• sozlukte basligi olmamasina hayret ettigim sara ahmed kitabi.

    feminist teoriyi gunluk hayattaki yeriyle inceleyen kitap, mutlulugun genellikle problemli ve ataerkil toplumsal ve toplumsal cinsiyet normlarini desteklemekle geldigini ve bu yuzden feminist olmanin aslinda bir nevi keyif torpusu olmak anlamina geldigini iddia ediyor. feministlerin, cinsiyetcilige, irkciliga veya diger sosyal adaletsizliklere karsi cikabilan insanlar olarak, ortamda sirf bunlara karsi ciktiklari icin keyif kaciranlar olarak gorundugu bir gercek. var olan esitsizliklere isaret edilmedigi veya bunlara karsi cikilmadigi surece, yok olduklarini varsaymak insanlara bir mutluluk saglayabiliyor. kaldi ki bu adaletsizliklere karsi ciktigini dusunen insanlar bile kesisimsel bir perspektiften bakip, insanlarin karsilastigi farkli farkli ayrimciliklari veya onlarin katmanlarini goremeyebiliyor. kitap da tam bu kesisimsel feminist perspektiften yazilarak, gunluk hayatla feminizmi iliskilendiriyor. ornegin, hamile kalan bir kadinin mutlu olmasi gerektigini dusunuruz. cunku kadin olarak gorevini yerine getiriyordur ve o kadina asla o cocugu isteyip istemedigi veya planli olarak mi hamile kaldigi sorulmaz. iste bu yuzden, sara ahmed'e gore feminist sempati toplumun bizler icin tanimladigi mutluluk bicimlerine yabanci kalanlara sempati duymak demektir.

    --- spoiler ---

    '' a feminist sympathy is sympathetic to an alienation from happiness. ''

    '' the more accommodating we are the less space we have to take up. gender: a loop, tightening. ''

    '' (...) becoming a feminist was about becoming audible, feminism as screaming in order to be heard; screaming as making violence visible; feminism as acquiring a voice. ''
    --- spoiler ---
  • ''mutluluk sizi mutlu edecek veya etmesi gereken şeylere doğru yönlendirilmenin bir yolu. bu nedenle mutluluk bir baskı biçimi de olabilir. baskı her zaman sert bir şekilde hissedilmez.... ne zaman çocuk yapacaksın? endişeli bir bakış. sorular, sorular...'' gibi, feminist bakış açısının, aslında toplumun belirlenmiş kurallar ile işleyen sistemine uymayanların (bu queer olmak olduğu kadar, askere gitmek istememek de olabilir, evlenmek istememek de...) trafiği bozanlara benzetildiği bir dünya içinde açıklayan sara ahmed'in muhteşem kitabı.

    dünya bu kitabı okusa, eminim, daha güzel bir yer olacak. özellikle bizimki gibi bağlamsal ve gelenekçi toplumlarda sıkça bulacağımız mutluluk baskısının, insan olmanın özgünlüğü üzerinde de oluşu ile ilgili oldukça benzer örnek var. akıcı, anlaşılır ve ben diliyle konuştuğu bir dili var. yalnızca feminist bir yaşam sürmek için değil daha iyi insanlar olabilmek için okumak gerek.
hesabın var mı? giriş yap