191 entry daha
  • askerlik, 20 yaşında (ve üstünde) türk vatandaşı her erkeğin (eğer kanunlarda belirtilmiş “mazeretleri” yoksa; organ ve doku eksikliği, ileri göz bozukluğu, düztabanlık vs…) mükellef olduğu zorunlu / anayasal / kaçınılmaz / mutlak bir vazifedir. 21 gün (bedelli), 6 ay (kısa dönem), 12 ay (yedek subay) ve 15 ay (uzun dönem) gibi paketleri vardır. bedelli askerlik hariç bu süreler brüttür ve her ay için 2 gün izin hakkı dahildir. bir takvim yılında bir kez olmak üzere de bu izinlere yok hakkı eklenir.

    1111 sayılı askerlik kanunu çerçevesinde türk vatandaşı her erkek kanunî olarak “icabında canını teslim etmek üzere” bu yükümlülüğün altına girer. her askerlik hizmetini yapan canını teslim etmez ama askerlik süresince ruhuyla birlikte teslim olur.

    askerlik kışlada değil şubede başlar. sülüs adı verilen belgeyle birlikte gidilecek yere en ucuz ulaşım aracının en ucuz mevkisi üzerinden hesaplanan yol parası verilir. bu parayı almamak, alırken saymamak suçtur.

    askerliğin ikinci aşaması acemi birliğine yani talimgâha teslim olmaktır. ideolojik, sert, acımasız bir süreç başlar. artık her şey sırayla, küfürle, bağırarak, bazen insanın haysiyetine dokunarak işler. burada yaş, statü, titr, eğitimi ne olursa olsun tüm askerler artık birer istatistiktir. askerlik içtimada koyun gibi sayılmaktır. bir rütbelinin veciz ifadesiyle, “hepiniz anneniz için bir tanesiniz, benim için pirinç çuvalında bir tanesiniz”.

    burada askerlere iki metal levhadan oluşan künye verilir. bu künyeyi boyundan çıkarmanın cezası vardır. künyenin üstünde ad, soyadı; memleket yazar, sağ alt köşesinde ise “m, c, j” gibi harflerinden biri vardır. örneğin “m” müslüman demektir. asker savaşta ölürse cenazesinin inancına göre yapılması içindir. nato standardıdır.

    vakanüvis i – kesinlikle intihar etme. intihar etmek, kendini yaralamak askerî kanunlarda suç sayılır. intihar edenlerin cenaze namazı kılınmaz. (er/erbaş bilgi kılavuzu)

    askerliğin aslında bütün özeti, mutlak itaat etmek, esas duruş göstermek, künye okumak (ali veli kırklareli – osman numune yozgat gibi…), çağrılınca künye artı “emret komutanım” demek, emir verildikten sonra “emredersiniz komutanım” demektir. hatta her koşulda (anaya küfredilince, hakaret edilince, iltifat edilince…) “emredersiniz komutanım” demektir askerlik. askerlik ceza olarak duvara künye okumak, köpeğe tekmil vermek, betona yatırılıp bekletilmek (tecziye), iç hizmet kanunu’na uygun dayak yemektir. ülkemizde askerlik kitapta şöyle tanımlanır:

    vakanüvis ii – askerlik, türk vatanını, istiklâl ve cumhuriyetini korumak ve müdafaa etmek amacıyla harp sanatını öğrenme ve yapma mükellefiyetidir. anayasaya göre ise askerlik her türk gencinin hem hakkı hem görevidir.

    esas duruş, askerliğin, disiplinin temelidir. ece ayhan “esas duruş mülkün temelidir” der ki çok doğrudur. askerlikte zaten bunu öyle ciddiye alırlar ki rejimin dayanağı gibidir. esas duruşta vücudun ağırlığı iki ayağın ökçe ve tabanlarına eşit olarak bölünür. baş dik, göğüs hafif şişik, karın hafif içeride, eller iki yanda kılıç gibi yapışık, parmaklar bitişik ve orta parmak pantolon dikişi üzerine gelecek şekilde kıpırdamadan durulur. topuklar ise birleşik ve iki ayağın dış uçları arasında 30 santimlik bir açıklık olmalıdır. esas duruşu “rahat” komutu ve ölüm hali bozar. ölüm hali derken, örneğin esas duruştaki bir askerin yanındaki askerin ölümü değil kendi ölümünden bahsedilmektedir.

    vakanüvis iii – esas duruş, bir askerin ruhen ve bedenen olgunlaşma ve yetişme derecesinin ölçüsüdür. her asker günlük hizmetlerinin her aşamasında esas duruşu doğru olarak göstermek zorundadır.

