• cankaya caddesinde unlu bir perdeci. kazikcidir.
  • ing. kuma$la ortmek.
  • kadın kıyafetlerinde yer alan detaydır. büzgülü büzgülü olur ve bana göre inanılmaz arabesk görünür.
  • norveç çıkışlı harika bir shoegaze grubu. dinleyin dinlettirin...
  • kumaşın tasarımsal olarak katlanarak dikilmesidir. kökenleri hellenistik yunan dönemine kadar dayanır. drape, genellikle düz renkteki abiye elbiselerde kullanılır.
  • nadiren estetik durur. çok ince olmayı gerektirir, bunun dışında görüntü kirliliği
  • (ing.)* konuşma dilinde yayılarak oturmak.

    örnek tümce: he draped his legs over the arms of his chair.
  • antik yunan'daki kadın-erkek eşitsizliğinin sembolü niteliğindeki bol kumaş. o zamandan günümüze ulaşan heykellerde erkekler çıplak, kadınlar kıyafetle betimlenirler ve erkek çıplaklığı ideal vücut formunda resmedilir. bunun birçok sebebi vardır elbette ama kadınlarla karşılaştırıldığında erkeklere tanrısallık yükleme, kutsala yaklaşma, savaşta koruyucu bir zırh olmadan sadece elleri, ellerindeki silahları ve zekalarıyla savaşmaları anlatılmak istenir aslında. işte burada drape girer devreye. erkek çıplaklığının mükemmelliğini vurgulamak amacıyla kolundan veya boynundan drapelendirilmiş büyükçe bir kumaş sarkıtılır. omuzlara atılmış drapelendirilmiş bir pelerin, çıplaklıkla birlikte figürün aktifliğini, çevikliğini ve kazandığı zaferi perçinleyebilir. bu da figüre kutsal bir görünüm yükler.

    peki drapeler kadın figürlerde nasıl kullanılır? tabii ki vücudu sarıp sarmalamak ya da gizlemek için. zira yunan sanatında kadının çıplaklığı erkeklerinki kadar sosyal ya da kutsal bir anlam taşımaz. kadın vücudu o kadar detaysız yorumlanır ki detay verme görevini kumaş üstlenir. dönemin sanatçılarının kadın hatlarını drapelerin altından şekillendirmekteki ustalıkları tartışılmaz. zira erkek figürlerdeki çıplaklık erkek bedeninin mükemmelliğini göstermek için sanatçıyı serbest bırakırken kadın bedeninde bu mükemmelliği sağlayacak olan drapelerdir.

    neyse ki bu durum knidos tarafından praxieteles'e yaptırılan çıplak afrodit heykeli ile son bulmuştur. her ne kadar afrodit, eliyle dişiliğini kapatsa da o ünlü drapeler güzel bedeninde değil elindedir. böylece çıplak afrodit ve diğer çıplak kadın figürleri plastik sanatlar içinde kendine yer bulmuş olur.

    heykellerdeki bu farklılık kadının kusurlu göründüğü, kusurunu kumaşla kapatması gerektiği, zaten doğuştan mükemmel olan erkek bedeninin ise örtünmeye ihtiyacı olmadığı manasını çıkarmamızı da sağlayabilir. zaten antik yunan'da spordan sanata kadar birçok alanda kadının toplumdaki yeri şu an kadının toplumdaki yerini şekillendirdiğinden okuduğumuz hiçbir şey, gördüğümüz hiçbir heykel ya da resim bizi şaşırtmaz.

    tüm bunlar düşünüldüğünde de, demokrasinin temellerinin atıldığı, buna karşın kadınla erkeği asla eşit kabul etmeyen atina'da, topluma aykırı düşünceleri nedeniyle platon'a bir kez daha hayran kalınır. kadın ve erkeği yaratılış olarak ayrı tutmakla birlikte bu ayrılığın sadece biyolojik farklılık olduğunu savunur ve kadını eve hapsetmek yerine erkekle eşit öğrenim görmesi, devleti geliştirir der. özetle ölüp bittiğimiz antik yunan bile kadını birey olarak görmez. ama unuttukları bir şey var; fikirlere drape işlemez.

    miikeemmel

    knidos afrodit'i

    kaynak; ders notlarım. aaaa ne münasebet, ille de kaynak diyenlere dokuz eylül üniversitesi yayınlarından çıkan sanat dergisi yedi' diyebilirim.
hesabın var mı? giriş yap