*

  • beseri bilimlerin isleve donuk etkilerinin zayifligini belirten tamlama.
    beseri bilimlerle az cok istigal etmis insanlarin hemen eklemek ihtiyaci hissedecegi gibi aslinda boyle bir zayifliktan bahsetmek havanda su dovmekten farksiz bir eylem olacaktir. yine de beseri bilimlerin son kullanici*ya ulasmakta, yahut islevlerini insanlarin gozune sokmakta -tercihen muspet bilimlere nispetle- zayif oldugu soylenebilir. son kullanici, muspet bilimlerin ortaya koydugu teknolojik yenilikleri kolaylikla benimserken beseri bilimlerin ortaya koydugu teknolojiyi dolayli kulanir cokca, farkina varmaz. googleda arama yaparken arama sonuclarinin cok kisa surede gelmesinde islemci gucuyle ilgili kismina basarisinin hakkini teslim eder ancak arama teknolojisinde semantikcilerin nasil kastigini dusunmez.*
    bir de iki kitap okuyanlarin -daha kotusu yalnizca gazete makaleleri okuyanlarin- ilgili konularda ahkam kesmesi olayi vardir ki, onun icin (bkz: beseri bilimlerin makus talihi)
  • bilimsel faaliyetin kısa vadede ticari ürüne dönüşebilecek bilgilerin üretimi olarak görülmesi durumunda dile getirilen ifadelerden birisidir bu. en çok bilimsel faaliyetin dışında olan insanlar, mesela politikacılar, gazeteciler, "sosyal bilimler okuyup ne yapacaksın, git mühendis ol" diyen anne-babalar ve lise (özellikle dershane) öğretmenleri, okudukları sosyal bölümlerde ne yapılmaya çalışıldığını farkedemeyen -ve aşağıda sözedeceğim bakış açısı (ya da açısızlığıyla) haklı görünen, mezun olunca ne iş bulurum diye düşünen- öğrenciler ve hatta beşeri bilimler sınıfına dahil olmayan üniversite hocaları tarafından -ve hatta hatta üzücü biçimde zaman zaman doğal bilimler ya da mühendislik kökenli rektörler tarafından dahi- kullanılan bir ifadedir de aynı zamanda..

    ve tabii ki doğru bir ifadedir: anne/baba/öğretmen/politikacının gözünde tarih bölümünü bitirmiş üniversite öğrencisinin ne tür bir "işlevsel" (para kazanan, aile geçindiren, ürün üreten) değeri olabilir, tarih bölümündeki öğretim üyesi üniversite sanayi işbirliğine nasıl katkı sağlayabilir?

    fakat bilimsel faaliyete yönelik bu "kısa zamanda ticari çıktı verme potansiyeli" bakış açısı aynı zamanda bu konudaki bilgisizliğimizi de gözönüne serer; bilimsel faaliyetin arka planında yatan "kamu yararının gözetilmesi" (örnek kötü olabilir ama, diyelim soykırım iddialarına cevap olarak bbc'de konuşacak üniversite öğretim üyesinin bilgi derinliğine sahip olması gereği) ya da "düşünce özgürlüğü" (mesela toplumun bir arada yaşayabilmesi için gerekli demokratik anlayışın gerektirdiği eğitim düzeyinin yerleştirilebilmesi için gerekli politikaların belirlenebilmesi) gibi etkenler görmezden gelinmektedir çünkü.

    tabii henüz vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını (yiyecek, barınma vb.) karşılamada sıkıntı çektiği gelişmemiş ülkelerde insanların "işlevsel" düşünmesi çok doğal görünüyor. fakat aldanmadan ibaret bu "doğal" görüntünün arkasında bilimsel faaliyetin de temel ihtiyaç olduğunun anlaşılamaması yatıyor. çünkü bu bakış açısının devamında temel ihtiyaçlarını gidermeye çalışırken kendisini ifade edemeyen ya da hepimiz oyuz, hepimiz buyuz şeklinde garip söylemlerle ifade etmeye çalışan, bir arada yaşamakta zorlanan, mezhep/ırk/dil/din ayrılıkları içinde parçalanmaktan kurtulamayan, toplumsal değerlerini bilim insanları (ya da konusunda uzman insanlar diyelim) yerine eğitimi/bilgisi derinlikten yoksun bir avuç gazete köşeyazarından edinmeye çalışan, medya tarafından yönlendirilen ve yönetilen bir toplum profili oluşuyor.

    özetle, "beşeri bilimlerin işlevsel zayıflığı" ifadesini, bilimsel faaliyetin ne tür "işlevleri" olduğu çerçevesinde değerlendirmek ifadeyi değerlendirme biçimimiz altında yatan sakatlıklarımızı görmek için yeterli gibi görünüyor. böyle de basit bir durum bir yandan..
hesabın var mı? giriş yap