• edilgen değil, etkendir. yani yerinde boş boş durmayı değil, harekete geçmeyi gerektirir.

    genelde ezik edebiyatına inanacak kadar saf olma halinin, her derde derman olabileceğini sanacak kadar god complexe sahip olunmasıyla birleşmesi sonucu ortaya çıkar.
  • başkası tarafından fark edilmesi çok tehlikelidir.
  • enayi gibi görülmediğinize inandırılarak başlayabilir. ağzına bir parmak bal çalmak deyimine uygun gelişebilir. türlü türlü enayilik var. hepsini yaptığımdan, hayli deneyim sahibiyim. enayiliği önlemenin tek yolu, yüzsüz olmaktır. utanma duygusunu atmak lazım. karşıdaki utanmaza ayıp olacak diye düşünmeyeceksin. "hakkımda ne düşünür sonra?" demeyeceksin. o kendine soruyor mu bunları?

    eskiden gittiğim bir psikiyatrist şunları söylemişti;

    "sac ayağı dediğimiz bir şey var. insanların seni kullanması, ezmesi karşısında yapılacak 3 şey var.

    1- ya boyun eğeceksin.
    2- ya mücadele edeceksin
    3- ya da kaçacaksın."

    ikinciye bir kez hariç bulaşamadım. önce 1, sonra 3 oldu hep. en iyisi direkt 3 bence.
  • bunu ben yapsam bir şey olmaz ama sezen aksu, adalet ağaoğlu, lale mansur, ali nesin... gibi belli bir duruşu olduğuna inanılan kişiler, bunu "deklare ederek" yaparsa bir şey olur. insan hata yapabilir, evet ama bile bile başkalarını da bu hataya çekmenin affedilir tarafı yok. "yetmez ama evet" gibi saçma sapan bir cümle taktılar oltanın ucuna ve onları seven, takip eden, onlara inanan bir sürü insanı peşlerinden sürüklediler. daha önce açıklamışlar mıydı nereye oy verdiklerini bu insanlar? adalet hakkımızdı zaten, neden taviz verilsindi ki? o çok anlatılan geri zekalı aşk masallarından biri miydi ki bu kırıntılarla yetinilsin?
    şimdilerde bir şekilde toplumdan özür dilemeye çalışıyor sanki bu güruhtan bazıları. gezide arz-ı endam ediliyor, berkin'e mektup yazılıyor, enayilik yaptım deniyor falan. rüzgâr nereden eserse...
  • hepimiz enayiyiz arkadaşlar! kusura bakmayın. kimler kimler "seçilip" bizim senelerce çalışıp erişemeyeceğimiz hayatlara kavuşturulmadıki. kimler kimlere olağanüstü yetkiler verilip diğerlerini ezmesi sağlanmadıki. yine kimler kimler öyle güzel maşa olarak, sözde şah olarak kullanılıp çöpe atılmadıki. kısacası hepimiz enayiyiz arkadaşlar. sunulan, reklamı yapılan hayat tarzlarına sorunsuz şekilde az kişi erişebiliyor. hepimiz bir şekilde borçlarla, faturalarla, bebek bezleriyle, bir yudum ekmek için ekmek almakla, ay sonunda kirayı ödeyebilmekle bir yaşam savaşı veriyoruz. emek dediğimiz şey sömürülüyor. biz bunu görmezden gelerek bir ömür önümüze konan ne varsa onu kayıtsız şartsız yemeye odaklanırsak herhangi bir canlı veya cansız varlıktan farksız olarak yokoluşa varacağız.
  • en iyilik sevdasının sonudur. her derdi olana deva olma davasının müebbetidir. kişilere mutluluk vermek isterken bulgurdan olmanın geri dönülmezliğidir.
    hayır diyemeyen, her yaptığını hayır sananın kabulcülüğüdür.
