• aşık daimi'nin dedesine ait olarak bildirdiği ve özel bir bant kaydında hikayesini anlatarak okuduğu deyiş.

    1962 tarihli bu kayıtta aşık daimi'nin anlatımı ve okuduğu sözler şöyledir:

    ...programın bu kısmında rahmetli dedemden bir deyiş çalıp okuyacağım. efendim dedem taliplerinden memleketine dönerken yolda bir softa köyüne rastlıyor. kış boranda o köye misafir olmak mecburiyetinde kalıyor. köyün kahyası rahmetli dedemi saçlı sakallı görünce yüz vermiyor. diyor ki"işte bu da alevilerden biridir". atı çekiyor ahırın soğuk bir kapı tarafına, kuru saman veriyor. dedeme ve kamberine de -yanındaki arkadaşına- bir bulgur çorbası. altlarına da bir hasır atıyor. o vaziyette sabahı ediyorlar. sabah olunca dedem kamberine "haydi oğlum" diyor. "artık burada duracak halimiz yok, kalk gidelim". oradan kalkıyorlar, o karda ve boranda çektikleri zahmeti sözlerle dile getiriyor. avşar çayırı denen bir yere varıyorlar; kardan yürümenin imkanı yok. o zaman şalvar giyerlermiş. şalvarları çıkarmaya mecbur kalıyorlar, sırf beyaz donla kalıyorlar. gediğin başına kadar olan 3 saatlik mesafeyi bir günde katediyorlar ve gediğin başına varıyorlar. işte orada çağırmış olduğu sultan hızır ve piri ali yetişmiş oluyorlar."

    sabah namazında kalktım kozan’dan
    gözüm korktu hızan oğlu hızandan
    kör olmuş kahyası, düşmüş izandan

    yürü sultan hızır car günün geldi
    yetiş pirim ali car sende kaldı

    avşar çayırında çıkardım şalvar
    çağırdım kamber'e hızır’a yalvar
    ilerisi çetin, daha çok yol var

    yürü sultan hızır car günün geldi
    yetiş pirim ali car sende kaldı

    atlar dizim dizim kardan çıkmıyor
    kamber cevab etmiş; daha gitmiyor
    çağırdım pirime gelip yetmiyor

    yürü sultan hızır car günün geldi
    yetiş pirim ali car sende kaldı

    kıratın gözünü duman bürüdü
    gözüm yaşı sel sel oldu yürüdü
    takatim dermanım gitti çürüdü

    yürü sultan hızır car günün geldi
    yetiş pirim ali car sende kaldı

    gediğin başından haydar baktım geriye
    ikisi kıra binmiş biri doruya
    birini benzettim merdan ali’ye

    yürü sultan hızır car günün geldi
    yetiş pirim ali car sende kaldı

    dağların başı da yavuzdur yavuz
    er odur ki daim gezer yalavuz
    boz atlı hızır bize olsun kılavuz

    yürü sultan hızır car günün geldi
    yetiş pirim ali car sende kaldı

    kul ahmet’im çok ağladı çok güldü
    boz atlı hızır bize kılavuz oldu
    car diyen kulların carına geldi

    yürü sultan hızır car günün geldi
    yetiş pirim ali car sende kaldı

    zülfü livaneli'nin eşkiya dünyaya hükümdar olmaz adlı longplay'inde okuduğu versiyon için (bkz: bozatlı hızır)
  • pir sultan abdal'a ait oldugu sanilan bir deyis.

    sozlerini de yazayim tam olsun : *

    bir yavru yolladım da gurbet ellere
    emaneti de sana bozatlı hızır
    seni bekçi derler de bunca yerlere
    emaneti de sana bozatlı hızır

    nice günler gördüm de ağlı karalı
    nice günler gördüm de dertli çareli
    nice günler gördüm da yürek yaralı

    bizden hakka zulüm yok
    imanın var vadesize ölüm yok
    senden başka kanadım yok kolum yok
    emaneti de sana bozatlı hızır

    pirsultan abdalım da böyle olacak
    beklerim yolların da yavrum gelecek
    analı babalı da murat alacak
    emaneti de sana bozatlı hızır
  • insanların imdadına yetişen ölümsüz, insanüstü bir kişiliktir.
  • hak muhammed ali sen yetiş imdadıma yetiş deyip aman dileyen kulların car gününde yanında olan sır alemi sırdan gelendir. bozatlı hızır, muhammed mustafa'nın kendisidir.
  • (bkz: sveti georgi)
  • "boz ayın dört çarşambası" kalıbının boz atlı hızır ile çağrışım yakınlığına dikkat. (bkz: cemre/@ibisile)

    (bkz: düldül izi/@ibisile)
    (bkz: ünlü atlar/@ibisile), şubar
  • şöyle başarılı bir icrası da bulunan pir sultan abdal deyişi.
  • eylem eğin'in, özdemir müzik etiketiyle yayınlanan tekli çalışmasında yeniden yorumladığı parça.

    söz & müzik: aşık daimi (ismail aydın)
    düzenleme: altan turan

    serhat güldük imzalı klibi buradan izlemek mümkün.

    ayrıca (bkz: bozatlı hızır)
  • anadolu'nun ücra köşelerinde toprak damlı bir evde çıra yalımlarının ışığında bir ana türkü çağırır. yokluk, sefalet evin duvarlarına işlemiştir. modern çağdaki vakit geçirmelik nesneler yoktur orda. türküler, hikayeler kulaktan kulağa anlatılır. ana-babalar gurbetteki evlatlardan bir haber bekler. telefon mektup yok. gelen geçenden haber sorarlar. yola yollanan çoluk çocuğu hızıra emanet ederler. sonra bir deyiş yankılanır gökyüzüne, hızıra yakarış..

    bir yavru yolladım gurbet ellere
    emaneti sana bozatlı hızır
    size bekçi derler yüce bellere
    emaneti sana bozatlı hızır

    bekçi olup şu alemde oturan
    isteklinin muradını yetüren
    nice bunalgının elinden tutan
    emaneti sana bozatlı hızır

    deryanın içinde oturan erler
    bize yardım etsin onikimamlar
    hint'te muhammed carina yetenler
    emaneti sana bozatlı hızır

    deryanın içinde yüzer üç gemi
    deryalar bekçisi o hızır nebi
    bize yardım etsin hz. ali
    emaneti size bozatlı hızır

    hüseyin abdalım nasıl olacak
    gözlüyom yolları yavrum gelecek
    sultan tekelide murad verecek
    emaneti sana bozatlı hızır

    *sivas-tokat yöresine ait olan versiyonu yukarıdaki gibidir.
hesabın var mı? giriş yap