    selamlama, yani askerlik hizmeti süresince bir askerî şahsı veya bir askerî kıtayı öğretilen biçimiyle selamlama, askerliğin diğer vazgeçilmez unsurudur. ast her zaman (kanunlarda tarif edilmiş haller dışında) üstüne selam vermek zorundadır. iç hizmet der ki “görmemek mazeret değildir”. ast üstüne selam verirken ona muhabbetle bakmak zorundadır. selam çeşitleri çoktur ama en bilineni klasik elle selamlamadır. şöyle yapılır: üstü selamlayacak ast, duruyorsa esas duruşa geçip sağ eliyle; yürüyorsa sol el uyluğa yapıştırılmadan pantolona değecek şekilde kollar sallanmadan verilir. selamlamada, sağ elin dört parmağı birleştirilir ve baş parmak ucu işaret parmağının ikinci boğumu üzerine konularak el hafifçe bükülür. sağ el bu şekilde sertçe kaldırılarak sağ kaşın bitim yerine denk gelen şapkanın güneşliğine değdirilir. bilek asla bükülmez, dirsek fazla kaldırılmaz. askerlik ölçülü alışkanlıklar sanatıdır. karşıdan gelen üst, asla ve kat’a avuç içini ve başparmağı görmemelidir. nizamî selam budur.

    vakanüvis iv – bir askerî şahsı veya kıtayı selamlamak demek, o askerî şahsın veya kıtanın, nezdi altında bulunduğu tsk’yı selamlamak demektir. bu da bizim tsk’ya olan sevgi, saygı ve bağımsızlığımızın bir ifadesidir.

    askerlik, onur, gurur, haysiyet gibi insana dair vazgeçilmezleri nizamiyenin dışında bırakmak demektir. teorik olarak her an birini öldürmeye hazır olmak demek, ve işin diğer boyutu bu konuda tam yetkili olmak demektir. silah, kasatura, matara askere sadece kanun ve emirle değil “namus” bağıyla zimmetlenmiş araçlardır. numaralarını ezberlemek ve de sorulduğunda söylemek zorunludur. bunun için “tüfek sun” komutu verilir. cevabı ise şöyledir: “5555 numaralı tüfeğim boş ve sağlamdır komutanım” ya da “5555 numaralı tüfeğim dolu ve emniyettedir komutanım”. bir asker, silahının bakımından, temizliğinden ve kendisinden sorumludur. onu tanımak, çabucak söküp takmakla yükümlüdür.

    vakanüvis v – g-3 piyade tüfeği, alman malı, 7.62 mm çapında, a3 modeli olup, nato standartlarına uygun fişek atabilen, barut gazının geri tepmesiyle, yerine getiren yayın ileri itmesiyle, kilitlenme makaralarının kilitlenmesiyle yarı ve tam otomatik çalışabilen, havayla soğuyan, şarjörle beslenen piyadenin yakın muharebe silahıdır.

    askerlik aynı zamanda, eğlence anlayışının değiştiği, sınırlı koşullar altında eğlencenin maksimize edildiği bir kurumdur. özellikle acemilik sürecinde “aç aç” gösterilerine, yetkililer gözetiminde porno seanslarına, mahallî sanatçıların hafta sonu konserlerine 1500 kişilik gruplar halinde katılmaktır askerlik. bir süre sonra askerler herkese “aç aç” dansçısı muamelesi yapmaya başlar ve trt sanatçısı kadına “aç aç aç aç” diye tempo tutarlar. o abla da “ben devlet memuruyum mehmetçikler bana böyle şeyler demeyin” diye tempoyu susturur.

    atatürkçülük, insan hakları, vatandaşlık, üreme sağlığı gibi konularda dersler almak ve eğer istenirse fidancılık, arıcılık, duvarcılık, elektrikçilik gibi mesleki kurslara katılmaktır askerlik. vatandaşlık dersinde atatürk ilke inkılapları, insan hakları dersinde atatürk ilke ve inkılapları, atatürkçülük dersinde ise atatürk ilke ve inkılapları anlatılır. üreme sağlığı dersi ise biyoloji mezunu kısa dönem çavuşlar tarafından verilir. her asker vatanî hizmetin bir parçası olarak eline aldığı alçıdan dildoya bir adet kondomu doğru olarak takmak zorundadır. yanlış takanlar veya dildoyu düşürüp kıranların vay haline…

    vakanüvis vi – her kondomu bir kere kullanın ve atın. yeniden kullanmayın. her ihtimale karşı yanınızda yedek kondom bulundurun. (erbaş ve erler için üreme sağlığı cep rehberi)

    askerlik şubede başlar demiştik. bu başlangıç acemi eğitimi boyunca sürer ve de yemin töreninde zirveye ulaşır. eğitim sürecinin son haftası bu yemin töreninin provasına ayrılır. bu çok ama çok önemlidir. hata kabul edilmez. duygulu konuşmalar, gaza getirici nutuklar yapılır. ülkenin her yerinden aileler gelir ve evlatlarının kurbanlık sürecini alkışlar eşliğinde onaylayıp, geri giderler. rıza ve itaat kültürü yeniden üretilmiştir. ruhları rencide olmuş oğullar, annelerinin babalarının gözünün içine bakarak icabında ölebileceklerini söyler, aileler bunu alkışlar. devlet böyle bir şeydir.

    vakanüvis vii – askerin yemini:
    “barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada, her zaman ve her yerde, milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet; ve kanunlara, ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, türk sancağının şanını canımdan aziz bilip; icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda hayatımı seve seve feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim.”

