*

  • her şeyi bedavaya getirme arzusu ve içgüdüsü ile oluşmuş kavram.
  • sanattır.
    sabah herhangi bir evde kalkarsınız. önce beleşe bir duş alırsınız. o evin sahibi tarafından hazırlanmış kahvaltıyı yersiniz. kahvaltıdan sonra çıkıp bir kahvehaneye gidersiniz. bedavadan gazetenizi okursunuz. okey ya da 51 çeviren emeklilerin masasına oturur, oyuna iki yorum yaptıktan sonra ısmarlanan çayınızı içersiniz. şanslıysanız ayran ya da kahve de düşebilir. sonra sırasıyla mahalle bakkalına, manavına uğranır. bakkala "kuruyemiş alıcam, taze mi diye bakabilir miyim?" diyorsunuz. böylece atıştırmalık bir şeyler de almış olursunuz. sen iki kilo tart ben manava uğrayayım, dersiniz. manava gelince "abi mandalinin nasıl? elman nasıl? domates nasıl?" muhabbetine girip meyve sebze de yemiş olursunuz. tamam abi sen iki kilo tart ben bakkala uğrayayım, diyorsunuz ve kaçıyorsunuz. artık saat 15.00 gibi olmuştur. hava soğuksa ısınmak için, sıcaksa da serinlemek için bankalara ya da hastanelere gidip bekleme salonlarında oturun. varsa oradaki dergileri de karıştırın. havalı biriyseniz özel banka ve hastanelerde size çay da ısmarlayabilirler. siyasi parti teşkilatlarına giderek hem sigara hem de çay ihtiyacınızı giderebilirsiniz. evet çok şanslıysanız orada bir de kendinizi sevdirirseniz yemek bile ısmarlatabilirsiniz, kendinize. yok burda karnınızı doyuramadıysanız, çat kapı yemek yiyen tanıdıklarınıza baskın yapınız. ramazan ayındaysak hiç bunun muhabbetini bile yapmıyorum, siz ne yapacağınızı bilirsiniz. her neyse artık akşam olmak üzeredir, maç izlemek istiyorsanız tabiki bir kahvehaneye gireceksinizdir. yok ben dizi izliyim diyorsanız, bir akrabanızın evini ziyaret edin. dizi sırasında yapılan ikramlardan yiyiniz. dizi bittikten sonra evin yemeğinden de isteyebilirsiniz. saat geç olmaktadır. bir arkadaşınızın kapısını çalarsınız. hadi ben ısmarlıyorum diye bara götürürsünüz. dikkat edilcek nokta arkadaşın saf, maddi durumu yerinde ve çabuk sarhoş olan bir tip olmasıdır. bu kriterlerdeki arkadaşınızla barda bir güzel içersiniz. bar çıkışı ben ödeyeceğim abicim, diyerek ödemeye kalkarsınız. ama bende bozuk kalmamış, kredi kartı limiti dolmuş gibisinden ince yalanlarla arkadaşa ödetirsiniz hesabı. yine şansınız varsa bir hatun düşürürsünüz bardan. hatunun evi varsa geceyi keyifli ve sıcak geçireceğiniz bir ev de bulmuşsunuzdur. yok hatun düşüremediyseniz mastürbasyonlu bir gece için arkadaşınızı taşıdığınız onun evinde kalabilirsiniz.
    sabah hikaye yeni baştan başlar.

    ayrıca cezaevi, askeriye gibi sağlam kurumlarda yemek vs. bedava olacağı için bu ortamları kaçırmamakta fayda var. sözlük yazarıysanız zirvelere de katılın. bir şekilde hesabı kitlemenin bir yolunu bulursunuz.

    böylesine bir sanattır beleşçilik.
  • belescilik guzeldir yeri geldiginde, ben yapmam etmem demeyin, firsatini bulunca belesciliginizi sergileyin.
  • (bkz: yancılık)
  • ne kadar millet gördüysem hepsinde var bu.
    yok beleşten yemek ısmarlatmaya çalışmalar, yok sen ver ben sana sonra veririmler filan..
    aloo! koçum biz bu işin mastır degri'sinden mezunuz, sökmez bize bunlar.!
  • sonraki gün okulunuza 20 tl'ye konsere gelecek olan müzik grubunu (duman) para vermeden izleyebilmek için rumeli hisarüstü'nden kayışdağı'na kadar (yeditepe) otobüslerde sürünmeye denir.

    meraklısına not: 6 lira bitirmediğim bira+cips+çikolata ve 13 lira dönüş taksisi ile gün bana toplam 19 liraya patladı. yine olsa yine yaparım. 1 lira kardayım.
  • birkaç gün önce bir karganın kırıp yemek üzere yüksekten yola attığı bir cevizi görüp "aha la karga ceviz attı" diye koşup hayvanın cevizini kapıp yiyen ayıhan adam bu kavramın duayeni olmuştur gözümde.
  • hastalıktır. bu tipler maddi durumları kötü olmasa da, kalantor zengin babaları her daim arkalarında da olsa mutlaka borç isterler, milletten tırtıkladıkları veya sevmedikleri birinden aldıkları iki üç lirayı "nasıl kitledim ama" edasıyla nobel ödülü kazanmış gibi orada burada anlatırlar. içten içe rezil olur da farkında olmazlar. tek düşündükleri paradır. "vadeli hesabımda para var ama vadeyi kırmak istemiyorum o yüzden borç verir misin" diyenini bile biliyorum. bazı beleşçi arkadaşlarıma bunun kötü bir şey olduğunu veya kendilerinin beleşçi olduklarını arada şaka yoluyla anlatmaya çalıştım, çalışıyorum. zira bu ibneler aynı zamanda serçe gibi kırılgan olduklarından en fazla şaka yollu "ulen sen de ne beleşçi adamsın" denilebiliyor. daha ileri gitmeyi de hem istemiyor hem de zul görüyorsun. kendi çapında iyi bir insan olduğum için siktir de çekemiyorum.

    not: birinden borç para istemek sizin için çocuk oyuncağı mı? borç para alırken haysiyetinizde en ufak bir burulma hissetmiyor musunuz? bu iki soruya verdiğiniz cevaplar sırasıyla "evet" ve "hayır" ise beleşçi bir ibne olma ihtimaliniz çok yüksek.
  • kendi cebinden para çıkacak olsa hiç suya sabuna dokunmayan, ancak bedava olduğunda görgüsüzce her şeye saldıran ayılardan oluşan meslek.

    bunlar aynı zamanda yaralı parmağa da işemezler. ona zararı dokunabilecek bir işe hayatta girmezler. girseler de kendilerine yandaş ararlar.

    her gördüğüne ayı gibi saldıran, boş mezar görse atlayacak olan beleşçi ibneler; lütfen hayatımdan çıkın gidin. haysiyetinizle gidin.
hesabın var mı? giriş yap