• ermeni sorunu

    1960'lı yılların ikinci yarısından itibaren, çeşitli ülkelerde yerleşik olan ermeni grupların, türkiye aleyhine başlattıkları karalama kampanyaları ile varlığını hissettiren sözde ermeni sorunu, 1973'den sonra "kanlı ermeni terörizmi"ne dönüşmüştür.

    bu tarihten itibaren türkiye'ye yönelik ermeni faaliyetleri, "dört t" planı çerçevesinde uygulamaya konulmuştur. bu plan, sözde ermeni sorununun tüm dünyada tanıtılması (terörizm ile), tanınması (soykırımın kabulü aşaması), tazminat alınması (türkiye'den) ve toprak elde edilmesi (türkiye'den) aşamalarını içermektedir.

    bugün, maksatlı olarak gündemde tutulmaya çalışılan sözde ermeni sorununun ne derece mesnetsiz olduğunu ve ne tür çıkar kaygıları ile ortaya atıldığını daha iyi anlayabilmek için tarihsel gelişiminin incelenmesinde fayda görülmektedir.

    2. ermeni kimliği ve tarihte türk-ermeni ilişkileri :

    tarihte, "ermenistan neresidir? nerede başlar? ve nerede biter?" sorularına cevap vermek çok güçtür. ansiklopedik kaynaklarda; erivan, gökçegöl, nahçıvan, rumiye gölü kuzeyi ve mako bölgesine, yukarı memleket anlamına gelen armenia, bu yörelerde yaşayan halka ise ermeni denildiği yer almaktadır.

    ermeni tarihçilerin bir kısmı, m.ö. altıncı yüzyılda kuzey suriye ve kilikya bölgesi'nde yaşayan hititlerden olduklarını, bir diğer kısmı ise nuh'un oğullarından hayk'a dayandıklarını iddia etmektedir. bunun yanında, ermenistan denilen coğrafyada yerleşen ve bugün ermeni diye adlandırılan toplumun, bölgenin kesin olarak neresinde yaşadıkları, sayıları ve aynı yörede ikamet eden diğer unsurlara kıyasla nüfus oranları bilinmemektedir.

    görülüyor ki, ermeni tarihçileri bile kökenleri konusunda fikir birliği içinde değildir. o halde tarih boyunca millet ve bağımsız bir devlet olma vasfını yakalayamayan bu toplumun, herhangi bir bölgeye "vatanımızdır" demeleri mümkün görülmemektedir. "büyük ermenistan" hayalinin de, tamamen yayılmacı bir düşüncenin ürünü olduğu değerlendirilmektedir.

    tarihsel olarak bakıldığında, ermenilerin sırasıyla, pers, makedon, selefkit, roma, part, sasani, bizans, arap ve türkler'in hakimiyeti altında yaşadıkları görülür. ermeni derebeyliklerinin bir çoğu, bölgeye hakim olan ve/veya ermenileri kendi saflarına çekerek kullanmak isteyen devletler tarafından kurdurulmuştur.

    1071'de türk hakimiyetine giren ermeniler'i, bizans'ın zulüm idaresinden kurtaran ve onlara insanca yaşama hakkını bahşeden, selçuklu türkleri olmuştur. fatih döneminde ise, ermenilere din ve vicdan hürriyeti verilmiş, ermeni cemaati için dini ve sosyal faaliyetlerini yönetmek üzere ermeni patrikliği kurulmuştur.

    ermeni patriği, kendi yetkisiyle ruhani reisleri azlediyor, dini ayinleri yasaklıyor, kendi adamlarından haraç toplayabiliyor, nikah işlerini yürütebiliyor ve hapis cezaları verebiliyordu.

    ermeniler, 19 uncu yüzyılın sonlarına kadar osmanlı idaresinde, türk insanının hoşgörüsünden de yararlanarak, adeta altın çağlarını yaşamışlardır. askerlikten muaf tutulan ve kısmen vergi muafiyeti tanınan ermeniler, ticaret, zanaat ve tarım ile idari mekanizmalarda önemli görevlere yükselme fırsatını elde etmişlerdir. rum isyanından sonra boşalan osmanlı hariciyesine yerleştirilen ermeniler'e osmanlı devleti'ne hizmetlerinden dolayı "milleti sadıka" adı verilmiştir.

    bu nedenle 19 ncu yüzyılın son çeyreğine kadar osmanlılar'ın bir ermeni sorunu olmadığı gibi, ermeni tebaa'nın da türk yöneticileriyle halledemedikleri bir mesele mevcut değildir.

