• gizemli, saygi duyulan, korkulan bi hastalik, ortacagda gecen kitaplarda bundan muzdarip bi adamcagiz bulunur genelde
  • kara veba olarak da bilinir
  • cevresel sinirleri, deriyi ve ust solunum yollarini etkileyen kronik, bulasici bir hastalik..havadan veya dogrudan temasla (burun mukozasindan ya da acik yaralardan) bulasabiliyor. mikrop sinirleri yalitan schwann hucrelerinin icinde yuvalaniyor, fakat vucudun bagisiklik sistemi mikrobu farkedip saldirdiginda bu arada bu sinirleri de tahrip ediyor ve boylece duyu kaybina, kol ve bacaklardaki dokularda buyuk hasara ve hatta kemiklerde bile zarara yol aciyor..
  • kelebek romaninda ya da filminde olayin kahramani cuzamlilarin adasina gider ve onlardan biriyle ayni puroyu tutturur kayiga bindiklerinde de yuzunde cuzam yarasi ciktigini fark edip cakisiyla keserdi. bu enstantaneden cok etkilenmistim. yillar sonra cuzamin bulasici olmadigi haberleri cikinca da romanin butun karizmasinin gittigini dusunmustum. o sahne iptal mesela. ama kitabini da filmini de hala severim ve filme cekilen kitaplar arasinda insani sukut-u hayale ugratmayan yegane filmlerden biri oldugunu dusunurum)
  • hansen basilinin sebep oldugu deri hastaligi ayrica dorusu cüzamdir.
  • (bkz: leprosy)
  • (bkz: lepra)
  • beraberinde çeşitli sapkınlıkları da getiren hastalık.

    ortaçağda birinden kurtulmanın en kolay yolu, onun cüzzamlı olduğunu ihbar etmek ve tecrithaneye kapatıldıktan sonra mallarına el koymaktı. kişinin, kendisinde cüzzam başlangıcı belirtileri olmadığını ispat etmesi de zordu. avrupa'da daha sonra başgösteren cadı avı furyasına benzeyen bir hareketlenme söz konusuydu. öte yandan, birçok tecrit edilen azınlıkta olduğu gibi, bunlara sapıkça bir ilgi duyanlar da türemişti. zaten, hıristiyanlık da oldum olası bu cüzzam meselesine ilgi duymuştur, ki, hz. eyüp'ün* cüzzam hastalığı ve cüzzamlı cüzzamlı yetiştirdiği güvercinler*, başka bir vesile ile anlatılacaktır. dr moore'un da dediği gibi, "cüzzamlılara, günahlarının bedelini bu yaşamda ödeme imkanı bahşedildiği için, bir sonraki yaşamlarında daha kolay affedileceklerdir". bu furyada, bazıları, cüzzama yakalanmayı ister hale gelmişlerdir.

    mesela, münzeviler ve rahipler gibi, cüzzamlılara da, "pauperis christi" adı veriliyordu ve bilhassa yaralarının fiziksel olarak iğrenç olması, cüzzamlıların yaralarının yıkanmasını, hatta bunların öpülmesini, adeta moda olan bir dini uygulama haline getiriyordu. bunu düzenli olarak yapanlardan biri, 1. henry'nin eşi matilda'ydı.

    bu sapkınlıklara bir diğer örnek için, buradan, 1300'lere, fransa'da montaillou kasabasına gidiyoruz. yine cüzzam salgını var ve kahraman, bu kasabada yaşayan arnaud de verniolles isminde bir adam. arnaud'un orijinal ifadesi, emmanuel le roy ladurie'nin montaillou kitabından alıntı: "ben, toulouse'da yaşarken, cüzzamlıları yakmaya başlamışlardı; bir gün bir fahişe ile beraber oldum. bu günahı işledikten sonra, yüzüm şişmeye başladı. cüzzama yakalandığımı sandım ve o kadar korktum ki, bir daha asla bir kadınla beraber olmayacağıma dair yemin ettim; yeminime sadık kalmak amacı ile de, küçük erkek çocuklarını taciz etmeye başladım."

    (kaynak: dr. r. i. moore'un the formation of a persecuting society adlı kitabı)
hesabın var mı? giriş yap