  • geriye doğru baktığımda hayatımın koca bir enayilik olduğunu görüyorum. çiller ekonomik krizi olmuş ilkokula başlamışım babamın defter alacak parayı borç bularak vermiş. dayak serbest olduğu için öğretmenlerimden bazıları inanılmaz korku salarak değişik duygular ile yetersiz matematik ve fen eğitimi ile mezun ettiler. neden okul değiştirmedin diyen bazı gençler olacaktır. çünkü inanılmaz zordu ve özel okul çok kısıtlıydı bütçesi iyi olan aileler anca gönderirdi. lise eğitimi başladı temel dersler altyapı yetersizliği yüzünden zor geliyordu. neyse bir şekilde insanüstü emekler ile sorunu çözmüştüm. lise 1 de iken sistem değişmişti, o yıla kadar sadece 1. bölüm sınavı olan öss değişmişti. artık daha çok çalışmak zorunda kalacaktım ki zaten inanılmaz az olan kontenjanlar için millet birbirini öldürüyordu. bir sene ölü gibi yaşayarak insanlar arkeoloji kazanıyordu ve biri mühendislik kazanırsa herkesin medarı iftiharı oluyordu. bir mühendislik fakültesi için çok şey verdik şimdi bakınca çok komik geliyor. mezun olmak için her şeyi vermek gerekiyordu. günlük ders çalışmama rağmen kaldığım dersler acımasız hocalar şimdilerde baktığımda çıkmış soruları alıp ezberlenerek açık öğretim gibi geçildiğini görünce ne kadarda gereksiz stres sıkıntı yaşamışım diye düşünüyorum. üniversiteler artık öğrenciye para verecek gelin okuyun diye artık durum gün geçtikçe kötüye gittiği değersizleşme devam etmektedir. bir iş bul denildi çevremde sen nasıl okudun senden adam olmaz senin yaşıtların evlendi vb. baskıları başladı 1 ay geçmemişti mezuniyetten. çünkü başarının saygınlığın kısaca her şeyin ölçütü iyi maaşı olan bir iş bulmaktı. iş buldum neyse çalışıyorum ama ışık yok 100 yıl çalışsam aynı paraya daha küçük düşüren işleri bana yaptırmaya çalışacaklardı neden mi benden 3 5 sene önce mezunlar işin kaymağını yemeye başlamıştı çeşmenin başı tutulmuştu sen fazla karışma sen yükselme sen bekle bakalım bir şey öğretmeye bile tenezzül edilmiyordu. neyse dedim askere gideyim kısa dönem er olarak yaparım 6 ay askerlik belki iyi bir imkan bulurum diye düşünüyor insan işte enayilik ya bedelli gittiğim celp sonrası çıktı bizim zamanımızda hiç gidilmiyordu ziraat bankasından teskere alınıyordu. askerliğe bir girdik yine şansızlık sorunlu bir uzman çavuş poşetleri sevmiyormuş. ne nöbet varsa tuttum ne iş varsa yaptım. bitti ama beni bir miktar yıpratmıştı. geldim inşaat sektörü coşmuş burada şansım döndü dedim. iyi para kazanıyorum dedim artık iyi ev tutayım rutubetsiz olsun en azından bazıları gibi ailem ile yaşayabilme imkanım yoktu aldığım para ihtiyaçlarımı anca karşılıyordu. neyse hayat iyi gidiyor diyordum demez olaydım sektör bıçakla kesilmiş gibi olunca gereksiz çabalar ile ortada kaldım. ailemin olduğu mahallede arkadaş meslek lisesi elektrik bitirdi hiç çalışmadı sonra bir yer yakalamış belediyeye girmiş, babası fakirdi biz çocukken bizim gibi ama çevirdiği boş araziler vardı bunları müteahhitte kat ile verdi gayrimenkul zengini oldu adam oğluna 3 tane 500 bin üstü daire verdi. geriye dönüp baktığımda gelinen noktanında bir halt olmamasına dayanarak çalışmak çabalamak burada enayiliktir diyebiliyorum.
  • çıkarlarını koruyamayacak, kendi yararına olanı seçemeyecek ölçüdeki avanaklık durumu.
  • enayilik ile iyilik arasında ince bir çizgi vardır. ne siz o çizgiyi aşın, ne de o çizgiyi aştırın.
  • sana aynı değeri vermeyen insana verilen değer
hesabın var mı? giriş yap