    3. ermeni sorunu nedir ?

    osmanlı devleti zayıflamaya başlayıp, hemen her konuda avrupa'nın müdahalesine maruz kalınca, türk - ermeni ilişkilerinde de bir bozulma devri başlamıştır. batılı ülkeler osmanlı devleti'ni bölerek bölgesel çıkarlarına ulaşabilmek için ermeniler'i türk toplumundan koparmayı hedeflemişlerdir.

    özellikle avrupa'nın bazı büyük devletleri ıslahat" adı altında bir yandan osmanlı devleti'nin iç işlerine karışırken, bir yandan da ermeniler'i, osmanlı yönetimi'ne karşı teşkilatlandırmışlardır.

    böylece ülke içinde ve dışında teşkilatlanan ve silahlananermeni komiteleri ile ermeni kiliseleri'nin kışkırtıcı faaliyetleri sonucunda, ermeni toplumu yavaş yavaş türkler'den uzaklaşmaya başlamıştır.

    türkler'in iyi tutumuna karşın, yabancı devletlerle ittifak etmek suretiyle türkler'le mücadeleye başlayan ermeniler, batı'nın desteğini alabilmek için kendilerini "ezilen bir toplum" olarak göstermeye ve "anadolu üzerindeki egemenlik haklarını türkler'in gasp ettiği"ni dile getirmeye başlamışlardır.

    islahat fermanı ile müslümanlar ve gayri müslimler eşit statüye getirilince ayrıcalıklarını kaybeden ermeniler,>1877 - 1878 osmanlı - rus savaşı sonunda, rusya'dan "işgal ettiği doğu anadolu topraklarından çekilmemesini, bölgeye özerklik verilmesini veya ermeniler lehine ıslahat yapılmasını" talep etmişlerdir. bu isteklerle birlikte ermeni sorunu ilk kez ortaya çıkmaya ve uluslar arası bir şekil almaya başlamıştır.

    ermeniler, bu kez ruslar ve ingilizler tarafından kullanılmaya başlanmış ve ingiltere'nin elinde, rus yayılmacılığına karşı bir ileri karakol vazifesi görmüşlerdir. ingiltere ve rusya tarafından tarih sahnesine sunulan ermeni sorunu, aslında emperyalizmin osmanlı imparatorluğu'nu yıkma ve paylaşma politikasının bir uzantısıdır.

    4. ermeni isyan ve katliamlari :

    ermeniler'e sırasıyla, anadolu'da; armenakan ve vatan koruyucuları", cenevre'de; hınçak tiflis'te; taşnak" komiteleri kurdurulmuştur. bu komitelere hedef olarak doğu anadolu toprakları, amaç olarak ise osmanlı ermenileri'nin birliği gösterilmiştir.

    bu amaçla kışkırtılan ermeni komiteleri, ilk olarak 1890 erzurum isyanı olmak üzere, kumkapı gösterisi, kayseri, yozgat, çorum ve merzifon olayları, sason isyanı, bab-ı ali gösterisi, zeytun ve van isyanı, osmanlı bankası'nın işgali, abdulhamit'e suikast taşebbüsü ve 1909 adana isyanlarını çıkartmışlardır. bu isyanlar sırasında, 1914'de zeytun'da 100, 1915 van olaylarında 3000 ve 1914-1915 muş olaylarında 20.000 türk,ermeni mezalimi sonucu hayatlarını kaybetmiştir.

    ermeniler, türk halkına en büyük zararı, birinci dünya savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla vermiştir. bu dönemde ermeniler;türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük zarar vermişlerdir. örneğin van’ın zeve köyü’nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, ermeniler tarafından öldürülmüştür.

    5. tehcir kanunu, uygulamasi ve sözde ermeni soykirim iddiasi:

    ; osmanlı hükümeti’nin bütün iyi niyetine rağmen, ülkede ermeni olaylarının giderek yoğunlaşması, savunmasız kalan türk kadın ve çocuklarınaermeni saldırılarının artması ve ordunun bir çok cephede savaş halinde bulunması nedeniyle mahalli isyanların topyekün bir ihanete dönüşmemesi için, cephe gerisinin emniyete alınması ihtiyacı doğmuştur.