    sonra ustalık dönemi başlar. burada da alt devre-üst devre ayrımı vardır. çoğu yerde devrecilik esastır. altta kalanın canı çıkar. bu düzen asla bozulmaz. çünkü “çayda dem askerde kıdem” esastır. zaten iç hizmet kanunu bu durumu da meşrulaştırır. rütbesiz askerler yani erler arasında ast üst ilişkisi kıdeme bağlıdır. bu yüzden üst devre alt devreye tuvalet temizlettirir, kendi çoraplarını yıkatır, postallarını boyatır, diş fırçasıyla bütün koğuşları fırçalattırır, üst devre koridorda sigara içerken alt devre kül tablasını tutar.

    gayriresmi vakanüvis – yüzlerce yıllık bu gelenek içinde nice ruhlar kararmış, nice onurlar kırılmış, nice intikamlar alınmış ve de nice intikamlara yol açılmıştır. askere geç gelmiş 28 yaşındaki alt devre 20 yaşındaki üst devresine abi hatta kimi yerde komutanım bile demektedir. sanırım bu ezilmişlikle ilgilidir. 20 yaşına kadar ezilen ve askerden sonra ezilmeye devam edecek bir genç için üç beş aylık saltanattır işte. top onun ayağına gelmiştir. şutunu çeker.

    bir de talimatnameler vardır askerlikte. tuvalette, yemekhanede, kantinde, koğuşta, banyoda nasıl davranılacağını gösterir. “tıraş olurken çeşmeyi açık bırakma, hamamda arkadaşınla şakalaşma, telefonla konuşurken duvara yaslanma, gereksizse söndür vs…”

    unutulmamalıdır ki askerlik süresince askerlerin sağlığıyla, canıyla, bedeniyle ilgili hiçbir sorumluluk askeriye tarafından üstlenilmemektedir. her asker kendinden sorumludur. bunun için emniyet talimatnamesini imzalar. derler ki, bu talimatnamenin her bir maddesi kanla yazılmıştır. her maddenin bir kurbanı vardır.

    vakanüvis viii – her asker kendisine tebliğ edilen bu talimatnameyi okuyup, ezberleyerek tebellüğ eden sıfatıyla imzalar.

    1 – yazın güneşten, kışın soğuktan korunacağım.
    2 – kazan dairesine inmeyeceğim, inersem vanalarla oynamayacağım.
    3 – terli terli su içmeyeceğim.
    4 – park etmiş aracın altında, gölgesinde, içinde uyumayacağım.
    (…)

    yukarıda yazan maddeleri okudum, anladım. emirde belirtilen hususlara uyacağımı tebellüğ ederim.

    ancaaak,

    askerlik aynı zamanda başka şeylerdir. askerlik, gerek rütbelilerden, gerekse askerlerin kendi aralarında ettiklerinden dolayı geniş bir küfür dağarcığına sahip olmaktır. yerel deyişler, güzel türküler, kanatan ağıtlar, ankesörde sevgiliye, nişanlıya edilen muhteşem iltifatlar öğrenmektir askerlik. laz, çerkes, kürt, ermeni, yahudi askerlerle birlikte aynı koğuşta o dar zamanları paylaşmak, yeni hayatlar öğrenmektir. yoksulluğun, garibanlığın, sefaletin, görgüsüzlüğün, kardeşliğin, öksüz ve yetim olmanın ne demek olduğunun canlı canlı yaşanarak öğrenildiği bir yerdir. askerlik 20 yaşında bir delikanlının bütün hayat mücadelesini bir bilgisayar satın almak üzerine kurduğuna şahit olmaktır. askerliğinin henüz üçüncü ayında bir askerin, bir iki hafta arayla önce babasını kaybetmesine, bu yüzden nişanlısının onu terk etmesine, akabinde annesini de kaybetmesine şahit olmaktır.

    askerlik evet bir insanın tecrübe edebileceği, en koyu ideolojilerin nezaretinde (devlet, erkeklik, harp, teslimiyet, itaat…) gerçekleşen karanlık bir tecrübedir. ama hiçbir şey ya simsiyah ya bembeyaz değildir. akşam olup koğuşlarda yoksul pijamaları giyince, biraz da dikkatli bir gözle, açık bir gönülle bakınca, insanları tanıyınca memleketin en sivil alanıdır. akşamdan sabaha kısacık bir sivillik. orada herkes çırılçıplak, masum, küfürbaz, mümin, üçkağıtçı, aşık, terk edilmiş, aldatılmış, oğlancı, otçu, efendi, cahil ve de alimdir. bildiğimiz insandır.

    son olarak orada çok fazla söylenen hatta daha da ağırları söylenen bir söz vardır: “askerlik yan gelip yatma yeri değil”. işin ilginci bu sözleri, tayyip erdoğan’dan nefret eden, muhtemelen 30 yıl öncesinin konjonktürü olsa darbe yapmaktan kaçınmayacak kemalist komutanlar söyler. nereden nereye…
2175 entry daha
hesabın var mı? giriş yap