• 1893'te istanbul'da doğmuş ve 1951 yılında şam'da ölmüş kürt aydını. bedirxan ailesinin pek çok üyesi gibi hayatının büyük bir kısmı doğduğu topraklardan uzaklarda geçmiştir. hoybun örgütünün kuruluşunda bulunmuş, hawar ve ronahi adlı kürtçe dergileri çıkarmıştır. ayrıca en büyük mirası kürtçe'yi 1930'lu yıllarda latin alfabesine uyarlaması olmuştur. bugün kullanılması alerji yaratan ve türkçe'de yer almayan w, q, x, ê, û gibi harfleri de kürtçe'ye ekleyen odur.
  • kürtçe gramerini oluşturan en önemli isimlerden biri. kürtçe alfabe, sentaks ve morfolojisini oluşturan insan. ayrıca hawar diye zamanında çıkardığı kürtçe dergi sayesinde dilin yaşamasında önemli rol oynamıştır.
  • ortaokul sıraları olmalı sanırım. kimi zaman öğretmenin yazdırdıklarının artık baygınlık verdiği anlarda yazdırdıklarını yazar gibi yapmadan az önce, öğretmenin(hoca nın) yazdırdıklarını kendi kendime simultane olarak kürtçe’ye çevirip yazmaya çalışırdım. haliyle yazarken kürtçe’deki kimi harflerin türkçe de olmayışından dolayı yazma işlemi pek verimli olmuyordu. bu sorunu türkçe deki kimi harflere işaretler koyarak aşmaya çalışıyordum(sanırım başka yerde de görmüş olduğumdan, h nin altına bir çizgi çekip arapçadaki hi yapmak gibi). lakin bu ve benzeri uygulamalar da bu eksikliği gidermeye yetmiyordu. kısaca türkçe için kullanılan latin alfabesi kürtçe için yetmiyordu. bu sorunu aşmak için bir alfabe oluşturmak[bu hareketin ülkenin bölünmez bütünlüğüne bir tehdit olabileceği(!) nereden gelsin küçük aklımıza] aklımın kenarından köşesinden sürekli geçerdi.

    1919 yılında celadet ali bedirxan bir fransız arkadaşı ile doğuya, kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeye (istan’a)yaptığı gezide çeşitli notlar alır. notları haliyle o sırada bildiği alfabe olan arap alfabesi ile almaktadır. fakat yanındaki fransız’ın latin alfabesi ile not alması kafasının bir yerinde not olarak kalır. nitekim sonrasında eğitim için gittiği almanya’da o sırada bir çok doğu dilinde[azerice, türkçe] yapıldığı gibi latin alfabesine geçiş çalışmalarına başlar. ve dönem dönem çeşitli şekillerde sonuçlandırdığı çalışmlarının en son halini 1932’den itibaren suriye’de çıkardığı hawar dergisinde uygulamaya başlar. ilk 23 sayısında arap ve latin alfabesi ile çıkardığı hawar’ı sonraki sayılarda tamamen latin alfabesi ile yayınlamaya başlar. sonuç olarak bugün suriye ve türkiye kürtlerinin büyük oranda kullandığı latin alfabesini hayat geçirmiş olarak 1952’de bu dünya’dan her fani gibi elini eteğini çekmiştir.
  • celadet ali bedirxan ın bugün için değerlendirilmesi gereken en önemli yönü ve de eseri kürtçe için oluşturup bıraktığı latin alfabesidir. bir dil için yazılan alfabenin hangisi olduğunun çok da hayati olmadığını düşünmekteyim. çünkü dilin asıl öğesi dil organının kendisidir. dil, dilin etrafında şekillenir ona göre evrilir ve onun doğallığına uygun şekilde toplumdan topluma farklı şekillenir. bundan sonra kullandığınız şekil ve ifadeler bir amaçtan öte araçtır. yani arap, latin, kiril, yunan alfabesi kullanıldığı diller açısından birer araçtan öteye gitmemekte. alfabeyi asıl önemli kılan nokta kullanıldığı dili sınırlayıp kimi doğal evrilmeler sonucunda oluşmuş farklılıkları sınırlamamasıdır. eğer bir dilde 30 ses varken, bunlar yazı diline 28 harf ile aktarılıyorsa haliyle dil zamanla kimi seslerdeki aşağı, ya da yukarı evrilme yoluyla bu sesleri kaybedecektir. örneğin konuşma dilinde var olan (kh) harfine yazılı dilde yer verilmemişse, zamanla hem yazı hem de konuşma dilinde bu ses kaybolacak ve yerini yakınındaki seslere bırakacaktır. örneğin hı için konuşursak; kelimelerdeki hı sesi k veya çoğunlukla h’ye çekilerek(shift) dildeki varlığını yitirecektir(türkçe de olduğu gibi). kısaca yazı dili, konuşma dili kadar esnek olmadığı için alfabedeki sesler iyi seçilmemişse dil yanlış bir şekillenmeye doğru yol alabilir. farklı dillerdeki kelime geçişlerinin eskisi kadar esnek olmamasının altında yatan neden kelime geçişlerinin artık sözlü olarak dilden dile değil yazılı olarak geçmesidir. [(bkz: carolus magnus/@cyrus the virus)]
    celadet bedirxan’ın bıraktığı latin alfabesi genel olarak kürtçe için yeterlidir denilebilir. kürtler’in çoğunun bugün öğrenimine, başka dilde de olsa, ilk olarak latin alfabesi ile başladığı düşünüldüğünde, ileriki zamanlarda bu alfabeye geçiş daha kolay olacaktır. zaten bu alfabenin genel olarak benimsenmesi, alfabenin kullanımı açısından genel bir eksiklik olmadığını gösteriyor.

