• insanin sonbahar ve ki$ aylarinin her birinden ayri ayri derecelerde nefret etmesine neden olan bir icattir $emsiye . gerci burada asil nefret eden insan grubu, genelde icinde $emsiye kullaniminin cok cok az oldugu genc, nispeten uzun boylu erkek kesimidir . bu insanlar yagmurlarin (ozellikle yuze bahce sulama zimbirtisindan cikar gibi carpan igrenc istanbul yagmurlarinin) ba$lamasindan itibaren sokakta yururlerken azap cekmeye ba$larlar . cunku $emsiyelerini kapan binlerce cengaver ki$ilik (ozellikle orta ya$li turk kadinlari*) kafalarini onlerine egip $emsiyelerini adeta bir meydan sava$inda sancak ta$ir edasiyla havada tutup yollara dokulurler . insan bu cedaylardan bogazini mi, montunu mu, beresinin kenarini mi koruyacagini $a$irir . hele bunlarin bir kismini atlattiktan sonra tam bir nefes almi$ken, alabildigine uzun boylu elinde $emsiyesini dimdik tutan eski istanbul beyfendilerinden biriyle kar$ila$ilirsa ... of yazamam yani o derece kotu, nazgul'den beter .
  • şimdi bende var bunlardan bir tane, üstelik çapı 3 boyu 5 metre civarinda bir şemsiye bu*.
    kenar tellerine değişik türlerde gözler takmamak, kazalar (yaralanma ve belki de ölümler) sonucu muhtemel küfürlerle karşılaşmamak için yükseklerde tutulduğunda ağaç dallarina takilan, çılgın yağmurlar ve rüzgarın sıçan etme ve uçurma eğiliminde oldugu dönemlerde kalkan olarak kullanılan (ki "orta yaşlı türk kadini" bahsi tamamen geçersiz) ve en önemlisi de beni (çünkü ben bunu cidden taksim'de taşıdım ve taşıyacağım) taksimin gözbebegi yapan bir şemsiye bu (e parlak mavi taban üzerine nazar boncuklu kalplerle bezeli, 3'e 5 ebatlarında bir şemsiye), daha ne olsun ki- gölgelerin gücü adına
  • şemsiyeye, imha aracı olarak değil de insanları kör etme aracı olarak bakılması gerekir, zira bu şemsiyelerin uçlarındaki metaller sözlükteki gözlüklüleri bile kör edebilmiştir...kalabalık caddelerde (ex: istiklal caddesi) karambole gelmek şeklinde yaşanabilen bu olaya karşı tedbir almak nerdeyse imkansız gibidir...
  • batman de penguen in kullandığı silah çeşidi.
  • şemsiyenin kenarlarına kesici bişiler bağlamak ve şemsiyeyi sapı ekseninde hızlıca çevirkmek suretiyle elde edilebilecek şemsiye cinsi.
  • (bkz: antişemsiye)
  • gozunuze girdigi vakit kiyafetlerinize takilmasini tercih ettiginiz yagmurdan korunma kalkani..
  • yüzyillar sonra semsiyeye dogru bakis acisidir. savas acma sebebi bile olabilir bu semsiye denen seytan icadi nesneler. hangi hayrini gördük ki bugüne dek? en iyisi bile kisa zamanda bozulabilir. zaten bu en iyisi dediklerim genellikle tasimasi zor, büyük, agir, cadira ya da kumsallarda kullanilan günesliklere benziyor. ayrica otobüste, dolmusta, alisveris merkezlerinde, misafirlikte, orada burada bol bol unutulan bir nesnedir bu. hayir, kimse sevmiyor, bayilmiyor, bilincaltimiz yagmur dinince, hava acinca hemen unutuveriyor bu nesneyi, "birak ya, zaten gecen sonbahar eminönü'nden iki milyona" almistin deyiveriyor biz fark etmeden, o nedenle oraya buraya kakaliyor semsiyeleri, bilerek unutturuyor. ne pis nesnedir yahu! yagmurdan da cok korumaz zaten bu nesne. dedigim gibi, iyi olanlari, koruyacak, calisacak olanlari büyüktür bunlarin. gelisen cin teknolijisi ile cok ince, hafif, ve onbese katlanip cebe, döt kadar cantaya rahatlikla sigabilenlerini icat ettiler ama onlar da nanay, bir süre sonra ya yirtiliyorlar, ya bir yerden kollari, bacaklari pörtleyiveriyor.