    bu maksatla, 24 nisan 1915'de ermeni komiteleri kapatılmış ve yöneticilerinden 235 kişi, "devlet aleyhine faaliyette bulunmak" suçundan tutuklanmıştır. ermenilerin her yıl "sözde soykırım anma günü" olarak andıkları 24 nisan, bu tarih olup tehcirle alakalı değildir."

    komitelerin kapatılması, ele başlarının ve bazı teröristlerin tutuklanması, olayları yatıştıracağına daha da şiddetlendirmiştir. osmanlı hükümeti son insani çare olarak; savaş bölgelerindeki halk ile osmanlı devleti'ne karşı casusluk ve hıyanetleri görülenlerin, ayrı ayrı -veya birlikte savaş alanlarından uzak yerlere "sevk ve iskanı" için 27 mayıs 1915'de "tehcir kanunu"nu çıkarmıştır.

    göçe tabi tutulanlar, imparatorluk sınırları içinde ordu-kastamonu, ankara-niğde, malatya-maraş, diyarbakır-urfa-adana ve suriye-irak bölgelerine gönderilmiş olup, 1916 ekim sonuna kadar toplam 702.900 kişinin göç ettirildiği belgeleriyle sabittir.

    1914 yılı resmi verilerine göre osmanlı devleti'nde 1.234.671 ermeni nüfusu bulunmaktadır. bu sayı ermeni patrikhanesi'ne göre 2.5 milyon, lozan konferansı ermeni heyeti'ne göre 2.2 milyon, fransız sarı kitabı'na göre 1.5 milyon, britannica'ya göre 1.5 milyon, ve ingiliz yıllığına göre 1 milyon olarak belirtilmektedir.

    buna göre en fazla 700.000 kişinin göçe tabi tutulduğu bir yer değiştirme olayında, ermenilerin iddia ettiği gibi 2-3 milyon kişinin öldürülmesi mümkün değildir. çünkü, zaten osmanlı devleti içinde 1.230.000 civarında ermeni bulunmaktadır. bunun da ötesinde eğer osmanlı devleti ermeni tebaasından kurtulmak isteseydi, bunu asimilasyon yoluyla halledebilirdi. oysa açıklandığı üzere ermeniler, imparatorluk içerisinde türklerden bile rahat bir yaşam sürdürmüşlerdir.

    0 halde sözde ermeni soykırım iddiası tamamen uydurma olup, hiç bir belge ve kanıta dayanmayan, hukuki zeminden yoksun olan ve türk düşmanlığı üzerine bina edilen, gerçek dışı, bir hayal ürünüdür.

    asoghik ve mateos'dan voltaire, lamartine, claide farrere, pierre loti, nogueres, ilone caetani, philip mashall brown, michelet, sir charles wilson, politis, arnold, bronsart, roux, grousset, edgar granville, garnier, toynbee, price, bombaci'ya kadar uzanan ve bazılarına hiç de türk dostu damgası vurulmayacak pek çok tarihçi ve yazar türklerin bu konudaki hakkını teslim etmişlerdir.

    nitekim abd'li ermeni profesör hovannısıan, 1982 yılında münih'te yapılmış olan "dünya ermenilerinin problemleri kongresi'nde bu gerçeği, "ermeni soykırımı ispatlanamamıştır. soykırım hukuken geçersizdir ve zaten zaman aşımına da uğramıştır" şeklinde dile getirmiştir.

    ayrıca, 1998 haziran ayı içerisinde ingiliz hükümeti, lordlar kamarasında ermeni soykırımına ilişkin sorulara maruz kalmış ve bunlara yazılı olarak, "türk hükümeti'nin ermeni tebasını yok etmeye dair bir kararının mevcudiyetine ilişkin bir kanıt bulunamadığından, ingiliz hükümeti, 1915 olaylarını soykırım olarak tanımamıştır" yanıtını vermiştir.

    abd'li prof. bernard lewis ve prof. stanford shaw da, sözde ermeni soykırımının gerçek olmadığı konusundaki tezleri nedeniyle, ermenilerin yoğun tepkisine maruz kalmıştır. soykırım iddiasına bernard lewis, 1993 yılında "le monde" gazetesinde yayımlanan makalesinde şöyle değinmiştir: "osmanlı hükümeti'nin ermeni ulusuna karşı kitlesel imhayı öngören bir planı olduğunu gösteren geçerli kanıt yoktur. türklerin "tehcire" (ermeni halkın savaş alanından alınarak başka yerlere gönderilmesi) başvurmalarının meşru nedenleri vardır. çünkü ermeniler, osmanlı topraklarını işgal eden rusya ile ittifak halinde türklere karşı çarpışıyorlardı". yine dr. karakın pastırmacıyan'ın "anadolu'yu sarkı şimendifer meselesi" adlı kitabında, erzurum çevresinde yaşayan 15.000 civarındaki ermeni'nin kendi isteğiyle türkiye'yi terk ettiği, ermenilere türkler tarafından baskı yapılmadığı ve soykırım gibi bir muamelenin olmadığı yer almaktadır.

