*

  • oldukça absürd bir reklama sahip petrol ofisi ürünü.
  • benzinin içine zaten çeşitli katkılar konulmaktadır. petrol ofisibu katkıyı biyolojik yöntemle (bkz: fermantasyon) muhtemelen türkiyede yetişmiş bitkilerden elde edilmiş metanol olarak seçmiş, günümüzün trendine uymuştur. zira yeni trend, benzine doğal yöntemle elde edilmiş etanol katmak, hatta benzin yerine etanol ile çalışan motorlar yapmak; dizel için ise gene mısır veya benzeri ürünlerden fermente edilmiş biodizelbenzeri ürünler kullanmak yönünde. çevreyi daha az kirlettiği iddia edilen bu tarz yakıtların daha pahalıya malolması nedeniyle hükümet desteği (vergi indirimi olsun vs.) istiyor bu uygulamarı benimseyen neredeyse tüm şirket, kurum ve bireyler..
    ayrıca konu ile ilgili bkz:
    http://en.wikipedia.org/wiki/biofuel
    http://en.wikipedia.org/wiki/biodiesel
  • petrol ofisi reklamında sekiz silindirli corvette kullanarak* bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirten, aslında faydalı ürün. ama normal arabaların iki katı benzin tüketerek dolayısı ile iki katı havayı kirleten amerikan arabalarını destekleyecek kadar da faydalı değildir herhalde..
    (bkz: chevrolet corvette/#1065706)

    "profesör diamond, kimi toplumların, feci kararlar alarak kendilerini nasıl yok etmeyi başardıkları sorusuna dört ana cevap-tahlil-açıklama getirmeye çalışıyor:
    sebeplerin birincisi, felaketi yaratacak sorunu, ortaya çıkmadan önce fark edememek. tek bir örnek vermek gerekirse, 1973 körfez petrol krizinden sonra insanların, benzin yutan israflı arabalardan hemen vazgeçtikleri halde, ardından bunu tamamen unutup iklimi mahveden “4x4” ciplere (sport utiliy vehicle, suv) düşmeleri (düşlemeleri?)...
    jared diamond - çöküş - (kaynak: www.acikradyo.com )"
  • (bkz: biyodizel)
  • canlilarin beslenmek amaci ile olarak kulandigi bitkileri olagan disi yontemlerle olagan ustu genis alanlarda uretip ve sonra turlu kimyasal islemler sonucu yakit elde edilmesi doga asigi ve bu vahsi kapitalizm karsiti insanlar icin pek de kabul edilebilecek durum degildir. endustriyel tarimin sonu collesme olacaktir.

    konunun alternatif enerji kaynagi olarak gosterilmesi tarafimdan kabul edilmemesine karsin konu ile ilgili zamaninda soyle bir haber de cikmisti;

    "
    ab sürecinde biyo yakıt uyarısı
    biyoyakıt üretiminin teşvik edilmemesi durumunda, 2005 yılından sonra petrol ürünü yakıtlara yüzde 2 oranında katılma zorunluluğu geleceği için, biyoyakıt ithalinin zorunlu olacağını bildirdi. selçuk üniversitesi ziraat fakültesi tarım makinaları anabilim dalı öğretim üyesi prof. dr. hüseyin öğüt, aa muhabirine yaptığı açıklamada, devlet planlama teşkilatı’nın hazırladığı (dpt) 8. beş yıllık kalkınma planı’nda, alternatif enerji kaynaklarının stratejik öneminin artacağı, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesinin gerektiğine vurgu yapıldığını söyledi.
    aynı metinde, ‘’alternatif enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması ve tüketimde daha büyük oranlarda yer alması için tedbirler alınacaktır’’ ifadesinin bulunduğunu anlatan öğüt, son zamanlarda bazı kesimlerin kişisel nedenlerle, adeta biyoyakıt karşıtı bir kampanya başlattığını savundu. öğüt, biyoyakıt üretiminde hammadde olarak kullanılan yağlı tohum bitkileri üretiminin türkiye’de yeterince yaygınlaşmaması nedeniyle hammadde açısından dışa bağımlılığın sürdüğünü belirtti.

