• eskiden ankara'daki satılık 27 bin liralık daire olan daire. artık 25 bin lira. hala almıyorsanız ben de size bir şey demiyorum. metroya yürüyerek 5 dakika, tıp fakültesine 3 dakika. önündeki parkı bilen bilir ankara kalesi manzaralı. hala daha bu ülkede kiralar yüksek bilmemne diyorsanız bilemiyorum.

    http://www.sahibinden.com/…ir-daire-235144064/detay
  • daire değil dikdörtgen :)
  • önünde kendine ait bahçesi bile olan bir yer. gideri var.
  • ''bu öğrenciye ne kiraya verilir beee'' şeklinde reaksiyon gösterdiğim daire. alıyorum.
  • adam ilanı verirken kör olmuş.
  • iskandinavya'da olsa peynir ekmek gibi satılacak dairedir. isveç'in başkenti stockholm'de 25 m2'lik dairenin 2.195.000 sek'e (bugünün parasıyla 600.000+ tl'ye) satıldığını gördüm.
  • öğrenciye 200 liraya kiraya verilebilecek olan bu ev 10 yıl içinde kendini ödeyebilir ben çevreyi bilmediğim için 200 tl dedim 300 tlye kiraya verilirse 7 yılda kendini öder bu ev ben çok bilmiş biri gibi olmak istemem, böyle bir yatırım da yapmayı düşünmem ama düşünebilecekler olabilir benim görüşüme göre ortalama bir yatırım.
  • bir zamanlar anadolu'da..

    küçük bir kent.. üç katlı bir binanın orta katı. orta katın yanında tek göz bir oda. ama bildiğin tek göz oda. şimdiki evlerin çoğunda misafir odası ondan büyüktür. öyle bir oda.

    tuvalet dışarıda. o da sonradan eklenmiş kömürlüğe. ortada bir lamba sarı lamba.. ampul bildiğin.. sapsarı amına koyduğumun ışığı. hastalık gibi..

    duvarda kocaman bir leke. ne zaman yağmur yağsa. damla damla dökülüyor yerlere. rutubet ciğerine işliyor insanın. elbiseler kurumuyor. yakaları yapış yapış siyah önlüklerle okula gidiyor mehmet'le kardeşi metin. zaten çok da gidemiyor.. orta ikiden bırakıp biri tekstilci, diğeri taksici oluyor. abileri ali hiç gitmemiş yine onlar şanslı..

    anaları var bir de hafize ana. bol bol patates kızartması, çorba ve salata yeniyor evde. arada tavuk ve hatta et bile oluyor ama her zaman değil. ara sıra...

    biz o zaman kısa donla gezdiğimiz için ali abi bizi sallamıyor. metin ve mehmet ise arkadaşım. merdivenin altına birinci sigarası saklıyoruz, ortak bir şişe bira içip hepimiz sarhoş oluyoruz. bisiklet alıyoruz ortak.. dereye balığa gidiyoruz, plaja girecek paramız ve şeklimiz olmadığı için halk plajının otoparkından kaçak geçiyoruz.

    anadolu'da bir ev... hastalık gibi sapsarı bir lambanın ışığında bir çocukluk yaşıyoruz ve hepimiz büyüyoruz.

    belki bu evde birileri yatağı dik koyacak ama küçük ama şekilsiz diyeceksiniz yine de geçmişte kim bilir kimler mutlu oldu?.. umarım dalga geçen arkadaşlar da bizim gibi bir odanın içinde mutlu bir çocukluk yaşamıştır.

    en azından çocuklukta biz tek göz o evde mutlu olmayı başarmıştık.

    büyüdük falan ama sonrası bildiğin mutsuzluk işte. metin evlendi ama yürümedi. boşandı. malum nedenler işte yokluk, fakirlik..

    mehmet mutlu çocuklu. haline şükrediyor. aza kanaat edip iki ekmek bir şişe de süt alıp eve gidince ondan iyisi yok.

    ali abi hep çalıştı hep çalıştı. çocuklarıyla yine çalışıyor.. yıllar oldu görmeyeli.

    anne ne güzel anneydi ama o da kanser oldu. yatalak oldu, aylarca acı çekti, çile çekti ve öldü gitti kadıncağız öyle fakirlik içinde.

    bunların babası neredeydi peki?

    köyde bir tartışmada adam vurulmuş ve öldüğü için şehre gelmişlerdi.

    fakirin yüzü güler miydi dünyada?
  • (bkz: sex ofisi)
  • bahçesi ot yetiştirmeye oldukça müsait daire...

    sırf bu sebeple dahi gideri var.
hesabın var mı? giriş yap