    6. soykirim nedir? örnek soykirim olaylari :

    soykırım; ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesidir. bu suç direkt olarak bir hükümet tarafından veya onun rıza göstermesi ile işlenebilir. birleşmiş milletler genel kurulu dünyada soykırım suçunu önlemek ve cezalandırmak için 1948'de "soykırım sözleşmesi'nı kabul etmiş ve türkiye de bu sözleşmeye 1950 yılında taraf olmuştur.

    soykırım dendiği zaman, ii nci dünya savaşı boyunca nazilerin yahudilere ve diğer etnik gruplara karşı giriştikleri kitlesel kıyım akla gelir. 1939 ila 1945 yılları arasındaki dönemde, 5-6 milyon yahudi, 3 milyondan fazla sovyet savaş tutsağı, birer milyondan fazla polonya ve yugoslavya sivil halkı, 200.000 civarında çingene ve 70.000 özürlü insanın canına kıyılmıştır. işte soykırım budur.

    bunlara ilave olarak, birleşmiş milletler'in önleyici yönde sözleşmesi olmasına rağmen, modern çağda da sayısız soykırım olayı görülmüştür. örneğin 1965-1966 yıllarında endonezya ordusu bir milyon komünisti ve ailelerini öldürmüş, 1975-1979 yılları arasında kamboçya'da kızıl kmerler 1.7 milyon kamboçyalı'yı katletmiş, 1994'de ruanda'da 500.000 tutsi, hutular tarafından öldürülmüş ve 1991'den sonra bosna-hersek ile kosova'da binlerce müslüman sırp vahşeti sonucu hayatını kaybetmiştir."

    soykırım suçu, gerçek anlamda yukarıda örneklenmiş olan olaylarda işlenmiştir. ermenilerin iddia ettiğinin aksine, 1915 yılında doğu anadolu bölgesindeki ermenilere yönelik uygulama, sadece güvenliğin sağlanması amacıyla imparatorluk içinde başka bir bölgeye göç ettirme olup soykırım ile hiç bir alakası yoktur.

    ermenilerin doğu anadolu'da savaş ve tehcir sırasında kayıplar verdikleri doğrudur. ancak bu kayıplar, doğu anadolu'da yaşanan savaş ve isyanlar nedeniyle asayişin sağlıklı olarak sağlanamaması, araç, yakıt, gıda, ilaç yetersizliği, ağır iklim şartları ile tifüs gibi salgın hastalıkların yol açtığı tahribat sonucu meydana gelmiştir.

    aslında ermeniler, geçmişte hakimiyeti altında yaşadıkları devletlere ihanetlerinden dolayı bir çok kez buna benzer göç hareketlerine tabi tutulmuşlardır. sasaniler 379'larda 70.000 ermeni'yi iran'a, bizanslılar 1025'lerde doğu anadolu'daki 40.000 ermeni'yi sivas ve kayseri'ye, memluklar 1250'lerde 10.000 kadar ermeni'yi mısır'a, 1743'de iranlılar 24.000 ermeni'yi iran içlerine ve 1777'de kırım'ı işgal eden ruslar bölgedeki binlerce ermeni'yi steplere sürmüştür.

    tarih boyunca sayısız göç ve sürgün olayına maruz kalan ermenilerin, bunların hiç birini gündeme getirmeden, sadece 1915'de osmanlı devleti tarafından son derece haklı gerekçelerle göçe tabi tutulmalarını sözde soykırım adı ile sorun haline getirmeleri maksatlı olup, türkiye'nin bütünlüğünü bozmaya yönelik politikaların bir ürünüdür. batılı ülkelerin, afrika ve balkanlar'da yaşanmakta olan gerçek anlamdaki soykırım hareketlerine seyirci kalarak, sözde ermeni soykırımına sahip çıkmaları, bunun en iyi göstergesidir.

