• bir iş sonucu alınacak bedelden, sondan önce istenen pay...
    alınacak maaştan, aybaşından önce istenen/alınan miktar,zerre. (bkz: avans istemek).
  • teniste avans vermek ise mesela zayıf bir adamla oynarken maç çekişmeli geçsin,artiztik olsun ve herif gıcık olsun diye kullanılır. örnegin sana her game 30 avans derseniz adam her game e 30-0 önde başlar. hoş bi hareket deildir. 30 avans alan adam kazanırsa güzeldir.
  • eger konu paraysa, avans veren hic bir zaman avans vermekten hoslanmaz nedense, vermeyi kabul etse de 'hele bi imza atalim da avans nasil olsa alirsiniz' seklinde davranir. isi yapan kendisi olsa emin olun sizin istediginizden belki de daha fazla avans istiycektir ama gene de size avans vermek cekilmez bir olaydir
  • çok sevdiğim bir patron şunu der: "ben avans verebileceğim kadar parayı yanımda taşırım, yeter ki siz benden avans istemekten çekinmeyin"
  • bir çalışan "avans" açmazına düştüğünde tekrar kurtulamaz... başka türlü ayarlayamaz kendini, herkes maaş günü "toplu para" alırken "avans çeken" parayı önceden yiyip bitirmiş olmanın ezikliğini taşır...

    patronların "avans çeken" / "akıllı olup avanstan uzak duran" şeklinde bir tablo yaptırıp, duwara asmaları akıllıca olaraktır, yapın.
  • tdk tarafindan, dilimize ondelik olarak cevrilmistir.
  • nil karaibrahimgil tarafından dilimize özgürlük olarak çevrilmiştir. demek ki neymiş, bize özgürlük gerekmiş, avans o demekmiş. evet...
  • fr. (avance) binanın cephe hizasından çıkıntı yapan bölümü.
  • teminat olarak alinan ticari senet ve vesikalar ile devlet tahvilleri ve borsada kayitli saglam tahviller karsiliginda odunc verme islemidir.
  • bir de arabalardan gelen avans sesi vardır.. düşük devirlerde gaza yüklenince gelmektedir.. distribütörle ayar yapılıp bu ses yok edilebilir fakat arabanın çekişi gözle görülür şekilde düşer..
    (bkz: avans ayarı)
hesabın var mı? giriş yap