• harvard'da tarih bölümündedir. middle eastern studies'in basindadir, iki cihan arasinda isimli nefis bir kitabi vardir.
  • (bkz: harvard university)
    (bkz: cmes)
  • 16. yuzyil osmanli modernlesmesi ve gundelik hayatin sekulerlesmesi ustune makaleleri vardir. the question of the ottoman decline (1999) kitabi bu makalelerin tezini gelistirir. ozellikle 17. ve 18. yy'da bize hicbirseyin aslinda lisede ogretildigi gibi olmadigini gosterir. su anda bircok tarihcinin onaylamasi, bize okutulan milli tarihin acinacak kadar tarafli oldugunu gosterir.

    bir yandan osmanlı tarihi ve ortadoğu dersleri verip, bir yandan da başkanı olduğu ortadoğu araştırmaları merkezi’nde (cmes), osmanlı kültürü ve tarihiyle ilgilenen 20 doktora öğrencisiyle çalışır. vehbi koc professor of turkish studies diye bir title'i vardir.
  • makaleleri birçok görüsü karsilastirmali olarak barindirir kendi fikirini ise çogunlukla açik etmez buna karsin sürekli süpheli noktalarda sorular yöneltir.
  • cemal kafadar dedikleri boyle yasli, sakalli gozluklu filan elinde purosuyla koltugundan kalkmayan bir tarihcidir diye dusunurken tanistigimda ne kadar genc gorundugune ve enerjisine inanilmaz sasirdigim, dunyanin en sempatik insanlarindan biri, harvardda konferansta saga sola kosustururken adeta doktora ogrencilerinden farki olmayan sicak insan.
  • gençliğinde çok güzel şiirler yazarmış kendisi
  • can sıkıcı bir insandır. öncelikle çok derindir. sadece osmanlı tarihi değil, sinema konusunda da boyunuzu rahatça geçer. ikincisi sohbeti çok keyiflidir. sizi alır, oradan oraya götürür ama yolunuzu kaybettirmez. üçüncüsü iyi niyetlidir. dördüncü her zaman güleryüzlüdür. hiç bir şey onun canını sıkmaz gibidir. beşincisi iyi bir yol arkadaşıdır. her şeye merakı vardır, her ortama uyum sağlar. gerektiğinde maya piramidinin tepesine de çıkar, dracula'nın kalesine de tırmanır (eğrigöz'dekine). altıncısı iyi yemekten ve güzel içkiden zevk alır.

    işte bu saydığım sebeplerden ötürü acaip can sıkar. insanın biraz kötü huyu, ruhu filan olur.
  • between two worlds, the construction of the ottoman state (iki cihan âresinde) kitabı üzerine kendisiyle yapılan bir söyleşide şunları söyleyen tarihçimizdir kendisi.
    "... genel olarak, 11-15 yüzyıllara arasında 'iki cihan âresinde' yeni bir medeniyet yaratırken 'taş ü toprak âresinde bile yapılan' insanları anlamaktan çok uzağız gibi geliyor. şöyle bir sahneyi anlayabiliyor muyuz gerçekten: ' kafir iman getirdi müslüman oldu. balı çörekle yediler. ayağa kaltılar, üç kez semah tuttular'? bunları yaşayan insanlar 'sekiz uçmak içindeki köydenim' derse, gönüllerinin "ha deyince hayran olduğu" söylerse, onlara inanılır elbette. onların kapısına taşlar da gider, kuşlar da. zamane insanı kendini çok dilli çok kültürlü olmakla ortaçağlılardan çok daha ileri sayarken aceleci davranıyor galiba. o yüzyılların 'kamuoyu önderleri' unutmayalım ' dört kitabı yetmiş iki dili' öğreniyorlar büyürken (melik danişmend, sarı saltuk vb.) ıhlara vadisinde bir duvar resmi vardır, gözümün önünden gitmez: külah giymiş def çalan keşişler. işte o keşişlerle düşüp kalkan, onlarla isa'yı musa'yı tartışan, birlikte 'caz yapan' insanlar".
  • batı trakya'daki alevi dergahı kızıldeli sultan'da uzun uzun zaman geçirmiş ve araştırmalar yapmış kişidir kendisi.
    uzun yıllar yunanistan'ın demir perdesi arkasında kalmış olan seyyid ali sultan, yani kızıldeli sultan dergahının tarihini ve inanç sisteminin günümüz popüler kültürüne kazandırılmasında çok emeği vardır.
  • (bkz: vâridat) / (bkz: inspirations)
hesabın var mı? giriş yap