    7. ermeni terörü :

    türkiye açısından ermeni sorununun önemli bir boyutu, ermenilerin türklere karşı silahlı terör metodolojisini kullanmaya başlamalarıdır. özellikle türk devlet adamlarına yöneltilen bu taarruzu strateji ilk defa 1905'de ii. abdülhamit'e yapılan bombalı saldırı ile başlamıştır. 1965 yılına kadar sakin bir dönem geçirdikten sonra,ermeni lobisinin desteğiyle terör hareketleri birdenbire tekrar ortaya çıkarılmış, 1972 yılı sonuna kadar çeşitli ülkelerde 20'ye yakın anıt dikilmiş, basın ve yayın faaliyetleri programlı olarak uygulamaya konmuştur.

    ermeni terörü, yurt dışındaki türk görevlilerine, temsilciliklerine ve kuruluşlarına yönelik silahlı saldırılar şeklinde kısa zamanda hızlı bir tırmanış göstererek yoğunluk kazanmıştır. bu dönemde, avrupa ve doğu ülkeleri ile suriye ve lübnan'da üsler edinen ermeniler, kıbrıs rumları ve yunanistan ile işbirliği içine girerek eylemlerini gerçekleştirmişlerdir.

    ermeni terör örgütleri, dış dünyanın tepkileri üzerine taktik değiştirerek, pkk terör örgütü ile işbirliğine gitmişlerdir. 1984 yılında cereyan eden eruh ve şemdinli baskınlarıyla, pkk sahneye itilmiş ve asala-ermeni terörü geri plana çekilmiştir.

    ermeni terör örgütlerinin müşterek amacı; her fırsattan yararlanarak türkiye'yi istikrarsızlığa sürüklemek ve sözde işgal altındaki ermeni topraklarını kurtararak, "bağımsız bir ermenistan" kurmaktı. bu gün devlet olma özelliğini elde eden ermenilerin, söz konusu isteklerinin değişik başlıklar altında devam ettiği görülmektedir.

    8. bugünkü durum ve sonuç :

    sscb'nin dağılmasından sonra, 23 eylül 1991'de bağımsızlığını ilan eden ermenistan cumhuriyeti, türkiye'ye yönelik "sözde soykırım" iddialarını bir devlet politikası haline getirmiştir. ermeniler, zulme ve haksızlığa uğramış bir toplum imajı yaratarak, dünya kamuoyunu başta abd ve fransa olmak üzere belli başlı devletleri ve uluslararası kuruluşları, ermeni davası lehine çekmeye çalışmaktadır.

    böylece soykırım iddiaların kabulü ve tesciline bağlı olarak, türkiye'den yüklü bir tazminat almak ve son aşamada ise türkiye sınırları içerisinde bulunduğunu iddia ettikleri sözde ermeni topraklarının iadesini sağlayarak büyük ermenistan'ı kurmak yönünde bir siyaset izlemektedirler. nitekim ermenistan parlamentosu 23 ağustos 1990'da kabul ettiği bildiride; "ermenistan cumhuriyeti, osmanlı türkiyesi ve batı ermenistan'da gerçekleştirilen 1915 soykırımının uluslararası kabul görmesi çabasını destekler" maddesine yer vermiştir.

    ; sözde soykırımın tanınmasını hedefleyen girişimler, özellikle belçika, fransa, avustralya, yunanistan, lübnan, kanada, rusya, abd ve arjantin'de yoğunlaşmış ve bu ülkelerde ardı ardına soykırım anıtları dikilmeye başlanmış, hatta bazılarının okullarında sözde soykırım ders olarak okutulmaya başlanmıştır. bu alanda en önemli gelişme ise 29 mayıs 1998'de fransa meclisi tarafından sözde ermeni soykırımının resmen tanınmasına dair tasarının onay için senatoya gönderilmesidir.

    ter-petrosyan yönetiminin nispeten ılımlı tutumundan sonra, nisan 1998'de koçaryan'ın cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte, aşırı milliyetçi hareketler serbest bırakılmış, ve ermenistan türkiye ile ilişkilerinde sertlik yanlısı bir politika izlemeye başlamıştır.

