*

  • deniz gezmis'in babasi.
  • acaba oğluna isim koyarken yıllar sonra doğacak kızlı erkekli binlerce çocuğa da isim koyduğunun farkında mıydı?
  • zamanın cumhuriyet gazetesinde oğluna* hitaben yazdığı su acık mektubu yayınlanan müfettis baba.

    "oğlum deniz,

    12 ocak'tan beri türkiye radyolarında ve basında banka soygunu ile ilgili haberlerini büyük bir üzüntü içinde takip ediyorum. kendi kendime bu suçun faili olup olmayacağını dusunuyorum ve bunun için çok önceleri yeniden yasamıs gibi canlandırıyorum hayalimde.

    karlı bir şubat sabahı ayaş'ta dunyaya gozlerını açtığın zaman ilk işin ağlamak olmustu. şimdi anlıyorum karsısında canlı yaratık olarak ilk defa bızı gormustun, insanları... ve içinden: ben butun omrumu bu nankör yaratıklar arasında mı geçireceğim diye dusundun, onun için ağladın. insanlar... yani butun istikbalini onların daha mutlu olmaları uğrunda feda ettiğin insanlar... canavarların en korkuncu olan bizler, tanrının bahşettiği zeka ve yetenekleri zehirli birer hançer gibi hemcinslerinin azap çekmesinde kullanılan uygar canavarlar.

    neden boyle yaptın oğlum? günlük kazancı ile geçinen bir aile topluluğu içinde tuzune haram karısmamıs bir çorba bulurdun. giyecek bir elbisen, yatacak bir yatağın vardı. hem zaten sen hiç kendini düşünmeyen bir çocuktun. kardeşlerine alınan bir giysi için kıskanmaz sevinirdin. diğergam bir yaradılısın vardı, paraya hiç kıymet vermezdin. hatta bir gun yapmayı tasarladığım bir iş konusunu sofrada konusurken beni kınamıs ve soyle demistin: "baba, hayatta paraya değer vermeyen insan olarak seni bilirdim."

    benimle anlasamıyordun, benim goruslerımı beğenmiyor, yarınki türkiyenin size ait olacağını soyluyordun. beni tutuculukla itham ediyordun. içten içe sana hak vermekle beraber artık iki ayrı dunyanın insanları olduğumuzu kabul ediyor ve susuyordum.

    bundan sonraki olaylar belli... sen kaderın çizdiği yolda hızlı adımlarla ilerliyordun. benim hayat tecrübem senin bu hızını kesmeye yetmedi. on sekiz yasını bitirmiş kanun nazarında reşit olmustun ama benım gozumde henüz ilk genclik çağının en hassas ve tehlikeli bir doneminde idin. benim şefkatim çevrenin hoyrat davranısı ile meydana gelen tahribatı onarmaya yetmiyordu. halbuki sen eğitime muhtaçtın. artık olaylar seni kotu niyetlilerin pençesine atmıstı. çıkmana imkan yoktu. çıkarlarına sekte vurduğun çevreler senin butun çıkıs yollarını tıkamıslardı. sana ermeni demişler. sen de it urur kervan yurur demis geçmiştin. bana sorsaydın. anne tarafından deden, balkan savaşına askeri lise ögrencisi olarak katılmıs. kurtulus savaşında yaralanmıs ve istiklal madalyası almıs şerefli bir subaydır. baba tarafından deden şimdi seni ermenilikle itham eden zibidilerin varolması için sarıkamıs muharebesinde moskof ordularına karsı savasırken esir düşmüş ve üç yıl sibirya ormanlarında işkence çekmiştir. sen bilir misin gezmiş oğulları, birinci dunya savaşında on altı şehit vermis bir ailedir. babanın üç dayısı erzurum'un geri alınmasında ermeniler tarafından şehit edilmisti, iste sen bu biçim ermenisin.

    senin için butun bu olayları kolay diploma almak için yapıyor, diyorlar. evde bulunan ögrenci karnene baktım şimdiye kadar girdiğin butun derslerden iyi, pekiyi almıssın. zaten saçı uzun, eteği uzun gençlerin devam ettiği yerlere uğramaz, gece yarılarına kadar odana kapanır, ders calısırdın. sana dısardan cok miktarda para alıyor dediler, bazı gazete sahipleri zarfların içinde binlikleri sana gonderdi dediler. bu ne tezat oğlum, bu kadar bol parası olan banka soyar mı?..

    butun bunları yazarken içimin kan ağladığını tahmin edersin bu duyguyu sen değil, yalnız baba olanlar bilir.

    sağlıklı yakısıklı boylu poslu bir delikanlı idin. sen gelecekten, biz de senden neler beklerdik, nasıl oldu da seni bu hale getirdik? suça itmek için elimizden gelen her seyi yaptık. başta üniversitenin büyük hocaları, ana , baba, bizler, toplumun her kesimi, politikacılar ve tum yonetım sorumluları... anlamadık seni, anlamak işimize gelmedi, çıkarlarımıza aykırı dustu. her çıkıs yapısında kendi hesabımıza bir yararlanma yolu aradık senden. hala oyle değil miyiz?.. bak bizim felaketimizin ustunde kaşaneler kuranların ağızları kulaklarında. her öğrenci kursunlanmasında -darısı diğerlerinin basına- diye demeç veren cok muhterem usule uygun banka soyguncusu bıle sımdır ne parlak demeçler hazırlar bilinmez.

