• italyanca gökkuşağı.
  • yıllardır arkadaş olup yakınken mezuniyetten sonra baş başa kalınca tam anlamıyla tanıyabildiğim, kendimi açabildiğim insan. hep dip dibeydik ama keşfedilecek ne çok yönü varmış ve ne çok güvenecekmişim meğer. aklımın almayacağı ölçüde karın ağrılarımı çeken, nereye olduğunu bilmediğim sürüklenmelerimde yanımda olan, en çok eğlendiğim ve mızmızlandığım insan. son yedi sekiz aydır inanamadığım derecede tahammülkar-oysa ben kendime bile tahammül edemiyorum bazen- anlayışlı, uyumlu, sakinleştirici, umut verici..
  • meme bianchi'nin sesinden italyanca over the rainbow

    tutto torna sereno,
    che splendor!
    vedo l'arcobaleno
    negli occhi del mio amor.

    il profumo che il cielo
    manda giù
    è il profumo dei baci
    che io non sento più.

    ma un giorno,
    cara stella,
    col coraggio
    tu m'insegnerai la via.

    andrò a rubare
    tutti quei colori
    per la bella
    innamorata mia.

    guardo l'arcobaleno,
    che splendor!
    tutto torna sereno,
    torna, mio caro amor.
  • dostluguna sahip olmak beraberinde tembellik, fazlasiyla rahat olmak, sirtini varligina dayamak bazen de mantigi askiya alip o halletsin diye beklemek gibi kotu aliskanliklar getiren bildigin guzel insan. sirf o halledecek diye baska bir ulkeye bir yilligina giderken ucaga uc dort saat kala ne goturecegim ve bavulumun nasil olacagi hakkinda sifir kaygiyla sehrimin tadini cikariyordum ben. soylenerek bavulumu kapatisini izliyordum arkadasligina sahip olmanin mutluluguyla, kendi ellerimle gonderiyorum diye mizildanmasini duymamazliga gelerek. hayallerime ve planlarima dahil ettigim gibi "sen sunu yap ben de bunu, ne olur festival organizasyonunu dusun tam sana gore" diye cocukca da olsa deli gibi inanarak hayatimin icinde onun hayatini da dusunerek yasiyorum. mantigimizin es zamanli olarak devreden cikmasi disinda bir sorun olusturmayan artik telepatik olarak iletisim kurma halinin "ne yapiyoruz biz boyle, takilip kalirken bu olaylara hayat kaciyor yaa!" diye eszamanli uyanisimizi izliyorum keyifle. yine ayni yerde dip dibe olacagimizi bilerek rahatliyorum. *
  • istedigi seyi yollamazsam uykusuz gondermeyi kesmekle, biriktirip sonra vermekle tehdit eden, halim selim halinden eser kalmayan, huyu suyu degismis suser.
  • her gun msn messengerdan konus, sozlukten mesajlas, cep telefonundan mesajlas, ara, arasin, duzenli olarak mektuplas, uykusuzlarin arasina notlar serpistirsin, ozleminize cevreniz kayitsiz kalamayip gorusun diye seferber olsun ama dip dibe olamamanin eksikligini hic kimse ve hic bir sey dindiremesin. varliginin kiymetini eksikligiyle anlayacak kadar salak olmasan da bunlar onceden ongorulmus seyler olsa da pratikte uzakta olusuna alisilamayan, tum kosullara ragmen "bana ne gormek istiyorum!!!" diye cocuk gibi tutturulandir. **
  • uzaklik kavramini gecici zorunlu hizmetle es deger tutmami saglayan, birlikte cok vakit gecirip bir seyleri cabuk tuketebilme sinavindan da uzakta olup ilgiyi, sevgiyi esirgeyip gercek anlamda uzaklasma sinavindan da beraberce gectigimdir. yasadigim bir cok seyde bir dirsek darbesiyle durtup konusmasa bile ne dusundugunu gozlerinden anlamak istedigimdir. bilmem kac yil once bugun dogmus, alti yil once iyi ki de hayatima dahil olmustur. tek basina sonradan edinilen aile gibidir. sevmeyi, onemsemeyi bilen ve sonsuz kere hakedendir. cocuk iyiligi vardir uzerinde, o yuzden kocaman kocaman cocuk gibi bakar ve guler. bir de ayriyken daha da ayri kalmanin ruh hali kaldirilamadigi icin akla getirilmemeye calisilandir. * *
  • artik sayili gunleri vardir sehrinde cunku baska bir sehre baska bir ulkeye yeni bir maceraya yol almaktadir artik. dunyanin en guzel sehirlerinden birine yillardir istedigi egitimi almak icin gitmeye hazirlanmaktadir. sonrasinda hayalindeki meslegi yapacaktir. merakli, korkusuz ve macerasever kisiligine *cuk oturan yeni titri hayirli olsundur ki adim gibi biliyorum cok hayirli olacagini. tereddutlerini bazen nukseden karamsarligini geride birakip yeninin heyecaniyla dolu olarak gitmesi olabilecek her turlu zorlugu hic takilmadan takilsa da yara kabugu olusmadan atlatmasi icin yeterlidir. uzakta olacagimizi bile bile onun icin ne kadar sahane bir donemin baslayacagini bildigimden acabalarim olmayandir. tum bu heyecana, guzellige golge dusuren tek bir amam var kendisine dair. yaninda olamadigimdan ve o yeni hayatina yol alirken de cografi olarak baska baska yerlerde olacagimdan dolayi onun da bana yaptigi gibi pamuklara sarmak ne kadar ozel oldugunu hissettirmek isterdim gitmeden. kalan son gunleri dip dibe gecirmek ve biriktirilen son anilarla prenses gibi ugurlamak isterdim onu. adet oldugu uzere net piknikte arcobaleno'nun son aksam yemegi tadinda rutinimizi sona saklayarak gorusuruz kuzum demek isterdim. kendisi hem kisilik ozelligi olarak hem de mesleki deformasyon geregi *fazla duzenli, programli bir insan evladi oldugundan "sacmalama ne bu liste!" diyerek gayet hesapsiz kitapsiz mudahalelerle ufak da olsa hazirlik surecine katkida bulunmak isterdim. isterdim de isterdim anasini.. eger vaktinden evvel varirsa yeni evine yerlestirmeyi gec kalirsa ucuz ucuslarla eglencesine ortak olmayi gorev bildigimdir. ve * hazir olsundur dunyanin en şeker insanini gonderiyoruz oraya, emanetimize hiyanet etmesindir.
  • paris'e alelade bir geziye değil kendi kişisel tarihinde bir yolculuğa çıkmaya gidendir. o daha dünyada yokken başlayan tarihine. *
hesabın var mı? giriş yap