    ; bunun yanı sıra koçaryan, yapmış olduğu resmi bir açıklamada; "soykırımı hiçbir zaman unutmayacaklarını, dünyaya bu trajediyi hatırlatmak durumunda olduklarını, soykırımın cezasız kaldığını ve uluslar arası tanıma ile kınamanın layık olduğu şekilde gerçekleşmediğini" ifade etmiş, birleşmiş milletler genel kurulu'nun 53. oturumunda da bilinen iddialarını tekrarlayarak, ermenistan'ın türkiye ve azerbaycan tarafından abluka altına alındığını dile getirmiştir.

    günümüzde sözde ermeni soykırımı adı ile bütünleşmiş olarak görünen ermeni sorununun; türkiye'den tazminat almak ve ardından toprak talep etmek, pkk terör örgütüne örtülü de olsa destek vermek ve türkiye'ye dost olmayan çevre ülkelerle ittifak kurmak suretiyle ülkemiz aleyhine faaliyetlerde bulunmak ve yukarı karabağ ile azerbaycan konusunda uzlaşmaz bir tutum içerisinde olmak gibi boyutları bulunmaktadır.

    ; sonuç olarak ermeni sorunu, osmanlı döneminde bu imparatorluğu parçalayarak çıkarlarına ulaşmayı amaçlayan ülkelerce ortaya çıkarılmış, bu gün ise isimleri değişmekle birlikte aynı çıkar çevrelerinin türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştirmek istemeleri ve bölgede güçlü bir türkiye arzu etmemelerinden dolayı, çeşitli yönleriyle birlikte sıcak tutulan suni bir sorundur.

    kaynak: türk silahlı kuvvetleri web sitesi
    http://www.tsk.mil.tr/…luslararasi/ermenisorunu.htm
  • günümüzde çok gündemde olan ve birçok gencin henüz meselenin evvelsini bilmedigini gördügüm ve dünyaninda bu meselenin dogruluguna inandigini gördügüm sorun...ermeni sorunu 1915li yillarda baslar ilk olaylar vanda baslar amaç ermenilerin bati ermenistani kurmak istemeleridir .rusya gibi güçlü devletleride arkalarina alirlar ve asil onlar önlerine gelen tüm türkleri öldürürler bunun üzerinede techir kanunu yani zorunlu göç e tabi tutulurlar amcak bu techirle bile onlarin her türlü can ve mal güvenligi saglanir ama onlar bu konuyu hala gündemde tutarlar amaçlari tazminat almaktir. böyle bir soykirim olmamasina ragmen onlar bunu varmis gibi gösterdiler ellerinde tutmak istedikleri 4t ye ulasmak için yani terör,toprak,tazminat ve olayi dünya kamuoyuna tanitma nitekimde onlar bunu yaptilar ama biz suan bu tarih bilincini insanlara bir sekilde asilamaliyiz her zaman oldugu gibi suanda o kadar çok entirikalar dönüyorki biz sadece uzaktan bakiyoruz.
  • t.c. basbakanlik devlet arsivleri genel mudurlugu websitesinde turk tarafinin ayrintili goruslerinin bulunabilecegi mesele.
    http://www.devletarsivleri.gov.tr/kitap/

    ozet
    1915 senesi başlarında ermenilerin tehcirinin zaruret olduğunu, ermeni, ingiliz, rus parası ve entrikaları ile ermenilerin osmanlı hükümeti'ne karşı kışkırtıldığını. ermenilerin uzaklaştırılmaları sırasında bazı küçük memurların fazla gayretkeşlik gösterdiğinin kabul edilebileceğini; ancak türklerin büyük çoğunluğunun bu meselede sorumluluğunun bulunmadığını, ayrıca ermenilerin türklere yaptığı zulüm ve işkenceleri ifade eden (bern) osmanlı matbuat idaresi'nden tebliğ olunan rapor.

    -

    cihan harbi ve turk-ermeni meselesi

    makalemizin ser-namesi evvelce vasington sefareti'nde bulunan ahmed rustem bey tarafindan buyuk bir vukuf-i selahiyyetle kaleme alinip mu'ahharan bern sehrinde (stampli) ve surekasi matba'asinda tab'edilmis olan zarif bir risalenin ismidir.

    bi risale suphesiz turk-ermeni mes'elesi gibi nazik ve arizali bir munakasa zeminini pek bi-tarafane tenvir edecek ve bir tarafdan dort seneden beri mudhis yalanlar ve iftiralarla turklerin ve hukumet-i osmaniyye'nin kesr-i haysiyyetine calisan ve ermeni-turk mes'elesini mesakid-i ha'inanelerine alet ittihaz eden mufrit i'tilaf muharrirlerine azab-aver bir ders olmakla beraber bir tarafdan da cidden mesa'il-i hazira hakkinda dogru bir fikir edinmek isteyen ve tarafgirlik sa'ibesinden muberra kalmis olan isvicre halkinin da gozunu acacaktir. i'tilaf gazeteleri muharrirleri yorulmak bilmeyen ha'inane nesriyatlariyla ba'zi isvicreliler uzerinde su-i te'sir icrasindan hali kalmadiklarindan isvicre hukumet-i ittihadiyeesi'nin samimi bir dostu olan turklerle turk hukumeti hakkinda onlarin husunetkar bir vaz'iyet almalari melhuz idi. iste bu risale ziya-yi hakikate pek cabuk kapilan isvicre halkinin tarz-i tefekkurlerini ta'dil ve islah vazifesini ifa edecektir.