    komik bir nesne semsiye. cidden kitle imha araci. insani engelliyor. eger birkac kisi aniden yagmur bastirinca ayni semsiyenin altina girmeye calisiyorlarsa ve iclerinden birisi digerlerinden uzunsa, "semsiyeyi kim tasiyacak" sorunsali basliyor hemen. esas sorun da bu zaten, nasil tasinacagi! basimizin üstünde biz ellerimizi cebimize sokmus, bir türkü tutturmus, yürüyor iken, havada asili kalip bizi yagmurdan koruyan bir nesne olsa semsiye, amenna, degil mi! ama öyle bir nesne olsa adi semsiye olmaz. neyse, uzun boylularla ilgili sorunsal diyordum, simdi ekipteki uzun boylu tasisa semsiyeyi, böyle fazla yukarda kalacak, digerleri acikta kalacaklar, olmaz, e daha kisa olanlar tasisa, onlar semsiyenin altinda kikirdesirken, bizim daha uzun boylu arkadasin basini öne egmesi, kafasini semsiyenin ic duvarlarina carpmasi, semsiyenin tellerinin bu arkadasin gözüne girmesi, saclarina takilmasi gerekecek. daha kisaca olan arkadas semsiyeyi yukarida tutmak istese, fener alayindaymis gibi bir görüntü olusacak, kollari agriyacak. sonra gelsin "semsiyeyi düzgün tut!" diye baslayan tartismalar.

    bir de bu semsiye, malum, yagmur yaginca islaniyor. e bir yere girerken acik da tutamazsin. otobüse bineceksin mesela. gördün otobüsü durakta, bir elinde semsiye, omzunda canta, bir elinde alisveris poseti kosuyorsun. bir yandan da islaniyorsun haliyle. sonra otobüsü yakaladin. semsiyeyi kapatmak dert, yere koysan yerleri mok götürüyor, herkes pür dikkat seni izliyor, kenardaki teyze hain gözlerle sana bakiyor, "ben baktim yer bulamadim, mecburen yere koydum, sen de yere koymaya mecbursun, nihahaha" diyor icinden, amcalar bir yandan sip sip su damlatip yerlerdeki camuru daha da camur eden semsiyeye bakip, ellerini cenelerine götürerek "ulan oraya mi koysa, yoksa buraya mi koysa daha iyi olur? allah vere de önümüze oturmaya, öndeki cocugun spor sayfasini kapatmaya, amin" diyorlar. sense alirsin semsiyeyi, sanki semsiyeyi bastan icat etmis gibi bir edayla, ortadaki boslukta gider, tutunma yerinin demirine asarsin. bazi kafalarin onaylar sekilde sallandigini, kenardaki teyzenin ise "nasil olur?" babinda, hicirik diye sesler cikarmaya basladigini gözlemlersin. icin rahat, "bu semsiye kurur, sonra da elimde tutarim" diye ince hesaplar yaparsin. e peki ya otobüsten inmesi, o daha bir dert. böyle dügmeye basacaksin, otobüs kenya sokaklarindaymis gibi sallanarak, devrilerek giderken hem semsiyeni, hem de cantani tutacak, bir yandan da düsmemek icin, türkiye'de dogmakla dogustan on gelen akrobasi switchin sayesinde, bilimum denge oyunlarina gireceksin, öte yandan da soförün kapiyi ne zaman acacagini kestireceksin ki tek bir hamleyle semsiyeyi acip, önce uc kismi kapi ile doksan derece aci yapacak sekilde tutacaksin onu, semsiyenin ucu duragin arka camini isaret edecek sekilde. sonra da semsiyen hemen acilacak ki, basinin üstüne yine bir hamlede tutup zerre islanmayacaksin. yok ya?! öyle semsiye daha anasinin karnindan dogmadi. ac, kapa, ac, kapa. aa ne güzel derken bozuluveriyor bu seytan icatlari. bana su ana dek sorundan baska bir sey getirmediler. sevmiyorum ben semsiyeleri. bir de merak ediyorum, o kadar semsiye kaybediliyor, nereye gidiyor bir semsiyeler? otobüs soförleri "hanim, bak bugün yine ne unutmuslar?" diyorlarsa da esleri de "yine mi, allah'in cezasi, ev semsiye cöplügüne döndü, bir gün de daha ise yarar biseyler getirsen!" diyorlar. bakin burada da bosuna tartisma cikartiyor bu alet. hayir semsiyeler cok isyankar nesneler ya, hafif bir esinti cikinca ona kapilip gidiyor, elinizden kacmak icin ters dönerek ölü numarasi yapiyorlar ya, acaba diyorum, kaybolan tüm semsiyeler bir araya gelip sokakta ates yakarak etrafinda "yeter ulan senelerdir islandigimiz", "bana sahibim söyle söyle yapti, beni hizli ve hunharca kapatti", "benimki de üzerimde sigara söndürdü" diyerek muhabbet mi ceviriyorlar? acaba diyorum, bm semsiyeleri kitle imha silahi olarak kabul eder mi? ben, ben ne diyorum sayin sözlük?
  • (bkz: şibumi)*
hesabın var mı? giriş yap