    senin için cezaevine girdi çıktı dediler. bildiğim kadarıyla polis koydu, yargıç çıkardı. ama sen de durmadın, polis seni döverken elini kaldırır, başını korursan elbette emniyet mensubuna mukavemet eder ve girersin içeri. hatta bir defasında emniyet mensuplarından birinin basına kiremit parçası atmıs yaralamıstın. yarasında hayati tehlike vardır,kaydiyle bir ay rapor almıs, iki gun sonra da emniyet müdürlüğüne tayin edilmis, göreve baslamıstı. sen gençlik tesşilatında otururken yıldız'da asansor boslugunda bulunan av tufeği sana mal edilmis ve bunun için 9 ay içerde kalmıstın. belki de öyledir, sen onlardan iyi mi bileceksin... hem ne diye sen ifade verirken arkladasların dısarıdan "surlardaki toplar da denizindir" demişlerdi? ben ondan şüpheliyim.

    işte boyle oğlum. üç yıldan beri yaşantımızı zehir eden, toplumu tedirgin eden bu olaylar zinciri basladığı yerde cozulur ve bugunku elem verici sonuca varmazdı. bunun için biraz anlayıs, sağduyu ve ihtiraslardan arınmıs, gençlik psikolojisinin genel kurallarına uygun bir politika yeterli idi. boyle olmadı...

    şimdi sen ve senin kader çizginde giden on binlerce genç bu metodla birer toplum ve duzen kırgını olup çıktınız. ben bir evlat kaybettim, fakat toplum kendi geleceği uzerınde bir kumar partisini kaybetmektedir. korkunç bir ihmaldir bu. bir gün "suçlu ayağa kalk" derlerse, senden baska hepimiz ayaktayız!

    suç ve ceza teorilerinde kürsü sahipleri, suç ve ceza konusunda uygulama yapanlar, tum eğitimciler, yoneticiler, politikacılar... suça itmek, suçla yakalamak, suçu tasnif etmek ve ceza vermek kolaydır. güç olan suçu işletlemek, suça yonelten nedenleri ortadan kaldırmak ve suça yonelmisleri anlamaktır. gayretlerinizi, güçlerinizi ilim ve irfanınızı bu noktada birlestırın. cezanın, hele maddi cezanın, ıslah niteliğini çağdaş eğitimci kabul etmemistir.

    mektubumun sonundaki teklifimi iyi dinle: içişleri bakanlığı türkiye radyoları ile seni suçlu ilan etti. ben evdeki yığın hukuk kitaplarına baktım, orada "kendisine suç isnad edilen kişi yargıç kararı ile suçu sabit oluncaya kadar sanık sıfatını haizdir" diyor ama ben hukukcu olmadığım için belki de bildiri doğrudur, bilemem.

    eğer sen bu suçun faili isen bulunduğun yerde adaletin hukmunu beklemeden kendini cezalandır. eğer suçsuz isen çık, adalate teslim ol. korkma, memlekette yargıçlar da var."
  • emekli egitimciydi, kadikoyde ikamet etmekteydi.
  • 23 haziran 2000 tarihinde vefat etmiştir.
  • zamanında chp den milletvekili adayı olmuş 2000 yılında kansere yenik düşmüştür.
  • iyi bir eğitimci,uzun süre milli eğitim müfettişi olarak görev yapan bir adam. kendisi hiçbir zaman metanetini yitirmedi,olgunlukla karşıladı. hocalarımızın hocasıydı,hocamızdı,amcamız,büyüğümüzdü. özlemle anıyoruz.
  • deniz gezmiş'in babası. ilköğretim müfettişi; rize'nin ikizdere ilçesine bağlı cimil köyünden.

    sivas'ta görev yaptığı sırada bir dönem sivas maarif müdür yardımcılığı yapan cemil gezmiş, oğlu deniz hakkında özetle şunları anlatmıştır:

    "her babaya göre evladı akıllıdır, zekidir. bana göre deniz, zeki ve yetenekliydi. ona düşkündüm ben. annesi de her annenin çocuğuna düşkün olduğu kadar düşkündü... her annenin evladı üzerine titrediği kadar üzerine titrerdi... severdik oğlumuzu, her anne ve babanın çocuğunu sevdiği kadar.

    toramandı oğlum... dokuz aylıkken yürüdü. ilkokulu birincilikle bitirdi. teste soktum. üstün zekâlı olduğu sonucu çıktı. ağabeyi ve küçük kardeşi ile iyi geçinirdi. uysaldı... hayvanları, çocukları çok severdi. yaşlılara yardım ederdi.

    deniz çocukken dersi derste yapar, çok çalışmaz ama çabuk kavrardı. o nedenle de her sene sınıf ve okul birincisi olurdu. örneğin bir okul yarışmasında birinci olduğu için zamanın sivas valisi kadri erdoğan ona ödül vermişti.

    burada bir özeleştiride bulunayım. mum dibine ışık vermez, derler. ben bir eğitimci olarak kendi çocuklarıma yeteri kadar iyi bir eğitim verdiğimi iddia edemem. benim çocuklarım çok dürüst, haddinden fazla yurtsever olarak yetişti. aşırı derecedeki bu yurtseverlik kendilerine bu kadar zarar getirdi. deniz çok fazla yurtseverliğinin kurbanı oldu gitti."

    gezmiş ailesi, küçük taşra kentlerinden sonra, 'dünya kenti' sayılan istanbul'a yerleşmiş ve baba cemil gezmiş, 23 haziran 2000'de istanbul'da vefat etmiştir.

    edit: ölüm tarihinin doğrusu için sevgili justinianus'a teşekkürler. :)
  • abim deniz'i okuyan her insan ne kadar guclu, sabirli ve acili bir baba olduguna taniklik etmistir. umarim ogluna kavusmustur ve olduklari yerde mutludurlar.
  • (bkz: #67944371)
hesabın var mı? giriş yap