    muharrir evvel-i emrde memalik-i osmaniyye'de sakin hiristiyanlarin vaz'iyyet-i hakikiyyelerini ve onlarin nasil bir serbestiden mustefd olduklarini kemal-i vuzuh ile hulasa etmisdir. bunun icin de her seyden evvel en be-nam garb mutefekkirlerinin asariyla isbat-i mudde'a tarikini iltizam etmisdir. fransiz doplomatlarindan engelhart'in "turkiye ve tanzimat" namindaki eserinden ba'zi sahifeler aldigi gibi amerika'nin der-sa'adet maslahatguzarligi'nda bulunup el-yevm (princeton u seft) hukuk-i beyne'l-milel mu'allimligi if etmekte olan mosyo berdo'nun "turkiye'de ecnebiler ve onlarin vaz'iyyet-i hukukiyyeleri (1914)" unvanli eserinden dahi gayet bariz sahifeler iktibas etmisdir.

    bu suretle mutalli' oluyoruz ki rum ve ermeni cema'atleri asirlardan beri umur-i mezebiyyelerinde ve mektebcilik hayatlarinda oldugu gibi hukuk-i sahsiyye mesa'ilinde dahi malik olduklari imtiyazati asirlardan beri muhafaza etmekde imisler.

    muharrir bundan sonra fevka'l-ade muhim olan muteselsil fasillarda devlet-i osmaniyye'nin bidayet-i tesekkulunden (1900) senesine ve turkiye'nin (1914) senesi tesrin-i evvel nihayetinde harbe girisdigi ana kadar sebk eden zaman zarfinda ermenilerin vaz'iyyet ve amal-i hususiyyelerini tesrih ederek (1915) ilkbaharina ermenilerin teb'idini zaruri kilan esbabi izah eylemisdir.

    i'tilaf devletlerinin bolsevikilerle akd ettigi mu'ahedeler pek rezilane bir surette i'tiraf edilmis oldugu vechile huikumat-i mezkurenin turkiye'nin inkisarini ta'cil icin ermeni komitelerini alet ittihaz etmekde idi. fransiz, ingiliz ve rus paralari ve entrikalariyla hukumet-i osmaniyye aleyhinde gayr-i kabil-i teseffi bir hissi-i husumetkarane besleyen "sadik ve mumtaz" ermeni teb'asinin su halet-i ruhiyyeleri eserde i'tiraz kabul etmez bir sekilde gosterilmistir.

    lord (brays'in) "memalik-i osmaniyye'de ermenilere edilen muamele" ismiyle mu'anven olup turkluk ve islamiyet aleyhine kor bir dusmanlik ve fahis hatalarla mal-a-mal bulunan kitabinda mevzu'-i bahs dela'il ahmed rustem bey tarafindan oldukca mufassal olarak siddetli bir tarzda redd (u) cerh edilmis caniyane ve ha'inane ahvalin taht-i te'sirinde bulunan kurdlerle ba'zi kucuk memurlarin ermenileri teb'id mes'elesinde fazla yararlilik gostermek gayretleriyle bir takim kabahatlere ve da'i-i mes'uliyyet ahvale tasaddi etdiklerini mu'ellif turklerin ekseriyyet-i azimesi gibi munsifane i'tiraf etmekde ve bu hale karsi te'essuratini gizlememekdedir. ma'a-ma-fih bi-taraf olan her kariha esas i'tibariyla teslim eder ki menatik-i askeriyyeye civar mahallerden ve rus kafkasyasi'na hem-hudud olan yerlerden ermenilerin tahliyesi pek mesru' ve askerlikce zarurui bir ihtiyat idi. bircok ermeniler komitelerinin mes'um taht-i te'sirinde ba'zi isyankar harekata ve ahalice ba'is-i hasyet mu'amelat-i sekavetkaraneye mutecasir olmuslardir ki hal dahi haklarinda ittihaz olunan tedabirin beyhude olmadigini gosterir. ma'a't-tte'essuf vesa'it-i nakliyyenin fikdani ve i'ase menabi'inin kifayetsizligi teb'id olunan bircok ermenilerin helakini mucib olmusdur. kitabin uzun bir babi ermeni milletini agir ithamlar altinda ezen bir takim dela'ile hasr edilmisdir. bununla beraber bunlar hakkindaki en agir ithamat bi'z-zat (tasnak) ve (hincak) gibi ermeni komiteleri tarafindan subhe edilmisdir.

