul eder, uzun yıllar londra’da kalır ve bir ingiliz kadar lisan ve adetleri bilir hale gelir. hatta orada ünlü bir boksör de olur. birinci dünya savaşı esnasıda türkiye’ye gelerek emirler doğrultusunda çeşitli casusuluk faliyetlerinde bulunur. izmir’de amerikalı bir gazeteci, biga’da ingiliz bir diplomat ve zaman zaman lawrence’ı * yakalayabilmek için arap şeyhi kılığına girer. nebioğlu yayınlarından çıkan beş cilt anıları vardır. hatta dedem bana imzalı bir nüshasını vermişti vakti zamanında ki onu kaybetmiş olmam benim için büyük bir üzüntü kaynağıdır. cumhuriyet’in ilanından sonra da israil’den, avrupa’ya kadar çeşitli ülkelerde casusuluk faliyetlerinde bulunan iyi derecede yan kesici, dansör ve ünlü bir boksör olan ingiliz kemal’in sonu ile ilgili oğuz aral’ın bir iki yıl önce yazdıkları sanırım öyküyü daha da trajik hale sokabilir :

    « uzun yıllar önce karlı bir gecede beyoğlu'ndan taksim'e doğru yürüyordum. ingiliz kemal bir lokantanın cemakanındaki yemeklere bakıyordu. boynunda eski ama şık bir atkısı vardı. paltosu yoktu. sarmaştım, lokantaya sürükledim. karşılıklı incik kebabı yedik. beni tanımadı ve bir gözüne de perde inmişti. belçikalılar, tenten adındaki bir çizgi kahramanın heykelini diktiler. amerikalılar da film roki'sini... bizde, ölen ölür kalan sağlar bizimdir diye bir söz vardır. aslında kalan sağlar bile bizim değildir. »
  • adına çıkarılan kanun için:
    (bkz: http://www.resmigazete.gov.tr/…v.tr/arsiv/11748.pdf)*
  • hakkında 1952 tarihli ingiliz kemal arabistanlı lawrence'ye karşı adlı film çekilen hakkındaki söylentilerin bazılarını abartılı bulduğum şahış
  • milli mücadele dönemindeki hatıratı dikkat çeken, ancak diğer romanlarının ilgi çekmesi (ve belki de her şeyi açıklamamak için) abartıyla yazıldığı açıkça görülen türk casusudur. dansçılığı ve boksörlüğü de vardır. istanbul'da nezarethaneye düştüğü bir esnada, orada bulunan bir rum kasa hırsızından yankesicilik öğrenmiş, yeri gelmiş bir ayağı yeraltında olduğundan kasımpaşa canavarı hrisantos'la muhabbet kurmuştur. meşhur kara kemal'in tavsiyesiyle teşkilat-ı mahsusa'ya alınarak dramalı rıza bey'in yanına verilmiş, orada da çetecilik işlerine haiz olmuştur. teşkilattaki son günlerinde sanırım sansürle ilgili bir komisyonda görev yapmıştır. hem görüntüsü hem de ingilizcesiyle kendisini yabancı gazeteci olarak tanıtabilmesi mümkün olmuştur. ingiliz kemal lakabı takılmıştır kendisine.

    edit: entry'i gören arkadaşlarımdan biri hatırlattı, ekleme gereği duydum. edirne'de takriben 2003, 2004 gibi sık sık gittiğimiz bir internet kafede, o mahallede muhtemelen altında kafenin olduğu apartmanda oturan seksenlik bir amca vardı. kafeye bakan abiyle sohbet ederken denk gelirdik. amcanın eski boksör olduğunu biliyorduk.* istanbul'da boksla uğraşmış. "ingiliz kemal'i hiç gördün mü?" diye sorduğumuzda dili döndüğünce birkaç kere kulüplerini ziyaret ettiğini, bir sefer talim amaçlı ringe çıktıklarında o zamanki yaşına rağmen "gözünde yıldırım çaktırdığını" anlatmıştı. adını, cismini kaydetmeyi unuttuk ama bu muhabbet hatıralarımız arasında bir şekilde kaldı işte.*

    (bkz: ingiliz kemal milli mücadelede)
hesabın var mı? giriş yap