    ama yine de bu alfabede göz önüne alınması gerektiğini düşündüğüm, eksiklik olarak nitelenebilecek birkaç nokta olduğunu düşünmekteyim. şöyleki;

    x: azerice de olduğu gibi kürtçe deki (kh) harfinin yanında, bir de ğ harfini de karşılamakta. örneğin; xem ile xêr yazı diline aynı şekilde aktarılmakta. oysa ki bunların farklı ses olduğunu şöyle de anlayabiliriz ki, bu sesin olmadığı türkçe de her iki seside içeren kökten gelen kelimeler mevcut. kürtçe ve farsça daki xem kelimesi türkçe ye gam olarak geçmiştir yani x(ğ)->g’ye evrilmiştir. oysa xayr(khayr) kelimesi arapçadan kürtçe ye xêr arapçadan türkçeye hayır olarak geçmiş ve xêr deki x harfi türkçe de h’ye evrilmiştir. bunun nedeni ilk kelimedeki(xem) x harfinin aslında ğ ikincisindekinin(xêr) ise hı(kh) olması. konuşma dilindeki bu farklılık bu haliyle yazı diline yansıtılamamakta. yani kürtçe de konuşma dilinde nadirde olsa var olan ğ ve hı(kh) sesi aynı harf x ile karşılanmakta. aslında bu sesler birbirine çok yakın sesler olduğundan kimi yerde hı olarak duyduğunuz sesi diğer yörede ğ olarak duymanız mümkün, ya da tersi de olabilir. ama yine de, zamanla muhtemelen ğ harfleri kh harfine evrilerek tek ses haline getirilecektir. ki bu doğal bir süreç sonucu olmadığı için pek istenen bir durum değildir[doğal süreç sonucu olanı ve aynı aileden farklı dillerin oluşmasına temel nedenlerden olan durum için lautverschiebung yada sound change]. çözümü de hı harfini karşılayan harfin x kalması koşuluyla, ğ yi karşılayan bir harf ya da mevcut harfin üstüne işaret koymak olabilir.