    eserin melfufundaki birinci seri (139) ile (202) bu dela'ilden baslicasi olup bu meyanda rusya'nin bitlis konsolosu tarafindan verilen raporlar az sayan-i dikkat degildir.

    ve'l-hasil kitabina nihayet vermeden evvel mu'ellif bircok vekayi' icinde yirmi kadarini istinsah etmisdir ki bunlar koyun gibi olan ermenilerin nasil bir maharet-i ha'inane ile kurt gibi olan turklere iskence ettiklerini musavvirdir.

    hatir-i hayale gelmeyen bu ahval-i seni'ayi okuyunca mosyo (benyan valuton) ve isvicre'nin diger bircok muhitlerinin kemal-i dehsetle saclarinin dikilecegine hic subhe etmeyiz. bize gelince ahmed rustem bey'in kitabinda istihdaf ettigimiz netayici ber-vech-i zir iktibas ile iktifa ediyoruz. butun kalbi vicdaniyla turkiye bu ha'ilenin mes'uliyetini rus, ingiltere ve fransa gibi memleketlere, komitelere atf edebilir. bu hukumetler siyasi kulahlar kapmak icin hayal-perverane oldugu kadar da caniyane ve insaniyetin en fena devirlerine a'id bir ususl da'iresinde tesebbuslere kiyam etdiler.

    ermeni milletinin basina gelen su ahval bircok komitlerin iddi'asi vechile bir turk cem'iyyet-i hafiyyesinin eser-i ictihadi gibi telakki etmek ve bunu kendilerini iz'ac eden bir nesilden kurtulmak icun ittihaz edilmis bir tedbir gibi gostermek hayasiz bir cur'etin hadd-i kusvasidir, buna inanmak da korlugun ve saf-dilligin son mertebesidir. komiteler ve ingiliz, fransiz, ruslarin hey'et-i mecmu'asindan murekkeb olan i'tilafcilar ermeni milletine karsi ihtiyar ettikleri zulmu mu'terif degileseler hic olmazsa ihtiyar-i sukut etsinler.

    onlar icin yapilacak bir sey varsa o da camur ve kan yiginindan ibaret olan su eser-i hiyanet uzerine bir perde cekmek ve dedikleri gibi hakiki hiristiyan iseler bir husn-i neticeye isal edemedikleri bu hadise-i mu'essifeden dolayi vicdanlarinin sukuneti icinde magfiret taleb eden buyuk gunahkarlar gibi goguslerini dovmekten ibarettir.

    boa. hr. hu, kr. 108/141
    http://www.devletarsivleri.gov.tr/kitap/
  • (bkz: ermeni soykirimi/@guru)

    ps: "neden oyleydi neden boyleydi?" diye soranlara cevap olmasi acisindan, maksat uzum yemekse buyurun okuyun.
  • birinci dunya savasi'ndaki olaylardan oncesine dayanan bir sorundur.

    arsivi internette de bulunabilen 28 eylul 1851 tarihli news of the world gazetesinde soyle yaziyor:

    turkey
    rumours are afloat of serious disturbances having broken out at van, in asia minor, towards the latter end of last month. the christian population, composed mestly of armenians, had, it is said, raised the standard of revolt, and attacked the mussulmans, who number about 20,000. the number in killed and wounded is extensive, and were it not for fahatel bey, the kurdish chief, who came to restore order, the massacre would have been awful. the city has been pillaged and part of it destroyed by fire, the work of incendiaries. the dispute between the christians and mussulmans arose on account of the former having adopted bells for their churches. it is probably due to the mischievous and secret workings of russian agents, who, subsequent to the recent events at aleppo, are over-running the country, and exciting the inhabitants to revolt against the authority of their mussulman rulers. by this means they are riveting themselves into sympathy with the christians, of whom they can make no possible use, except subvert the ottoman empire.
hesabın var mı? giriş yap