    -üretim artmazsa ithalatin yolu açilacak-
    biyoyakıt sektörünün gelişiminin önlenmesinin, ülkeyi gelecekte pek çok olumsuz durumla karşı karşıya bırakabileceğini belirten öğüt, şunları kaydetti: ‘’ab’nin 2003/30/ce sayılı 8 mayıs 2003 tarihli direktifi gereği, 2005 yılı başından itibaren ab ülkelerinde, benzin ve motorine, çevreye sağladığı katkı nedeniyle yüzde 2 oranında biyoetanol ve biyodizel katma mecburiyeti getiriliyor. bu uygulama, kısa süre sonra türkiye için de zorunlu hale getirilecektir. ülkemizin yıllık benzin ve motorin tüketimi dikkate alındığında, yılda 90 bin metreküp biyoetanol ve 200 bin metreküp biyodizele ihtiyaç duyulacaktır. şu anki biyoyakıt üretimimiz, istatistik değer oluşturacak miktarda bile değildir. biyoyakıt üretimi teşvik edilmezse, 2005 yılından sonra kullanımı zorunlu hale gelecek biyoyakıtlar, ithal edilmek zorunda kalınacak. bu durum, bir tarım ülkesi olan türkiye’nin, tarım ürünlerinden elde edilen yakıtı bile dışardan ithal eder duruma geleceği anlamını taşımaktadır.’’
    türkiye’nin yağlı tohum bitkileri üretimi açısından uygun toprak yapısı ve ekolojik şartlara sahip olmasına karşın, yıllardır uygulanan olumsuz politikalar nedeniyle üretimin istenilen düzeye gelemediğini ifade eden öğüt, ‘’ulusal biyoyakıt çalışma grubu oluşturulmalı ve ulusal eylem planı hazırlanmalıdır. biyoyakıt üretim sektörü, belirli bir potansiyele ulaşıncaya kadar da teşvik ve desteklerle korunmalıdır’’ diye konuştu. zaman [10:07:00] 18.12.2004
    "

    (bkz: etanol)
  • askeriyede şimdiden kullanılmaya başlandığı rivayet edilen yakıt. bir taksici abimiz "fasulyeden benzin yapıyorlar be abi ehehe" demiş tarafımdan üzümünü ye bağını sorma ayarını almıştır. fasulye masulye kardeşim eğer araba yarı fiyatına satılacağı iddia edilen bir yakıtla aynı performansla gidiyorsa fazla kurcamalamamak, memlekete son derece faideli bu ürünü kullanmanın keyfini yaşamayı beklemek lazımdır.
  • biobenzin denilen şey, bioetanol karışımlı benzindir. bioetanol, mısır ve buğdayın fermantasyonu ile elde edilmektedir. yüksek oktanlıdır. elde edilen bioetanol yüzde 2 oranında yakıt ile karıştırılarak bioetanollu benzin yani biobenzin elde edilmektedir.
  • bir depoyla shell'in 98oktan benziniyle yaptığınız kilometreyi daha ucuza yapmanızı sağlayan benzin...
  • başlangıç aşamasında %2 oranında etanol karıştırılarak elde edilecek ürün. fakat bu oran her an %2-10 arasında değişebilir. bana göre sorun şu: etanol karıştırma uygulamasına geçen terminaller var. ancak yasal zorunluluk açısından 2013'te tüm dolum terminallerinin etanol enjeksiyonuna yükleneceğimi düşünürsek, bioetanol üretimi yetersiz kalacak. zira epdk, sadece çevreye duyarlılık açısından bu tür bir işe soyunmuyor. benzine enjekte edilecek bioetanolün yerli üretim olmasını da şart koşuyor. bunun için gereken ham maddenin türkiye sınırları içerisinde bulunup bulunamayacağı ise koca bir soru işareti (aslında değil !).
    merak etmekteyim, sonunda yasadaki yerli üretim kısmından mı vazgeçeceğiz yoksa bu işe uyanıp da önceden hazırlığını yapanlar var mı?
hesabın var mı? giriş yap