    bir diğer konu ise latince nin batı dillerine yaptığı etkiye benzer olarak arapça’nın bir diğer doğu dili olan kürtçe(ve de türkçe ye olduğu gibi) ye etkisi sonucu kürtçe’de var olan sesler. bu seslerin en önemlisi ayn harfinin farklı üç versiyonu olan ve boğazdan çıkarılan e’(türkçe de a’ya daha yakın bir ses olan e’nin boğazdan çıkanı), u’ ve de i’ harfleri. bu üç harfin de celadet ali bedirxan ın oluşturduğu latin alfabesinde karşılığı yok. fakat özellikle isimlerde, ki arapçadan geçmişlerdir, bu üç harf kürtçe de çok sık kullanılmakta. üstelik bu üç harfin karşılığının olmaması zaman zaman kimi yörelerde karışıklığa da neden olabilir. örneğin kimi yerlerde “î’s”, türkçe’deki isa nın karşılığı olan bir erkek ismi iken, “îs” türkçe’ye islim olarak geçen bir hatun kişi ismi, ama şu haliyle aynı yazılmakta. veya “e’w” türkçe’de kimliğe abdullah olarak “geçirttirilen” bir isim iken, “ew” “o” anlamındaki 3. tekil şahıs zamiri, yine yazı diline aynı olarak geçecektir. yani bu üç sesin de harf ile olmasa bile işaret ile belirtilmesi zaman zaman elzem oluyor.
  • kendi halkının bile yabancısı olduğu insan.sanırım çok uzak.
    annesi ölü doğurmuş ama kefene sığmamış bebek. dili için mücadeleye silahla girmenin aksine okuyarak,yazarak meydan savaşı açmıştır dönemine. ataları gibi sakıncalıdır denerek sürgünde almış soluğu,tabi soluk denilirse.
    nasyonel sosyalizmin, fransız devriminin,osmanlı'nın bitişininin..kanlı dönemlerin her birinin tanığı olmuş, onca ortadan kaldırılma çabalarına rağmen bu şerefi kimseye nail etmemiş, cemşid'i, oğlu için en iyi bisikleti alabilmek uğruna girdiği para kazanma mücadelesinde son bulmuştur hayatı.bir kuyunun derinliğinde...
  • --- spoiler ---
    kürtlerin en önemli entelektüellerinden olan celadet ali bedirxan, mir bedirxan'ın torunu ve kürt teali cemiyeti'nin ikinci başkanı emin ali bedirxan'ın oğludur. kürt dili, kültürü ve edebiyatı için unutyulması mümkün olmayan çalışmalar yaptı. hem ilk modern kürt dilbilimcisi hem de mükemmel bir şair olan celadet ali bedirxan,
    belki de kuzey kurmancisini ölümden , yok olmaktan kurtaran kişidir.
    onun bilura min isimli şiiri, kişi olarak yanımdan hiç ayırmadığım ve sürekli okuduğum bir şiirdir. bu şiir onun ince bir hüzün ve mükemmel bir edebi dil ile yazdığı edebi ürünlerinin güzel bir örneğidir.
    --- spoiler ---
    mehmed uzun
  • seydaye gerok mahlası ile şiirler yazmıştır.
  • mehmed uzun'un kader kuyusu isimli romanı kendisi üzerinedir.
  • türkiye cumhuriyeti devleti (tece) bir kütüphaneye isminin verilmesini onaylamış.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22968172.asp

    haberde ismindeki "x" harfi gündeme getirilmiş. haberi hazırlayan cahil topluluk için haber değeri bu. oysa ki kendileri ileri derecede bir kürt millyetçisi ve türk düşmanıdır. kurtuluş mücadelesini ingiliz desteği ile daha sivas kongresi aşamasındayken sona erdirme girişiminde bulunmuştur. dedesinin husumeti ise osmanlı dönemine dayanır.

    (bkz: taşnak hoybun anlaşması)

    eğer temsil ettikleri devlete derinden bir düşmanlık beslemiyor iseler, hadisenin tece tarafındaki yetkililerin bundan pek haberi yok. zaten mezkur cehanta medyasıyla siyasetçisiyle bu hususta kimsenin hiçbir bok bildiği de yok. onun için kürtçü cenah ha babam penetre ediyor. yakışır, at binenin kılıç kuşananın zira.

    hazır geçmişle hesaplaşıyorken örneğin bir sokağa da georgios hacianestis'in ismi verilebilir mi? elbette verilebilir verilmesine de sayın abdullah öcalan hocaefendi hazretlerinin zamanında buyurduğu üzere yunan milliyetçileri yine gevşeklik göstererek konjonktürü ıskalıyorlar.

    http://www.youtube.com/watch?v=mi8hvthhh14
hesabın var mı? giriş yap