• borges'in kum kitabında bir hikaye..
  • arjantin sineması deyince son zamanlarda özellikle lisandro alonso ve lucrecia martel ön plana çıkıyor. bu film de biraz o frekansa yakın ama misal martel gibi biçimsel oyunlara ya da alonso gibi hipergerçekçi anlatıma kaymıyor çok fazla. daha çok bir antonioni remiksi gibi ama rahmetlinin filmleri gibi estetik değil. nihayetinde anlatılan; babasının ölümünü, çocuğunun doğumunu bekleyen bir adamın 'ev'ini kısa bir süreliğine terk etmesinin öyküsü, sonunda da her kimliğin öldüğünü ve çocuklarını hayal eden kadınlarla birlikte olduğunu görüyor; yani tüm cephelerde yeni bir şey yok, egzistansiyalist triplere girip etrafı germenin alemi olmadığı gibi.
  • arjantinin yeni yönetmenlerinden ariel rotter'in,varoluş acıları içinde kıvranan bir avukatı anlatan filmi.iş için şehir dışına çıkan bu adam sürekli kendini farklı kişiler olarak tanıtır ve şehirde bir aşağı bir yukarı dolanır durur.
    sanki semih kaplanoğlu ya da tayfun pirselimoğlunun filmini izliyormuş gibi hissettim.bu iki yönetmeni sevenlere tavsiye ediyorum.tayfun pirselimoğlunun saç filminde hamdi brezilyaya gitmek istiyordu,bu filmde arjantinde diğer bir hamdi'yi adı juan desoza değişmiş olarak izliyoruz.yönetmenin pirselimoğluna bu kadar benzer sinema anlayışına sahip olmasına sevindim ve çok şaşırdım doğrusu.aradaki tek fark süre daha kısa tutulmuş.eğer böyle film çekeceklerse 5 saat olsa da izlerim
hesabın var mı? giriş yap